10. Bölüm

12.9K 602 315
                                    

Kalbimi tam buraya, bu bölüme bırakıyorum.

İyi okumalar!

•••••••••••••••••••••

Az önceki gibi uyansaydım ve her şey bir kabustan ibaret olsaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Az önceki gibi uyansaydım ve her şey bir kabustan ibaret olsaydı...

Koşarak gitseydim babama, sıkıca sarsaydım kollarımı boynuna, uzun bir solukta çekseydim kokusunu içime. İçimdeki kara bulutları özgür bırakıp yerini doldursaydım gökkuşağıyla, umutla baksaydım hayata, yeniden gülseydim gözlerimdeki ışıkla.

Kollarının arasından yavaşça çıktığım kahramanıma çevirdim yaşlı gözlerimi, merhametin içine sakladığı umut dolu bakışlarla inceliyordu yüzümü.

Umudundan bir tutam da bana serpmek ister gibi...

"Sen iyi bir adamsın..." Biraz daha uzaklaşıp "Çok iyi bir adamsın," diyerek cümlemi tamamladım.
Alay dolu gülüşünü kısa bir süre bana sunduktan sonra kafasını diğer tarafa çevirdi, "İyi bir adam..." Kendi kendine mırıldanıyordu. "İyilik göreceli bir kavram, benim kötü bir adam olduğumsa herkes tarafından kabul edilen bir gerçek."

Üzerimde uzun gelen hırkasının kollarını avuçlarımın içine hapsettim, "Benim güçlü biri olmadığımın kabülü gibi..."
Diğer tarafta olan kafasını hızla bana çevirdi ve inanamayan gözlerle baktı, "Sen güçsüz olduğunu mu sanıyorsun?"
"Senin kendini kötü sanman gibi..." diyerek ayaklandığımda doğru olup olmadığına karar veremesemde yukarıdan ona baktım. "Üşüyeceksin burada, hadi içeri geçelim."

Yanaklarımdan akan yaşları sildikten sonra kollarımı birbirine dolayarak yürümeye başladım, aradan çok geçmeden yanıma düşen gölgesini gördüğümde rahatladım. Bu gece gitmesini istemiyordum, bugünü böyle bitirmek istemiyordum.

Hastane koridorlarını aşıp kaldığım odaya geldiğimizde yavaşça kapıyı açtım ve odaya geçerek camın önündeki koltuğa oturdum. Dirseğimi koltuğun arka kısmına yaslayarak kafamı koluma dayadım, aynı ağacı tekrar izlemeye başladım.

Bütün dikkatimi ağaca vermeye çalışmama rağmen Ömer'in yanıma oturmasıyla birlikte odak noktam değişti. Şimdi Ömer hareket eden yaprakları izliyor, ben ise onu izliyordum.

"Beni tanımıyorsun." İfadesiz tutmaya çalıştığı yüz ifadesini bozmadan alçak sesle konuşmaya devam etti, "Eğer tanısaydın... tanısaydın bana iyi biri olduğumu söylemezdin."

Normalde birine bu kadar uzun süre bakmaktan çekinen ben hiçbir tepkisini kaçırmamak için gözlerimi kırpmamaya özen gösterdiğimi fark ettim.

Çatılan kaşlarımla birlikte bakışlarımı ağaca çevirdiğimde tıpkı onun gibi fısıldayarak lafa girdim. "O gün orada, bir sürü adamla, eli silahlı olan birinin çokta normal bir hayatı olmadığını anlayabiliyorum ama eğer seni tanısaydım yine iyi bir adam olduğunu söylerdim. Diğerlerinden farklı olduğunu biliyorum."
Derin bir nefes aldı, "Ben de onlar gibiyim."

İzmarit (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin