Harry, Louis'nin elinden tutarken, parmaklarını hafif bir dokunuşla okşayıp onu kendi ekseni etrafında döndürdü. Louis, geceyi bile aydınlatabilecek gülüşüyle kıkırdayıp genç adamın beline sarıldı. Başında Harry'nin gri örme şapkası ve üzerinde kalın bir mont vardı. Harry koyu gri kabanını üzerine geçirmekle yetinmişti yalnızca, içine giydiği siyah kazağın boğazı çenesine kadar geliyordu.
"Çok güzel gülüyorsun."
Louis, karnaval ışıklarıyla süslenmiş ortamın içinde yankı eden bu cümleyle daha çok gülümsedi. "Sen de öyle."
"Güzel, bunun şerefine bir adet pamuk şeker kazandınız. Gelin bakalım."
Tam pamuk şeker almaya yöneliyordu ki, Louis elinden tutup onu engelledi. "Ne pamuk şekerinden bahsediyorsun Harry?"
"Sevmez misin yoksa?"
"Birincisi, elbette sevmem. İkincisi, benim bunu kutlamak için daha iyi bir planım var."
"Neymiş o?"
Sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırıp biraz daha yaklaştı ona. "Azıcık içmeye gidebiliriz." Parmaklarıyla minik işareti yaptığında, Harry gülüşünü gizleme gereği duymuyordu. "Miniminnacık."
Harry de onun taklidini yapıp, "Miniminnacık." dedi.
- - - -
"Şş, sessiz ol prenses."
Harry, her ne kadar sessiz olması gerektiğini söylese de, eve girdiğinde sarhoş olmuş sevgilisinin kıkırtılarına eşlik ediyordu. Louis'yi belinden yakalayıp kucağına aldı ve açık kalan kapıyı ayağıyla kapattı. Louis'nin kolları boynuna dolanmış, kıkırdamaya devam ediyordu.
"Harrehhhm..." Dudaklarını onun gamzesine bastırıp, seslice öperek birçok kez öpücük kondurmaya devam etti.
"Çok az içmene rağmen o kadar sarhoş oldun ki!"
Kıkırdayarak başını arkaya attı ve nefessiz kalıncaya dek gülmeye devam etti. Ortada komik bir şey yoktu ama içindeki kıpırtılara, güldükçe midesinin kasılmasına sebep olan saçma düşüncelere asla engel olamıyordu.
Harry onu taşırken hem yoluna dikkat ediyor, hem de sırıtarak onu seyrediyordu. Daha önce bu tür şeylerle mutlu olur muydu ki?
Hiç sanmıyordu.
"Nereden böyle?"
Lesli'nin sesiyle duraksadı. Kadın, kolları biribirine bağlanmış halde, kaşlarını çatarak ikisini süzüyordu. Louis'nin kadını görünce solan yüzü ilk kez çekingenlikle değil, öfke ve kıskançlık arzusuyla kızarmıştı.
Ona neydi? Herif kendi sevgilisiydi, sarhoş olmuşlardı ve gecenin tadını çıkarıyorlardı.
ONA NEYDİ Kİ?
Harry'nin bir cevap vermesini beklemeden elini yanağına koyup kendine çevirdi ve hızla adamın dudaklarına yapıştı. Normalde olsa asla böyle bir şey yapmaya cesaret edemez, ya sessiz durur ya da kelimelerle cevap verirdi. Fakat alkolün kanına bıraktığı o adrenalin öyle yoğundu ki, Harry'yi kıskanan her uzvunu tatmin etmek zorunda kalmıştı.
Halen daha Harry'nin pek hoşuna giden öpücüğü devam ettirirken, mavi gözlerini keskince aralayıp göz ucuyla kadına baktı. Kollarını indirmiş, ellerini yumruk yapmış vaziyette dişlerini sıkıyordu. Bu, ona şimdilik epey yeterdi.
Adamın dolgun dudaklarından seslice ayrılıp, mayışmış erkeğinin ıslak dudaklarına ufak bir öpücük bıraktı. "Odamıza gidelim Harreh, çoook yorgunum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Runaway | Larry ✔
RomanceHarry Styles azılı bir suçlu olarak kabul edilmektedir. Fakat polisten kaçmayı başarıp masum birinin evine sığınınca işler ummadığı şekilde gelişir. Harry,25 Louis,20