A Little Claim

6K 526 2.8K
                                    

*Göğüs Presi Aleti: sadece vücudun üst bölgesini geliştirmek için oturularak veya uzanarak ağırlık kaldırmaya yarayan spor aletidir. Fakat burada kullanacağım noktayı biraz hikayenin gidişatına uydurdum, farkı anlarsınız 👌

- - -

"Yirmi beş...
Y-Yirmi altı...
TANRIM!
YİRMİ Y-YED-"

Gözlerimi devirip omuzlarına tutundum ve altımda şınav çeken -daha doğrusu şınav çekmeye çalışan adamın sırtına biraz daha yerleştim.

"Hadi artık, sabah o kadar iddiaya girdin benimle, yapabilirsin, değil mi?" Yapmaması işime gelirdi tabii.

"Ama elli çok uzak bir rakam!"

Mızmız bir çocuk gibi davranan Harry'ye bir kez daha göz devirdim. Bu göz devirmeleri görmüyor oluşu elbette bunu hissetmediği anlamına gelmiyordu.

"Öncelikle, Bay Kaçak, elli bir rakam değil, sayıdır. Madem bu kadar söylenecektin, o zaman benimle iddiaya girmeyecektin."

"Dur dur, yapacağım. Bekle."

Kolları üzerinde soluklanmaya devam ettikten sonra derin bir nefes alıp üzerindeki bedenle -bu ben oluyordum- yeniden şınav çekmeye devam etti.

Bu sabah kolları arasında uyanmıştım. Beni öyle sıkı sarmıştı ki bu adamın temastan hoşlanmadığını o an -dün gece ve şimdi- kimse bana kanıtlayamazdı. Fakat iddiaya girmemizin sebebi elbette bunlar değildi.

Annemi özlemiş ve ona iyi olduğumla ilgili bir haber vermek istemiştim. Yalnızca mesajlaşarak veya aramakla değil tabii, onunla yüz yüze konuşmam gerekiyordu. O kadar yalnızdım ki annemin varlığına ihtiyaç duyan zihnim, sabah kalkar kalkmaz ağlamama sebep olmuştu. Harry zaten bana sıkıca sarıldığından, o an daha çok beni sarmalamış, rahatlatmak ümidiyle olsa gerek, halimi hatrımı sormuştu.

Gerildiğini ve annemle konuşmamı istemediğini elbette anlayabiliyordum, bir şey söylerim diye düşünüyor olmalıydı. Fakat ben hemen bunun olmayacağını, sadece iyi olduğumu anneme kanıtlamak ve yüzünü görmek istediğimi söylemiştim. Kararsız olduğunu görünce de iddiaya girmeye karar verdim. Böylece o kazanırsa ben; ben kazanırsam da o benim isteğimi yerine getirecekti.

Yani şu an şınavı elliye kadar yapabilirse o kazanmış olacaktı. İsteğini bilmiyordum, söylememişti. Ama benim isteğim belliydi ve şınavı çekemeyeceğine adım kadar emindim. Üzerinde koca bir beden vardı!

"Arry, zorlamak yerine durabilirsin, ben de annemle daha erken konuşmuş olurum hem."

"Yapacağım! Otuz!"

Titreyen kollarına bakıp güldüm. "Yapamayacaksın, zorlama işte!"

Bir an duraksadı ve başını hafifçe bana çevirdi. Dudaklarındaki pis sırıtışı fark ettiğimde gülüşüm solmuş ve kaşlarımı çatmıştım. Bir anda önüne döndü ve hiç zorlanmadan şınav çekmeye devam etmeye başladı. Gözlerim irice açılırken tongaya geldiğimi fark ederek düşmemek için omuzlarına daha sıkı tutundum.

"Otuz dokuz, KIRK!"

Gözlerim dolmak üzereydi. Ona inandığıma inanamıyordum. Benimle oyun oynamıştı resmen!

Ellinci şınavı da çekince hızla üzerinden kalkıp zafer gülüşünü dinlemek istemeyerek kapıya ilerledim. Bir anda önüme geçip beni koltuk altlarımdan yakaladı ve ben elleri arasında çırpınırken beni bir spor aletine oturttu.

Ellerini yukarı doğru uzanan kollara yerleştirip onları aşağı doğru indirdiğinde oturduğum koltuk biraz yükselmiş ve eğmiş olduğu yüzüyle aynı hizaya gelmiştim. Bu yaptığıyla afallasam da öfkem daha ağır bastığından kenetlediğim dişlerimle ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm alay, yumruğumu tam sağ gözüne çakıp buradan kaçmak istememe sebep oluyordu ama eninde sonunda yakalanacağımdan bu riski göze almamayı tercih ediyordum.

Runaway | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin