16. Bölüm "Tutku"

69 8 2
                                    

- İki saniye rahat durur musun sen!

Luna, Ares'in karnını sararken, bandajları omzundan geçiriyordu. Ancak bu işe başladığından beri, onun ısrarlı söylenişlerini ve durmadan kımıldamalarını çekiyordu. Ares kendini zorluyor, hareket etmemeye çabalıyordu. Luna'yı izlemeye çalışıyordu daha çok. Onun gerçek bir İtalyan güzelliğine sahip olduğunu düşünüyordu. Bu da onu daha uzun süre izlemesine neden oluyordu. Uzun siyah saçları dalgaları dolgun ve, buğday teni üzerine mükemmel dökülüyordu. Ela gözleri o kadar parlak ve iriydi ki onlara bakmamak imkansızdı.

Ares'in evine gelmişlerdi. Boş salon, köşedeki davul takımının etrafındaki dağınıklıkla dolu gözüküyordu. Bandajlama sona erdiğinde, Luna, Ares'in yanına oturup, kendini izleyen gözlerine baktı.

- Aklımda ne var biliyor musun? Patlamış mısırla, filme ne dersin?

- Harika, bu bana o kadar da kızgın olmadığın anlamına mı geliyor?

Ares bunu yüzündeki çarpık gülümsemeyle söylemişti. Fakat Luna gözlerini kısıp bunu hatırlatmış olduğu için Ares'e az önce hissettiklerinin aniden durulduğunu hissetmişti.

- Hayır aslında kızgınlığımı, iyileşene kadar ertelediğim anlamına geliyor.

Luna'nın bir anda üzerine çöken durgunluğu yüzünden, Ares nefes bıraktı ve ona daha fazla zaman vermeden eğilip, dudaklarına sıcak bir öpücük bıraktı. Gözleri kapalıyken, onun şarap tadındaki dudaklarına bir kaç sefer daha dokundu ve geri çekildiğinde, gözleri kapalı olduğu yerde duran Luna'nın güzel yüzüne baktı.

Şaşırmıştı ama öncesinde, öpücükten hoşlanmıştı. Ares bir an için dudaklarının gerildiğini hissetti ve romantizmle, özgüven arası bir gülümsemeyle ona baktı. Luna'ya bir şey söylemek için dudaklarını araladığında, Luna hızla ellerini, onun yüzüne koydu ve dudakları, dudaklarıyla buluştu. Her seferde daha çok arzuladığı bir tat gibi, güçlenen öpücüğü, Ares'i baştan çıkarıyordu. Luna üzerine geldikçe, yaraları geriliyor ama Ares, bunu pek düşünmüyordu. O bir vampirdi ve yaraları zaten oldukça hızlı bir şekilde toparlanacaktı. Ama şimdiki pozisyonu bir daha yakalanamayabilirdi.

Luna'nın elleri sırtında dolaşırken, onun göğsüne inen ellerini hissederken kendini geriye bıraktı. Luna'yı kucağına çekti ve bacaklarının yanına koyduğu dizlerini hissederken, dili onunkine değdi. Uzayan öpüşme, onlara istem dışı hisler aşılarken, ikisinin de dudaklarından çıkan inlemeler, kısık da olsa salonda geziniyordu.

Yarım saatten sonra nefes almak için duran Luna, Ares'in yüzüne yakın kaldı ve alnını onunkine dayadı.

"Şimdi film izleyebilir miyiz?" dedi kısık sesle, nefesi Ares'in yüzüne üflemiş ve bu onun gözlerini yeniden kapamasına neden olmuştu.

Ares söylemek istediklerini söyleyememişti ama bunun yerine onaylar bir şekilde başını salladı. Öpüşme başını döndürmüştü. Konuşmak için kendine gelmesi gerekiyordu. Luna yerinden kalkıp bir film koydu. Sonra mutfağa doğru giderken, Ares'in onu izleyen gözlerine döndü.

- Biraz mısır patlatacağım, o olmadan film izlemeye konsantre olamıyorum.

Onun az önce girdiği enerjiden geriye kalanın sadece bu sevimli denebilecek ifadesinin olması çok garipti. Ne kadar çabuk uyum sağlayabiliyordu. Luna, mutfağa doğru gitmeden önce son kez tatlı bir mimikle gülümsedi. Sonra Ares, yine konuşamadan, mutfağa gitti ve mısır patlatmak için işe koyuldu.

Aralarındaki şeyin bir anda neye dönüşebileceğini görmeye başlamadan önce yine o şeyi yapıyor ve sadece neyi arzuladığına konsantre oluyordu. Onunla olmak güzeldi, yanında huzurlu hissediyordu ve onu, uzun zamandan sonra rol yapmasına gerek bırakmadan gülümsetmeyi başaran ilk kadındı. Bir asırdan sonra endişelenen ve ona şefkatle yaklaşmış olan ilk kadın olması gibi. Ares nefes bırakıp kendini arkaya bırakıp, ekranda görünen film jeneriğine odaklandı. Her ne yaşıyorsa üzerinde düşünmeye alışık değildi, şimdi de öyle yapmayacaktı.

Kuzeyin Kehâneti 1(BİTTİ) #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin