Çok yoğun olduğumdan dolayı maalesef fazla aktif olamıyorum ve elimden geldiğince her boşlukta yazmaya çalışıyorum :)
Hepinize iyi okumalaaarrrr!
••••••••••••••••••••••
Şafak vaktinde Güneş ve Ay'ı içinde barındıran gökyüzü gibiydim, hangisine ev sahipliği edeceğimi bilmiyordum; karanlığa mı yoksa aydınlığa mı?
Ruhum tıpkı o gökyüzü gibi arafta kalmış karar veremiyordu, yaşanan olayların karanlığına hapsolurken kurtulan bir canın mutluluğuyla aydınlığa dönmek istiyordu.
Ömer'i izlemeye devam ettim, koca bedenine rağmen küçük bir çocuk kadar masum ve savunmasız yatıyordu. Ona bunun kimin yaptığını öğrenmek için delirirken yapanın Ecevit olmaması için dualar ediyordum, zarar görmesini istemediğim bir insanın benim yüzümden zarar görmesinin ihtimali bile kalbimi zehirli sarmaşıkların sarmasına yetiyordu.
Saatlerdir tuttuğu kolumu bırakmadan uyuyordu, parmakları bir an olsun gevşememişti bile. Odanın kapısı yavaşça açıldığında bakışlarımı Ömer'den çekerek gelene baktım, gülümseyen doktor ile karşılaşınca ben de güldüm.
"Sabaha karşı uyandı."
Doktor tebessümü bırakmadan kafasını salladı. "Biliyorum, kontrol etmek için geldiğimde sizi gördüm." Fısıldamayı bırakarak normal konuşmaya devam etti. "Şimdi onu uyandırmamız gerekiyor."Kafamı sallayarak yanından kalktım.
"Ben ailesine haber vereyim," diyerek hareketlendiğim sırada Ömer'in sesiyle durdum.
"Duru...""Günaydın Ömer Bey!" Doktor neşeli sesiyle konuştuğunda Ömer düz bakışlarını doktora çevirdi.
Kısa bir süre baktıktan sonra yeşilleri yine gözlerimi buldu, "Nereye?"
"Ailene haber vereceğim," diyerek merakını giderdiğimde kafasını sallamakla yetindi.Doktor, Ömer ile ilgilenmeye başladığında odadan çıkarak koşar adımlarla Mert'lerin kaldığı odaya girdim. Hepsi yeni uyandığını ve yorgun olduğunu belli eden gözleriyle bana baktığında hiç beklemeden mutlu haberi verdim.
"Ömer uyandı!"Annesinin gözleri parlarken Mert çoktan koşarak odadan çıkmıştı, babası ise dolan yeşil gözlerini bizden saklamak için kafasını yerden kaldırmıyordu.
"Hadi, hemen ona gidelim!"
Annesi neşeli sesiyle konuştuğunda yanına gittim ve koluma girmesi için yardımcı oldum, babası da bize ayak uydurduğunda Ömer'in kaldığı odaya doğru yürümeye başladık.Her adımda kalbimdeki zehirli sarmaşıklarda çiçekler filizlenmeye başladı.
Her adımda taş duvarla örülen kalbimdeki duvarlar çatladı.
Her adımda kalbim tekrar atmaya başladı.Odanın önüne geldiğimizde büyük bir sevinçle içeri girdikleri sırada ben bir köşeye çekilerek onları izlemeye başladım, ne kadar da güzel gözüküyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmarit (+18)
Roman pour Adolescents(+18 içerik ve şiddet vardır!) Yüzünden akan terleri tek eliyle sildikten sonra iğrenç gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve konuşmaya başladı. "İzmarit... Sen izmaritsin! Benim izmaritim. Bunu sana asla unutturmayacağım Duru!" Ben Duru... Duru Demirh...