Mutfaktaki masaya geçip oturduğumda, Harry bana becerebildiği en iyi kahvaltıyı hazırlamayı teklif ettiği için sessizce onu beklemeye ve her bir hareketini izlemeye başlamıştım. Ondan çok bir şey beklemiyordum, fakat dün gece yaşananlardan sonra bugün ona neredeyse hiç bakıp konuşmadığımdan, kendisini affettirebileceğini umuyordu.
Odanın içinde kilitli olduğumdan dolayı çoğu zaman eve hizmetli kadınların geldiğini fark edememiştim ama mutfağa girmeden önce gayet klasik giyimli bir kadına, mutfak bölümüne hiç girmemesini emrettiğinde, kadın hemen onaylayıp yanımızdan uzaklaşmıştı. Beni şaşırtan da buydu tabi, hizmetlisi olmasına rağmen kendisinin hazırlıyor oluşuydu.
Aramızdaki ilişki bir rehine ve suçludan daha fazlası, ayrıca çok da garipti.
Elbette, dün neredeyse öldürmek üzere olduğu adamdan özür dilemesini beklemiyordum. Ama gözümün önünde adam yaralayan birini gördükten sonra içime kapandığımda, Harry'nin benim iyi hissetmem için çabalamasını hiç; ama hiç beklemiyordum.
Sanırım onu tanımaya başlamıştım. Buna rağmen, daha fazla kalmak istemediğim bu evde, bu insanların arasında Harry'nin her hareketine alışmaya başlamaktan da korkuyordum. Bir probleme alışmak demek, içinde bulunduğun hataları görememek, hataları olduğu gibi kabullenip benimsemek demekti.
Ve ben, buna hiçbir şekilde hazır değildim.
Önüme bir kâse koydu, yanına bir kaşık. Kendi önüne de aynı işlemi yapıp karşıma oturduğunda, sessizce onu izlemeye devam ediyordum. Kollarımı birbirine kenetleyip çatık kaşlarımla ona baktığımdan, bir an duraksayıp suratıma bakakaldı.
"Ne?" Dedi kaşlarını kaldırarak. Ki, anlasa epey şaşırırdım. Böylece cevapsız bıraktım onu. Sonrasında ise cevap aramaktan pes edip derin bir nefes aldı.
Elindeki mısır gevreğini önümdeki kaseye boşalttıktan sonra, kutu sütü biraz kaseye ilave etti. Tüm süreç boyunca yüzünde gururlu bir ifade vardı. Kendi kasesine de mısır gevreği doldurdu ama kenardaki bardağa süt koyup kaşığını eline aldı. Bana gülümsedikten sonra da "Afiyet olsun," diyerek, kaşığı gevreğe daldırıp ağzına attı. Ben onu anlamsız bakışlarla seyrederken, kenardaki bardağı alarak sütten büyük bir yudum aldı, çiğnemeye başladı.
Ağzım şaşkınlıkla açık, kaşlarım ise hâlâ çatıktı.
Beni fark etmiş olacak ki çiğnemeyi bile keserek gözlerini bana dikti. "Neden yemiyorsun?" Dedi. "Eğer beklemeye devam edersen mısır gevreği sütün içinde yumuşuyor ve ben bundan nefret ederim."
"Herkes sen değil."
"Ne yani, onları öylece bırakıyor musun?"
"İnan bana, Harold, sırf sen sevmiyorsun diye onları yumuşak olduğunda yiyeceğim. Hatta ağzıma bile sürmeyeceğim." Gözlerimi kıstım. "Üstelik bu, senin elinden çıkmışsa."
Az önceye göre ciddileşen bakışlarla bana baktığında, nedensiz bir tereddüt ve birazcık hissettiğim korkuyla, yerimde rahatsız bir şekilde kıpırdanıp kaşlarını çatışını izledim.
"Sert sevdiğimi anladığına sevindim, Loullipop. Ama yemek yemiyor olman beni değil, yalnızca seni alakadar ediyor."
Tekrar yemeğe döndüğünde sinirlendiğimi hissediyordum. En azından başka çarem yoktu, açlıktan kıvranmak yerine biraz gevrek yemenin kimseye zararı olmayacaktı.
Onu çözümlemek çok zordu ama tavırlarını fark etmek o kadar da zor değildi. Ne zaman ki gevreği yemeye başladım, göz ucuyla ona baktığımda az önceki ciddi tavrından hemen sıyrılıp memnuniyet dolu ufak bir tebessümle gevreğini yemeye devam etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/171516681-288-k427550.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Runaway | Larry ✔
RomanceHarry Styles azılı bir suçlu olarak kabul edilmektedir. Fakat polisten kaçmayı başarıp masum birinin evine sığınınca işler ummadığı şekilde gelişir. Harry,25 Louis,20