Shower

6.2K 570 3K
                                    

"Onlarla çok sık konuşmamaya çalış, gerekirse hiçbir şey. Yanımdan da ayrılma. Eğer olur da bir şey olursa bana söyle sadece."

Louis başını sallarken girdikleri orman yolu boyunca sadece nefessiz kaldığını hissediyordu. Tüm bedeni titriyordu çünkü biliyordu ki yanındaki herifin hayatına gerçek anlamda giriş yapmıştı. Bu ürkütücüydü.

Arabayı kenara çekip patika yolunun yanında durduklarında Louis panikle etrafına bakındı. Otoyolun yanında, orman patikasının önünde durmuşlardı ve etraf öylesine ıssızdı ki, neredeyse bir katilin yanındaki fazlalıktan kurtulması için yeterli her imkan vardı.

"Ne? N-ne yapacağız şimdi? Neden durduk?"

"Korkma güzelim," dedi etrafa bakınırken. Louis bir an şaşkınca ona baktığında Harry ne dediğini önemsemiş gibi durmuyordu, o yüzden Louis de bunun üzerinde pek fazla durmamaya çalışmıştı. "Şimdi in arabadan."

Harry inince kemerini aceleyle çözüp o da inmişti. Öyle ki, patika yoldan kendilerine doğru gelen iri yarı bir bedeni fark ettiğinde korkuyla gerileyip Harry'nin göğsüne çarptı. Harry düşmesine fırsat vermeden sıkıca omuzlarından tuttuğunda, mavi gözlerini korkuyla Styles'ın yeşillerine çevirmişti. Harry başını bir şey yok dercesine gözlerini açıp kapayınca, yutkunarak gözlerini adama çevirdi.

Aslında genç bir erkekti. Gözleri doğal olarak aralarına yeni katılacak olan bu yabancı oğlanı süzüyor, Louis de rahatsızca kıpırdanıp bakışlarını kaçırıyordu. Harry'ye daha çok sığınma isteğini geri plana atmaya çalışarak kolları arasında kurulduğu sıcaklıktan kurtulmuş ve kenara kaymıştı.

"Selam Harold," dedi el sıkışırlarken. "Uzun zaman oldu."

"Öyle."

Oğlanın gözleri arabayı süzerken tek kaşı kalktı. "Ee, bu araba herhalde?"

"Evet," dedi ellerini beline yerleştirip alıcı edasıyla arabayı incelerken. "Nasıl?"

Sırıttı. "Yani buna ben değil-" elindeki bidonu kaldırıp sallarken Harry de sırıtmıştı. "-bu karar versin."

Harry arkadaşının omzunu pat patlayıp başıyla onayladı ve anahtarı onun avucuna bıraktı. "Sen en iyisini bilirsin, kaçtık biz."

"Tamamdır," deyip arabaya binerken, kenarda anlamsız bakışlarla kendilerini izleyen oğlanın omzundan tutup patika yola çekiştirmeye başladı. Louis her ne kadar yürüse de arkasındaki adamı seyretmeye çalışıyordu fakat Harry onu kolu altına alıp buna engel olduğunda korkuyla etrafa bakınmaya başlamıştı.

"Nereye götürüyorsun beni?"

"Evimize."

Louis korku dolu bir nefes alırken kollarını bedenine sardı. Harry ona göz ucuyla bir bakış attığında, kırmızı burnu ve korkmuş gözleriyle etrafa ürkek bakışlar atan oğlanın ne kadar zor durumda olduğunu fark etti. Aslında bunun hep farkındaydı fakat yaklaşık yarım saat yürümeleri gerekecekti, hasta olup başına kalırsa filan... nasıl uğraşırdı şimdi?

Üzerindeki ince kabanı çıkardı ve kollarını kendine sarmış oğlanın omuzlarına bıraktı. Louis ilk başta irkilmiş, şaşkın bakışlarını Harry'ye çevirmişti. Harry sessizce ıslık çalarken etrafa bakınıyor, sanki bunu yapan kendisi değilmiş gibi davranıyordu. Üzerinde, ona tam oturmuş kendi kazağından başka hiçbir şey yoktu.

Umursamamaya çalıştı. Uyuşmuş eklem yerlerini ısıtabilmek uğruna kabanın uzun kollarını giyerek kendi bedenine sarıldı yine. Parmakları bile görünmüyordu, kabanın arasında bedeni kaybolmuş gibiydi. Harry gülme isteğine engel olamayıp hafifçe sırıttı. Çok şeydi... Çok...

Runaway | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin