"Gitmek zorunda değilsin," dedi Louis. "Bunu yapmak zorunda değilsin, Harry."Harry, bacakları arasına yerleşip göğsüne uzanmış bedenin el parmaklarını okşarken, önlerinde yanan şömineden sızan sıcaklık bedenlerini ısıtıyordu usulca. Harry'nin büyük avucu Louis'nin narin parmaklarıyla süslenmişti. Şafak sessizce söküyor, bulundukları oda loş bir ışığa gömülüyordu.
"Sana miras kalan şeyi koruman gerekir," diye karşılık verdi kalın aksanıyla.
Louis huzursuzca kaşlarını çattı. Harry'nin parmaklarını okşayıp başını kaldırdı. Yeşil gözlerde parlayan alevler Louis'nin bu adama kapılmasını daha çok kolaylaştırıyordu.
"Miras mı?"
Harry, güzel meleğinin minik çenesini okşayıp, az önce emdiği çikolata parçası sayesinde iştah açıcı bir tada sahip olmuş dudaklarına eğildi. Louis'nin tam o anda kendinden geçmiş gibi kapanan gözleri, ince dudaklarını aralayıp sevgilisini beklemesinde epey yardımcı olmuştu.
Sıcak dudaklar birleşince, Louis'nin boğazından cılız bir inleme dökülmüş, boştaki eli genç adamın kıvırcık saçlarıyla buluşmuştu. Eğer amacı aklını bulandırıp konuyu kapatmaksa Louis buna izin vermemekte kararlıydı. Sadece öpücüğün sıcaklığına bakıyordu o anda.
Ayrıldıkları zaman, beklenti içindeki gözleri adamı süzdü. Harry de burnuyla onun burnunu okşayıp, avucu arasındaki minik parmakları okşadı.
"Bırakmayacaksın, değil mi?" Louis hafif bir baş sallamasıyla karşılık verdi. "Kurcalama."
"Ama bilmek hakkım."
"Belki."
"Ama sevgilinim," dedi, bu, birçok şeyi değiştiriyormuş gibi. "Bana anlatmak zorundasın."
"Bak sen..."
Dudağının köşesi kıvrılınca, Louis hiç çekinmeden o köşeyi öpüp uzun kirpikleri altından ona bakmaya devam etti. Harry buna dayanamıyordu. Öyle güzeldi ki dizginleri eline alan taraf hep o oluyordu. Bir suçluyu kendine hayran bırakıp ânında paramparça edebilirdi. İri mavi gözler başka nasıl tarif edilirdi bilemiyordu.
"Bu tür şeyleri kaldıramayabilirsin. Yeterince zor duruyorsun yanımda zaten. İyice benden uzaklaşmanı istemiyorum."
"Yanlış biliyorsun," diyerek kaşlarını çattı. Genç adamın kolları arasına biraz daha kıvrıldığında, göğsüne dolanan kaslı kolları tutup başını onun göğsüne yasladı.
"İlk başlarda beni gasp eden biri olduğun için elbette gitmek istiyordum. Ne olursa olsun Harry, ben özgürlüğümü istiyorum. Dört duvar arasında sıkışıp kalmakla çok fark ediyor."
Harry yorum yapmayıp sessizliğini koruyunca devam etti.
"Eve gitmek ve ailemle istediğim zaman konuşmak istiyorum. Sana zarar vermek için beni bulmaya çalışan adamları öğrenene kadar gitmek için diretip durdum. Sonrasında elbette durulmak zorundaydım, beni korumana ihtiyacım var."
"Seni koruduğum için mi bu haldeyiz yoksa?" Dedi kaşları çatılırken.
Louis istemsizce kıkırdayıp başını salladı. "Ayy, Harry ne diyorsun ya? Elbette ki hoşlanıyorum senden," dediğinde, Harry'nin sırıtan dudaklarını görememişti. "Seninle, senden hoşlandığım için birlikteyim. Eğer ki peşime düşmüş adamlar olmasaydı burada kalmazdım sadece."
Harry kısa bir süre düşündükten sonra, kolları arasındaki bedeni daha çok bastırdı kendine. "Ya gerçekten olmasaydı, Louis? Seni bıraktığım zaman benimle... Benimle ikimiz olmaya devam eder miydin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Runaway | Larry ✔
RomanceHarry Styles azılı bir suçlu olarak kabul edilmektedir. Fakat polisten kaçmayı başarıp masum birinin evine sığınınca işler ummadığı şekilde gelişir. Harry,25 Louis,20