Meet me in hOsPitAl.

4.5K 385 2.2K
                                    

Okuduğunuz halde oy vermediğinizi ve yorum yapmadığınızı gördüğümde kalbim kırılıyor. :")

- -

Ortam aşırı gergin!

Louis'nin annesi, Harry'nin müstakbel kayınvalide adayı, Louis'sinin elini tutmuş, genç adamı kaşları çatık halde süzüyordu. Harry, dizlerini birbirine kenetlemiş, ellerini dizlerine koymuş halde uykudan yeni uyanmış gibi görünen suratını ve donuk gözlerini yere dikmişti. Louis onların arasındaki gerginliğe ve özellikle Harry'nin haline gülmemek için çaba sarf ederken teyzesinin yönelttiği sorulara zorlukla cevap veriyordu.

Londra'ya geldiklerinden bu yana iki saat, Jay'in Harry'le tanışmasından bu yana ise bir buçuk saat geçmişti. Louis, annesinin karşısına sevgilisiyle çıktığında, Jay'in şaşkınlığı aynı zaman diliminde gerçekleşmişti.

"Masa hazır, hadi geçelim."

Hepsi ayaklanmıştı ki, Harry oturduğu yerden endişe dolu bakışlarını Louis'ye çevirdi. Louis, onun elini tutup kaldırmak zorunda kaldı. "Gelsene Harreh."

Bakışlarını Jay'e çevirip zorlukla yutkundu. Kadın kendisini hiçbir ifade olmadan izliyordu. Nasıl korkmayabilirdi ki!

Birlikte masaya geçecekleri zaman, Jay aniden Louis'nin elini tutup kendi tarafına çekti. "Gel oğluşum, çok özledim seni! Kendi ellerimle yemek yedireceğim sana." Masaya oturduklarında, Harry ürkekçe Louis'nin karşısına oturdu. Louis, onu ilk kez böyle görüyordu. Gülmek ve sevgilisini teselli etmek arasında gidip gelirken, Jay onun için çoktan bir tabak hazırlamıştı bile. "Bak, kendi ellerimle yaptım! Sen çok seversin."

"Çok özlemişim zaten," diye gülümsedi kaşığını mantar çorbasına daldırarak. Jay, oğlunu özlemle seyredip saçlarını okşuyor, yemek yemeyi umursamıyordu. Aylar geçmişti onu görmeyeli. Şimdi onu öpüp koklayarak, fotoğraflarına bakarak ateşini dindirmek istediği özlemini yanına gelen oğluyla gideriyordu.

Harry, Louis'nin teyzesi Hannah'nın önüne koyduğu çorba kasesiyle kadına teşekkür etti. Hannah ona gülümseyip, omzunu sıvazlayarak "Afiyet olsun," dedi. Eh, en azından Jay gibi kendisine karşı ruhsuz olmadığından ferahlamış hissediyordu.

"Bak, bundan da ye. Kızarmış hindi. Teyzen yaptı."

"Ellerine sağlık teyze." Keyifle tabağına hindi parçaları aldı. Uçak yolculuğu yorucu geçtiği için kurt gibi acıktığını hissediyordu. (Humegasının alfasına bak hele hele.)

"Uzun zaman oldu Lou," dedi Hannah. "Anlatsana neler yaptığını. Telefondan anlattıkların yetmedi bana."

Louis, imalı bakışlarını Harry'ye çevirdi ama Harry ne ona bakabiliyor, ne de rahatça yemeğini yiyebiliyordu. Jay'in bakışlarını üzerinde hissettikçe geriliyordu, eh, bir de oğlunu kaçırdığını falan duysa bu evden tavayla kovalardı herhalde.

"Değişik bir şey yok ki, çalışıp durdum sadece. Harry'le tanıştığımda her şey çok daha farklı oldu. Sıkıcı hayatıma renk kattı." Harry hevesle gülümseyip başını kaldırmıştı ki, Jay'in kendisine kaşları çatık halde baktığını görünce, yutkunup tekrar başını eğdi.

"Harry'ye nasıl da bakıyorsun, ne kadar çok seviyorsun gözlerinden belli oluyor-"

"Louis'm, al şundan da ye. Sonra tatlı da vereceğim sana." Jay çatalını küçük kesilmiş patatese batırıp oğluna uzatınca, Louis onu kabul etti. Harry zorlukla yemeğini yerken bakışlarını Louis'ye çevirerek nasıl yemek yediğini, nasıl gülümsediğini ve annesine bakan gözlerinin nasıl parladığını bir müddet izledi. Şu birkaç saat içinde onu çok özlemişti, kendi kendine, bu ev içerisinde ona bakmanın yasak olduğunu bile düşünmeye başlamıştı.

Runaway | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin