Kitapta neler olacak?
Suçlar.
İllegal işler.
Bir duygu durum bozukluğu.
Biraz tesadüfi sahneler.
Ve bolca Larry.*
"Lanet olsun!"
Hırıltılı bir nefesten sonra omzumdaki yaranın üzerine biraz daha elimle baskı uygulamaya çalıştım. Karlı gecenin ufkunda soğuğun tüm zerreme işlemesinin yanı sıra keten paltomun kol kısmına bulaşmak üzere olan sımsıcak kan, vurulduğum kısımdan durmaksızın akarak midemi bulandırıp başımı döndürüyordu. Mesele kanın beni tutması falan değildi, tam bir saattir azılı bir kaçak olarak kolumdaki mermi parçasıyla deli gibi ormanda koşuyor olmamdı. Merminin yaranın girişinde olması sebebiyle çok kan kaybettiğim söylenemezdi, fakat kolumu ne kadar kıpırdatmamaya çalışsam da mermi hafiften içeriye giriyordu. Hastaneye gidemeyeceğim gibi kolayca onu çıkarmam da gerekiyordu. Dikkatli olmalıydım.
Her konuda.
Nefessiz kaldığımı anladığım an hızımı yavaşça durdurup nefes nefese bir ağaca yaslandım. Ağzımdan çıkan sert soluklar ağaç dallarından sızan ay ışığında buhara dönüşüyordu. Zonklamaya başlayan yaram sayesinde soğuk havaya ters oranla alnımda biriken ter eşliğinde sıkıca dişlerimi kenetleyip inledim.
"Tanrım!"
Bekleyin bekleyin, her şeyden önce size bir saat öncesini anlatmam sanırım daha doğru olacaktı.
Yaklaşık bir saat önce buzlu zeminde ilerleyen polis arabasının arka koltuğundaydım. Polislere karşı epeyce savunmasız görünmüş olmalıydım ki, plastik kelepçeyle sıkıca bağlanmış ellerime güvenmişlerdi. Fakat yanımdaki polisin burnunu sert bir dirsek darbesiyle kırdıktan sonra -çatırtıyı bizzat işitmiştim- hızla şoför koltuğundaki polise uzanıp direksiyonu buzlu zeminde kıvrakça oynatmıştım.
Dengeyi sağlayamayan polis yol kenarındaki demir bariyerlere çarpıp kaza yaptığında, ormanlık alana yakın olmam oldukça işime gelmişti. Öndeki polis kazanın etkisiyle bayılmış, yanımdaki ise sadece başının kanamasıyla ayakta kalabilmişti. Fakat kaçarken burnunu kırdığım ama kafasını kırmadığıma pişman olduğum polis omzumdan beni vurmayı başarmıştı. Karın kaslarımı iyice sıktıktan sonra iki elimin ortasından plastik kelepçeyi hızla karnıma geçirip kurtulmuş ve polisin silahını alıp kaçmıştım.
Bu tür çaylaklar beni tatmin edemiyor arkadaşlar, bana daha profesyoneller lâzım.
Soluklanmam az da olsa normale döndüğünde yaklaşık yüz metre ilerde olan benzin istasyonunun ışıkları çarptı gözüme. Yaralı omzum ve kapanmak üzere olan bilincimle o yöne doğru adımlamaya başladım. Sarsak adımlarım arada bir ağaçlara toslamama sebep olduğunda, içimde kaynayan mide öz suyumu boşaltmak istesem de bir türlü buna cesaret edemiyordum.
Sonunda benzinliğin olduğu alana gelebilmiştim. Oldukça normal yürümeye çaba sarf ederken otoyoldan seyrek halde geçen tırları ve otomobilleri görmemeye çalıştım. Görevliler tarafından dikkat çekmemek için montumun yakalarını kaldırıp ağız bölgemi kapattım. Ayrıca başımı da eğik tutup yaralı kolumu olabildiğince karanlık kısımda saklamaya çalışıyordum.
Arabasına benzin dolduran bir genç dikkatimi çekince dikkatle yanından geçecektim ki telefondaki kişiye dedikleriyle yerimde duraksadım. Sanki beni çağırır gibi, evine davet eder gibiydi!
"Hayır anne, biraz daha paraya ihtiyacım var. Yalnız yaşamak kolay değil." Güldü. "Eve kimseyi çağırmıyorum tabii ki de, hala tek başımayım. Neden bana güvenmiyorsun? Kiracımla aram iyi merak etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Runaway | Larry ✔
RomanceHarry Styles azılı bir suçlu olarak kabul edilmektedir. Fakat polisten kaçmayı başarıp masum birinin evine sığınınca işler ummadığı şekilde gelişir. Harry,25 Louis,20