Bu bölüm Duru'nun geçmişte yaşadığı acı şeyleri ve celladının eline neden düştüğünü anlatıyor. Bundan sonraki bölümlerimiz de Duru'nun yaşayacağı zor anlara şahit olacağız.
Hepinize iyi okumalar diliyorum :)
••••••••••••••••••••••••••
Ben aşkı kitaplardan ya da dizilerden değil babamdan öğrendim, anneme öyle güzel bakardı ki gören herkes imrenirdi. O çok şanslı bir kadındı. Bu hayatta kolay kolay sahip olunamayacak bir servete sahipti.
Gerçek aşka...Ama bunun kıymetini hiçbir zaman bilememişti. Babam gibi güzel bakmazdı, aynı içtenlikle onu düşünmezdi, ne babamla ne de bizimle ilgilenirdi.
Biz...
Abim ve ben...
Mutlu olduğunu sandığımız bir evlilikten meydana gelen, aşklarını taçlandırdığımızı sandığımız iki kardeştik.Böyle olmadığını da dört sene önce annem başka bir adamla giderek bizi terk ettiğinde anladık. Annemin haberini alan babam bu olanlara dayanamamış ve kalp krizi geçirmişti. O günden sonra anne demeye bile utandığım o kadının acısını unutup babam ile ilgilenmeye başlamıştım. Gözü artık hiçbir şey görmez olmuştu. Kendini toparlaması için uzun bir süreye ihtiyacı olduğunu bildiğim için hiçbir zaman üzerine gitmemiştim.
Seneler içinde kendini toparlayarak ona ulaşmama izin verdiğinde bütün umutlarım yeniden yeşermişti ama daha yeni kazandığım babamı yine kaybetmekle sınanıyordum.
Annemin olayından sonra tıpkı babam gibi kendini kapatan abim hiçbir zaman toparlayamamıştı. Eve uğramaz olmuştu. Kendini dağıttığı sıralarda uyuşturucuya başlamış ve peşinden de kumara sarmıştı. Onu her saniye daha da dibe çeken bu bataklıktan defalarca kurtarmak istesem de başarılı olamamıştım.
Bir süre sonra elinde avucunda ne varsa kaybetmiş ve tefecilerden neredeyse bir kamyon dolusu para almıştı. Sonra da bir kuruşunu dahi ödemeden ortadan kaybolmuştu. Bu gece mafya tipli adamlar abimi bulmak için evi başımıza yıktıkları sırada abimin nerede olduğunu bilmediğimizi söylesekte bu açıklama yeterli gelmemiş ve üzerine onları daha da sinirlendirmişti. Babam, beni korumak için kendini ortaya attığında ise onca adam tarafından darp edilmişti.
Saatlerce beklediğim ameliyathane kapısının önündeyim şimdi, az önce yaşama tutunmak için tek varlığım olan insanı kendi ellerimle bu hastaneye getirmiştim. Bir ucundan tutmayı başardığımız hayatı bu sefer de abim başımıza yıkıp gitmişti, oysa daha saatler öncesine kadar babam ile karşılıklı oturmuş kahvelerimizi içerken bütün yaşanmışlıkları rağmen kahkahalar atıyorduk.
Şu an tek istediğim o ameliyattan babamın sağsalim çıkmasıydı. Kollarımın arasında hareketsiz yatışı gözlerimin önünden bir türlü gitmiyordu.
Ameliyathane kapısı açıldığında duvardan destek alarak yerden kalktım ve doktora doğru koştum. Buğulu gözlerimden dolayı doktoru göremediğim için hızla gözlerimi sildim. Ağzından çıkacak tek bir iyi kelimeye muhtaçtım. Gözlerini benden kaçırdığı anda kafamı iki yanıma sallamaya başladım.
Ameliyathaneye koşacağım sırada doktor kollarımdan tutarak engel oldu, "Sakin ol! Baban yaşıyor... yaşıyor."
Gözlerimdeki yaşlar hızla akmaya başladığında eş zamanlı gülmeye başladım, "Yaşıyor mu?" Kafamı salladım, "Babam yaşıyor."Mutluluğumu paylaşacak kimsem yoktu. Hemde hiç kimse...
Babamın yaşlarında olan doktorun boynuna sıkıca doladım kollarımı. "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim."
Sırtımı sıvazladığında üzgün sesi kulaklarıma ulaştı.
"Şimdi seninle konuşmam lazım güzel kızım." diyerek beni kendinden uzaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmarit (+18)
Teen Fiction(+18 içerik ve şiddet vardır!) Yüzünden akan terleri tek eliyle sildikten sonra iğrenç gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve konuşmaya başladı. "İzmarit... Sen izmaritsin! Benim izmaritim. Bunu sana asla unutturmayacağım Duru!" Ben Duru... Duru Demirh...