Okuyorsanız fikrinizi belirtmeyi ve oy vermeyi unutmayın ♡
Robusta: Kahvenin daha yoğun ve sert tadının olmasını sağlayan tohumdur.
-Yabancı bir suçluyla aynı evde kalma düşüncesi delilikti. Aynı evde gerçekten yabancı bir suçluyla kalmak ise intihar olabilirdi.
Odamdaydı. Kapıyı kilitleyip anahtarı iç çamaşırının içine atarak, "Bayağı soğukmuş," demiş ve kendini yatağıma atmıştı. Zaten eski, tek odalı ve mutfakla birlikte kullanabildiğim salonu olan küçük bir eve sahiptim, şimdi hiçbir şey yokmuş gibi silahına sarılmış halde uyuyan bir suçluyla aynı odada kalırken, bana çalışma masamın sandalyesinde oturmaktan başka seçenek bırakılmamıştı. Telefonumu da salonda bıraktığından resmen beni kapana kıstırmıştı.
Bir an onu inceledim. Kaskatı durmuş bir halde sırt üstü uyuyor, çıplak göğsü düzenli nefeslerle inip kalkıyordu. Bir katil veya hırsız... Ne olduğunu veya adını bilmiyordum. Onunla aynı odada kalmak bile her hücremi kasmaya yetiyordu. Gerçekte neydi? Beni öldürür müydü yoksa bağışlar mıydı?
Duraksadım.
Gözlerimi devirip başımı sağa sola salladım. Harika... Şimdiden ölme ve bağışlanma ihtimallerini gözden geçiriyordum. Ayrıca adam... Yani evet, hakikaten çok fazla yakışıklı ve çekici olabilirdi ama bu özellikleri, onun polislerden kaçmış olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
"Öylece beni mi izleyeceksin?"
Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda gözlerini henüz açmamış olduğunu fark ettim ama yüz ifadesi bıkmışlık barındırıyordu. Sonunda gözlerini aralayıp doğruca tavana baktı. Yüzü, boynu ve karın kasları terlemişti. Acı acı yüz buruşturmasından yarasının canını ne kadar çok yaktığını anlayabiliyordum.
Bakışlarımı kaçırıp, sandalyemde dönerek çalışma masama çevirdim bedenimi. Muhattap olmak istemiyordum.
"Hâlâ yanımda uyumamakta ısrarcı mısın?"
Yüzümü buruşturdum ama cevap vermedim. Ne hali varsa görebilir, aklında ne dolanıyorsa konuşabilirdi. Onu umursamak ve umursanacak bir herif olduğunu ona hissettirmek falan istemiyordum. Adam da, ben konuşmayınca pes ederek yatakta kıpırdandı. Sanırım ters dönmüş olmalıydı. Sonra da düzenli nefesleri yeniden duyulunca derin bir nefesle yaşarmış gözlerimi yumdum.
Belirsizlikle yaşamaktan nefret ediyordum.
Bir ara irkilerek gözlerimi açtığımda kısa süreli uykuya daldığımı anladım ama diken üstünde olduğum için sese karşılık hemen gözlerimi açabilmiştim. Adamın inlediğini duydum ama pek umursamadım. Sonradan sayıklamaya başlayınca durumun farklı olduğunu anlamaya başlamıştım. Yerimden kalkıp komodinin üzerindeki gece lambasını yaktığımda her yerinde parlayan terleri ve yüzündeki acı çeken ifadeyi fark ettim. Üstelik kolundaki bandaj tamamen kan olmuş gibi görünüyordu.
Telaşlanmıştım. Bir suçlu oluşu şu an için önemli değildi, onu tanımıyor veya bana ne yapacağını bilmiyordum ama onun kadar vurdumduymaz biri değildim. Bir insan hayatı söz konusuydu.
Elimin tersiyle alnını kontrol ettim. Uykusunun hafif olduğunu, dokunuşumla gözlerini az da olsa açabilmesinden anlayabilmiştim. Fakat çok fazla ateşi vardı ve daha fazla böyle durmamalıydı. Eninde sonunda hastaneye gitmesi gerekecekti.
"Mmm..."
İnleyip sızlandı. Sonrasında bir anda yatağın diğer boş tarafına dönerek midesindeki her şeyi çıkardı. Tanrım, adam böyle kalmamalıydı. İç kanama geçiriyor olabilirdi veya enfeksiyon kapmış da olabilirdi. Ben ne bileyim? Ne yani, ölmesine izin mi verecektim şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Runaway | Larry ✔
RomanceHarry Styles azılı bir suçlu olarak kabul edilmektedir. Fakat polisten kaçmayı başarıp masum birinin evine sığınınca işler ummadığı şekilde gelişir. Harry,25 Louis,20