Önceki bölümün teknik sıkıntısı yüzünden yorumlarınızı tam olarak alamamıştım, buraya doluşun olur mu ❤
New York'a taşınmasından bu yana bir ay, çalışmasından bu yana ise üç hafta geçmişti. Shmuel, kendi hayatını yeniden kurabilmesi için Louis'ye çok fazla destek oluyordu. Bir yandan kafede garsonluk görevi yapıyor, bir yandan da eline geçen kazancıyla küçük ve eski dairesini düzenliyordu.
"Louis, sen de çık istersen."
İş arkadaşı olan Clary montunu giyinirken, Louis de elindeki süpürgeyle yerde topladığı pislikleri çekiştiriyordu. Hava kararmış, kış ayının karanlığı loş ışıkla süslenen kafenin içine gömülüyordu.
"Sen çıkabilirsin Clary, ben şurayı temizleyip öyle çıkacağım."
"Peki, ama acele et. Yağmur yağacak gibi görünüyor."
Bir an için tavan boyu gelen camlardan havaya baktı. Dev yağmur bulutları şehrin ışıkları ve karanlığına rağmen kendini tüm heybetiyle belli ediyordu.
"Tamam, iyi geceler."
Genç kız gülümseyip, "Kolay gelsin, iyi geceler," dileyerek kafeden çıktı.
Yerdeki topak haline gelmiş pislikleri çöpe döktükten sonra ellerini yıkadı. Üzerindeki kıyafetleri değiştirip günlük kıyafetlerini giydi. İşletme sahibi hâlâ kafenin bir köşesindeki masada oturuyor, hesabı kontrol ediyordu. Genelde geç saatlere kadar çıkmazdı.
Üzerine sarı yağmurluğunu geçirip önünü kapattı. Botlarının bağcıklarını da bağladıktan sonra çantasını takıp çıkışa ilerledi. "İyi geceler Bay Pall."
Adam kafasını kaldırmadan, düşünceyle bir şeyler homurdandı. Umursamadı, adam zaten çok yoğundu. Kafeden çıkıp çiselemeye başlayan yağmur eşliğinde yürümeye başladı. Kapüşonu başına geçirdiğinde yağmurluğuna konan yağmurun sesini ve botlarının su birikintilerine çarpışını işitebiliyordu.
Her ne kadar işlek caddede yürürken tüm bunlar ona Harry'yi tanımadan önceki tanıdık yaşamın aynısını hissetmesine sebep olsa da eksik çok fazla şey vardı.
Harry'yi özlüyordu.
Buna hakkı olmadığını biliyordu. Fakat bazı yaşanmışlıklar unutulacak gibi değildi. Artık yanında Harry yokken her zaman hoşuna giden yağmur yürüyüşü onu tanımadan önceki yaşamı kadar ilgi çekici veya hoş görünmüyordu. Eğer iş bulmasaydı sürekli Harry'yi düşünüp kafayı yerdi ve bunu istemiyordu.
Her ne kadar kabul etmek istemese de ikisinin de çok fazla kötü şey yaşamasına sebep olmuştu, fakat bunu yapan sadece Louis değildi. Güveninin sarsılmasına sebep olan ve onu en baştan beri bir yalana tutunarak yanında tutmaya çalışan Harry de kendisi kadar suçluydu.
Temeli sağlam olmayan bir binaya mükemmel anılar sığdırdıklarına inanamıyordu. Hepsi temeli sağlam olmayan binanın enkazı altında kalakalmış olsa da hatıraları zihninde canlı ve taptazeydi. Ellerine dokunuşunu, öpüşünü, hayran dolu bakan yeşillerini unutacak gibi değildi ama bir müddet hatırlamamaya çalışmanın en iyisi olacağını biliyordu.
Gözlerinin ıslandığını hissettiğinde bunun yağmurdan olmadığını elbette biliyordu. Yaşlarını elinin tersiyle silip bu geç saatlerde yalnız geçmekten ürktüğü sokağa saptı. Bu kadar geç saatlere kadar kalmazdı ama özel günlerde her zaman daha fazla müşteri olurdu ve fazla müşteri demek, paranın ta kendisi demekti.
Hızlıca karanlık sokağı arkada bırakırken, köşedeki konteynıra yaslanmış üç genci fark ederek yutkundu. Ellerini cebine yerleştirip, başını eğerek görünmez olmayı diledi ve adımlarını daha da hızlandırdı. Yine de tüm bunlar, kendisini bir haftadır laflarıyla taciz eden gençlerin dikkatini çekmekten alıkoyamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Runaway | Larry ✔
RomanceHarry Styles azılı bir suçlu olarak kabul edilmektedir. Fakat polisten kaçmayı başarıp masum birinin evine sığınınca işler ummadığı şekilde gelişir. Harry,25 Louis,20