Kırmızı lambalar sadece sokaklara ait değildi.
Bu şehirde kırmızının başka anlama geldiği bir sürü yer vardı. Bunlardan birisi Katarina'nın yönettiği bir striptiz kulübüydü. Buraya kadınların daha çok ilgi gösterdiği kesindi, zira içerideki neredeyse tüm dansçılar erkekti. Ama bazen, Ares ve Mikail gibi iddia yüzünden buraya gelebilen erkeklerde olurdu. Ares için bu ilk değildi. Daha öncesinde de kaybettiği bir iddia yüzünden, bu kulübün sahnelerinde dans edip, soyunduğu olmuştu. Buna alışıktı ve bu konuda kendine büyük bir güveni de vardı. Bunu büyük bir mesele gibi görmek için yeterince şey yaşadığını düşünüyordu ve Mikail gibi bazı vampirlerin hala bu sınırlarını koruma huylarını çok geri kafalı buluyordu.
Ares, içeri önce Luna'nın girmesi için kapıyı tuttu ve sonra ardından girip, Mikail de girdikten sonra kapıyı bıraktı. İçerisi korkunç bir kalabalığa sahipti. Luna'nın gülümsemesi genişledi ve gözleri dansçıları süzdü.
- Hmm, burası çok hoşmuş.
Gülümsemesi biraz muzurluğu içeriyordu ve dans edenleri gördüğünde sesinin son kısmını Ares'in sezdiği hafif bir şehvet sarmıştı. Ares gözlerini devirdi ve içeriye doğru ilerlerken, Mikail'in onu kızdıran bakışlarını görmezden geldi. Ondan etkilendiğini görebiliyordu ve bu onu ilginç bir şekilde eğlendirmeye başlamıştı. Özellikle de onu bir striptiz kulübüne getirdikleri düşünülünce.
Luna etrafa dikkatlice bakmaya başladı, etrafta kırmızı, sarı ve mavi renklerin karışımı bir kozmik ışıltı vardı. Müzik, sizi içeri girdiğiniz anda etkileyen cinstendi ve ses oldukça yüksekti. Etrafta gözleri gezinirken, içkiyle beraber, kan da içen vampirleri aralarda seçebiliyordu. Hatta çoğunluğunun vampirlerden oluştuğunu fark etmişti. Ama insanlar da vardı. Buraya eğlenmeye gelmiş olan insanlar için endişe duyduğunu hissetti bir an. Onun aralarında bulunduğu vampirler, ona güven veriyordu ama genel olarak vampirlere çok da güvendiği söylenemezdi. Tedirgin eden taraflarını görmezden gelmek imkânsızdı. Üstelik buraya eğlenmeye gelen insanların, vampirlerle aynı yerde eğlendiklerini bilmiyor oldukları düşünülünce durum çok hassastı.
"Yine de bu işleri çok iyi biliyorlar" diye geçirdi içinden etraftaki eğlenceye bakarken. İçerisi buram buram seks kokuyordu ve kendilerinden geçmiş kadınlar yavaş yavaş ısınmaya başlayan ortam da, giydikleri parçaları yavaş yavaş atıyorlar gibi gözüküyordu. İçeride olan erkeklerin çoğu kadınları eğlenlendirmek için varlardı ve işlerini iyi yaptıkları söylenebilirdi, en azından ilk görünüşte.
İçeride etrafı saran, uzunlamasına devam eden minderli yerler ve önlerindeki minik sehpalar dışında oturacak yerler yoktu. Ortada üç tane sahne, her birinde de birer dansçı vardı ki en çokta onun etrafında durup seyretmenizi sağlayan bir açıklık, asıl genişliği kaplıyordu. Sahnelerin her birinde, zeminlerinde bulunan farklı renklerdeki ışıklar yanıp sönüyordu. Üzerlerinde dans eden adamlar, Luna'nın şu ana kadar gördüğü en iyi vücutları sergiliyorlardı, üstelik dansları onu bile baştan çıkarmaya başlamıştı.
"Bunu soyunarak yaptıkları bir dansta nasıl başarıyorlar" diye söyledi kendi kendine ama Ares ve Mikail duymuşlardı. Mikail'in gülümsemesi dudaklarına yayıldı. Ares gözlerini kısıp ona doğru eğilip konuşmaya karar verdi.
– Neyi, nasıl başarıyorlar?
_ Bu kadar feminen bir şey yaparken, bu kadar erkeksi olmayı nasıl başarıyorlar?
Luna önce gözlerini bir süre daha onlardan ayıramamıştı ama son kısmında, Ares'e bakarak konuşmayı başardı. Ares'in yüzündeki rahatsız olmuş mimiklere baktı ve biraz gülümseyerek, gözlerini kıstı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzeyin Kehâneti 1(BİTTİ) #Wattsy2019
FantastikKuzeyin Kehâneti Birinci Kitap: Kayıp Oğul Kuzeyin Kehâneti, İskandinavya'da başlayan ancak içine dünyanın her yerinden karakterlerin misafir olduğu bir macera ve aşk hikayesidir. Dünya normalde insanların düşündüğünün aksine, iki paralel evren ola...