Home

4.1K 410 1K
                                    

Eskisi gibi ilgili olduğunuzu görmek beni çook mutlu ediyor *-*

Eve geldiklerinde, Louis, Harry'nin tüm soygunlardan veya kaçakçılıktan ne kadar kazanıyor olduğunu düşünmemeye çalıştı.

Rezidansın zirvesinde, dubleks dairesine elindeki küçük bavullayken bakınıyordu. Arkadan kapanan kapının sesi içine heyecan vermekten başka bir işe yaramazken, sadece duvarı boydan boya kaplayan ve şehrin ışıklarıyla parlayan salonun manzarasına odaklanmaya çalışıyordu.

Tüm New York kırmızı halı gibi önüne serilmişti. Evin minimal dekorasyonu iç açıcı görünüyordu.

"Üstte, koridorun sonunda sana ait bir oda var."

Sesindeki monotonluk Louis'ye yabancı hissettiriyordu. Tereddütle ona döndüğünde elbette kendisine bakmadığını fark etmişti. Her ne kadar bu Louis'yi kırsa da, uzun zaman sonra onu karşısında görmek, ne olursa olsun mutluluk verici bir şeydi. "Beni götürür müsün?" dedi kısık sesle, yanında biraz daha zaman geçirmesini sağlayabilmek uğruna.

Kaşlarını çatıp, yere bakarak onayladı onu. Bavuluyla birlikte merdivenlere yöneldiğinde Louis de küçük valizle peşine takılmıştı. Koridorun beyaz ışığını açıp görüş alanını aydınlattı. Korkuluktan bakıldığında aşağıdaki geniş salon ve mutfak görülebiliyordu.

Louis'ye ayırttığı odanın kapısını açtı. Aynı şekilde tavandan yere kadar uzanan pencere odayı aydınlatmaya yetiyordu. Bu oda da tıpkı salon ve mutfak gibi minimal, sade döşenmişti. Gri, beyaz ve siyahın hakim olduğu odada bulunmak, kendi yıkık dökük dairesinden daha hoştu.

"Eşyalarını düzenlemek istersin muhtemelen."

Bavulu kenara koyup Louis'ye döndüğünde, bakışları bir an için mavi gözlerine değmişti. Kalbinin hızı bir ferrariyle yarışabilecek düzeye gelirken, Louis henüz kendisine bakılmasına alışamadığında Harry bakışlarını kaçırmıştı. Hevesi bugün için bininci kez kırılmıştı, ama idare edebileceğine inanıyordu.

Harry orada durmanın anlamsız olacağını düşündü. Geçip gitmek istediğinde, Louis'nin sesiyle heyecanlandığını belli etmemeye çalışarak ona döndü. Fakat bakışları ona çıkacak kadar cesaretli değildi.

Nasıl olur da kendisinden vedasız bir halde kaçmayı tercih etmiş birine eskisi gibi bakabilirdi ki?

Bunu yapamazdı.
Yapmamalıydı.

"Yarın işe gidebilir miyim?"

"Benimle olduğun müddetçe paraya ihtiyacın olmayacak."

Harry'yi çekinerek seyreden gözleri titriyor, boğazı düğümleniyordu. "Seninle ne kadar süre durmam gerekiyor?"

"Muhtemelen bir ay sürer."

"Yani bir ay sonunda yollarımızı ayırmış mı olacağız?" dedi, içinden tekrar diye geçirirken.

Genç adamın gözleri panikle yerde dolanıyor, yukarı çıkamıyordu. Bunu düşünmek bile tüm hücrelerini tetiğe geçirirken onu onaylamak için söylemesi gereken cümlelerin ne olduğunu kavrayamıyordu.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu sert bir sesle. "Daha açık konuş," dedi onu onaylamak yerine. Lafı geçiştirmek veya farklı şeylerden konu açmak çok daha iyiydi. Ertelemek çok sağlıklı olmasa da, o an için mantıklı görünüyordu.

Louis'de ise işler çok daha farklıydı. Her kelimesinde içi ürperiyor, buz kesiyordu. "Eğer işten ayrılırsam köşede birikmiş bir param olmayacak, düzen kurmam için çalışmam gerekiyor. Yollarımız ayrıldığında beni refah içinde yaşadığım bir hayat beklemiyor."

Runaway | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin