Ben sabırsız bi kızım arkadaşlar.
-
Flashback
"Neden odanı buraya aldırdın?" dedi Harry, önünde dumanı tüten sütlü kahveye dalgınca bakarken.
"Yalnızlık beni boğuyordu. Sahip olduğum tek kişi de gelmeyince manzara iyi hissetmeme sebep olur diye düşündüm."
Bir şey diyemedi. Akşam karanlığı çökmek üzereyken, şehir manzaralı huzur evinin üzerine gecenin turkuaz rengi ilişiyordu. Bay Styles tekerlekli sandalyesinde, titreyen elindeki kahvesini yudumlamaya başladı. Harry de sandalyenin hemen yanındaki antika koltukta oturuyor, arada bir cama vuran akşamüstü yağmurunu izliyordu. Göz ucuyla babasına baktığında ne kadar da yaşlandığını fark etti.
Onu en son ne zaman ziyarete gelmişti?
2 ay? 6 ay? Hayır... Geçen sene noel gecesi birkaç dakikalığına uğramış; sessiz geçen o birkaç dakika sonunda kendini yine evine atmıştı.
"Buraya kendi isteğinle gelmezsin," dedi sert bir sesle. Fakat altında yatan yalnızlığa mahkum olmuş acı ıstırap Harry'nin yüreğinde sızlıyordu.
"Neden gelmediğimi biliyorsun," dedi boğuk sesiyle, babasının bacaklarına bakarak.
"Herneyse," diye geçiştirdi. Eskileri hatırlamak hoşuna gitmemişti. Halbuki altmış yaşını deviren insanların en sevdiği şeylerden biri, geçmiş hakkında iç ısıtıcı hikayeler anlatmaktı.
Babam iyi anılara sahipmiş gibi görünmüyor, diye düşündü. Oğlu benim gibi biriyken...
"Salman bana bazı şeyleri haber etmese seni çağırmazdım zaten."
"Demek sana da söyledi?"
"Senin hakkındaki birçok şeyi ondan haber almaya çalışıyorum."
Sessizlik çöktü. Parmağını bardağın kulpuna geçirip bir yudum aldı. Az önce içine batırdığı bisküvi parçaları ağzına gelince kaşlarını huzursuzca çattı ama ses çıkarmadan yerine koydu. Normalde dikkat etmezdi ama şimdi sakin olmaya çalışmakla meşgulken onları fark etmemek güçtü.
"Onu seviyor musun?"
Dişlerini sıktı. "Çok."
"Peki ya o?"
Gözlerini bir yere odakladı. Louis'nin kızarmış yanakları, dudakları ve halsizce kapanmış gözleri geldi aklına. Ufak ve kıvrımlı tatlı bedeni kendi iri bedeni altında çıplaktı, ince bilekleri avuçları arasındaydı ve dudaklarından sıcak nefesiyle seni seviyorum cümlesi dökülüyordu.
"Seviyor."
"Ona yaptığın şeyin sadece onu üzmeyeceğini biliyor musun?"
Mümkünmüş gibi daha da sıktı dişlerini. "Ne olursa olsun ona diyemem."
"Sen söylemesen bile eninde sonunda öğrenecek. Bir yalanı sonsuza dek devam ettiremezsin."
"Benden nefret edecek."
"Eğer başkasından öğrenirse senden nefret edecek, Harry. Ona şimdi söylersen bu iş daha fazla uzamaz ve ona sizin hakkınızda düşünme fırsatı vermiş olursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Runaway | Larry ✔
RomansaHarry Styles azılı bir suçlu olarak kabul edilmektedir. Fakat polisten kaçmayı başarıp masum birinin evine sığınınca işler ummadığı şekilde gelişir. Harry,25 Louis,20