Sergey önündeki zeytinlerle uğraşırken, düşünceli görünüyordu. Hala uyumamıştı. Üstelik uyumak için de kendini istekli hissetmiyordu. Konsey toplantısının ardından, kimse neler olduğunu anlatmamıştı. Bu sessizlik onun canını sıkan konuya daha çok gömülmesine sebep oluyordu. Bu işin içinde kimin olduğunu merak ediyordu.
Eğer onlar konuya dahil etmiyorlarsa, kendisi olabilirdi. Zaten hiç bir zaman Mikail'in onu bu tür şeylere dahil ettiğini hatırlamıyordu. Arkasına yaslanırken kendi anadilinde bir küfür çıktı dudaklarından. Sonra gözleri kapı kirişine yaslanmış olan Luna'nın gözleriyle buluştu. Üzerindeki mor gecelikle neredeyse sevimli görünüyordu. Sevimliydi evet. Üstelik oldukça güzel bir kadındı. Konsey'e kabul edilmeyişlerinden beri evdeki zamanı beraber geçirmişlerdi ama yine de uzunca sohbet ettikleri söylenemezdi. Tabii Sergey bunda kendisinin payının daha çok olduğunu biliyordu çünkü genelde, konuşmaya başlaması için açılması uzun zaman alırdı. Yine de Luna için belki bu durum değişebilirdi.
"Hey" dedi Sergey başıyla hafif bir selam vererek. Onun için bu 'günaydın' demekten daha kolaydı.
Luna bir an için sabahı keyifli yapacak kadar güzel bir gülümsemeyle karşısına oturdu. Sergey'in önündeki zeytin tabağından bir zeytin aldı parmaklarıyla. Çiğnemeye başladıktan sonra da bir yudum kahve için Sergey'in dolu fincanına uzandı.
- Biliyor musun zevksiz birisin bence, zeytin önemli bir şeydir, onu kahveyle heba edemezsin ve ekmeğin olmadan ve.... baharatlar.
Luna bunları söylerken hayal dünyasında kaybolmuş gibi keyifliydi. Sadece bu söylediklerini hayal etmesi bile onu doyuruyordu sanki. Gözlerindeki iştah Sergey'i tebessüm etmeye zorladı. Düşünceli halinden biraz uzaklaşıp onu izlemenin keyifli olduğuna kara verip, bakışlarını onda tutmaya devam etti. Belki de yakın bir zamanda ölecek olmak, insanları daha enerjik yapıyordu. Hayata daha sıkı sarılıyor olabilirlerdi. Tadını çıkartacakları bir dolu şey ve kısa zamanları vardı ne de olsa. Oysa vampirler için durum değişikti. Çok uzun süre, sahip oldukları ömür konusunu heyecansızlaştırıyordu. Bu sahip olunan bir şeyin sizi tembelliğe alıştırması gibiydi. Böyle durgun yaşamak daha kolay geliyordu.
– Yemeklerle aram çok iyi değildir. Özellikle de kahvaltıyla.
– Evet, bu açıkça görülüyor. Söylesene senin uyuyor olman gerekmiyor muydu? Genelde bu saatlerde yalnız olurdum.
– Uyumak istemedim. Kafamı meşgul eden şeyler var. Hala konsey kararını çözmeye çalışıyorum.
– Hmm... istersen sana yardım edebilirim. Beni meşgul edecek herhangi bir şey için açığım.
Ses, o kadar heyecanlı çıkmıştı ki Sergey bir an için onun gözlerindeki parıltıdan etkilendiğini fark etti. masaya doğru kollarını koymuş ve ona doğru eğilmişti. Gözleri yavaşça geceliğinin kapamadığı kollarında gezindi, teninin bronzluğu, içinde dokunma hissi yarattı. Kadınlar konusunda her zaman çapkın olabiliyordu ama onu baştan çıkarmak istemiyordu. Belki yapardı ama en azından şu an olmayacaktı. Bu onun için şaşırtıcı bir karardı. Luna gözlerini kıstığında, Sergey gözlerini onun teninden çekti ve dudakları belli belirsiz bir şekilde hareket etti. Sonra kollarını bağladı ve konuşmaya geri döndü.
- İkizleri kontrol edebilecek güçteki vampirler Edda'da yazılı.
- Yani aslında ihtiyacın olan şey o deftere bakmak, öyle mi?
- Evet tek ihtiyacım olan şey.
Sergey dalgınlıkla cevap verirken düşünceli ama gözleri Luna'nın zekâyla parlayan bakışlarındaydı. Onun da bir plan yaptığını görebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzeyin Kehâneti 1(BİTTİ) #Wattsy2019
FantasyKuzeyin Kehâneti Birinci Kitap: Kayıp Oğul Kuzeyin Kehâneti, İskandinavya'da başlayan ancak içine dünyanın her yerinden karakterlerin misafir olduğu bir macera ve aşk hikayesidir. Dünya normalde insanların düşündüğünün aksine, iki paralel evren ola...