2. Bölüm

19.9K 1K 471
                                    

Öncelikle herkese merhaba :)
Yeni bölümümüz geldi. Her kelimesini ilmek ilmek içime işlediğim bir bölüm oldu!
Büyük bir sevdayla yaptığım bu işi bu kurgumda da size hissettirebilmek için yazar olarak değil Duru olarak yazıyorum.

Oylarınızı ve yorumlarınızı mutlaka bekliyorum. Hepinize iyi okumalar!

•••••••••••••••••

Bu kafamdaki acı da neyin nesiydi böyle?
Elimi kafamın acıyan arka kısmına götürürken gözlerimi sanki üzerinde tonlarcasına ağırlık varmış gibi açamıyordum. Kafamı ovaladığım an daha da artan acıyla birlikte inledim. Elimde bir ıslaklık hissi oluştuğunda bulanık olan zihnim yavaş yavaş açılmaya başlıyordu.

En son...
En son hastane masrafları için eve gidiyordum, para alıp hastaneye geri dönecektim. Hastaneden çıktım ve sonra... Sonrası yok, hatırlayamıyordum!

Hala açamadığım gözlerimi ve bulanıklaşan zihnimi açmak için çabaladığım sırada bir kapı kapanma sesi duydum.

Şu an sert bir yatakta yatıyordum, son bir zorlukla kapalı olan gözlerimi etrafımı görebilecek kadar aralayabildim. Gözlerim kapalıyken karanlık olan dünyam açtığımda da aydınlanmadı.

Sağ tarafa dönük yattığım yatakta dirseğimi koyarak hafifçe doğruldum, karşımdaki siyah duvarla bakışmaya başladım. Odaya göz gezdirmeye başladığım sırada sadece karşımdaki duvarın değil bütün duvarların siyah olduğunu fark ettim.

Yatakta olabildiğince yavaş doğrulduktan sonra ani bir baş dönmesiyle elimi alnıma koydum, alnımda da bir ıslaklık hissettiğim sırada burnuma kan kokusu gelmeye başladı.

"Nihayet!"
Odanın sessizliğini bölen o sesi duyduğumda uzun bir çığlık attım, "Sen kimsin?"
Bütün odada gözlerimi dolaştırdığımda sol köşede duran tekli koltukta oturduğunu fark ettim, oda o kadar karanlıktı ki yüzünü seçemiyordum.

Titreyen sesimle sorumu yineledim, "Sen kimsin?"
Oturduğu koltuktan kalkınca yatakta kendimi korku içinde başlığa kadar dayadım. Kapının olduğu duvara doğru ilerledi ve ışıkların düğmesine bastı, düğmeye bastığı an tavan çevresinde bulunan kırmızı led ışık odayı daha da iç bunaltıcı bir hale soktu.

Üzerime doğru yürümeye başladıkça korkudan terlemeye başladım, yaklaştıkça daha da geriye doğru kaçtım.
"Daha ne kadar kaçabilirsin?"
Cebinde duran ellerini çıkardı ve büyük bir sakinlikle emrini verdi, "Yanıma gel!"
Kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım, "Ne istiyorsun benden?"
Hiç zorlanmadan bana doğru uzandı ve kolumdan yakaladığı gibi kaldırarak duvarla kendi arasına sıkıştırdı.
"Bırak beni!"

Tuttuğu kolumu kurtarmak için çabalarken cebinden bir çakı çıkartarak yanağıma bastırdı, bu hareketiyle birlikte bütün çabam kesilirken nefes alışverişim hızlanmaya başlamıştı.

Çakıyı sanki tüymüşçesine alnımdan başlayarak sol yanağıma doğru indirdiği sırada konuşmaya başladı, "Bir daha sakın sesimi yükselteyim deme!"
Cevap vermediğim için yanağımda olan çakının ucunu hafifçe bastırdı, "Duydun mu?"
Sesi kulaklarımı yırtarken hızla kafamı salladım.
Memnun olmuş gibi gülümsedi, "Aferin!"

Yanağımdaki çakıyı çekerek tekrar cebine koydu ve tuttuğu kolumdan çekerek peşine sürüklemeye başladı.

Odanın içinde olan küçük banyoya sokarak ışığı yaktı, bu ışıkta tıpkı odadaki gibi kırmızıydı. Kolumu bırakarak kabine doğru ilerledi. Duş başlığından su akmaya başladığı sırada tekrar koluma yapışarak sürüklemeye başladı.

İzmarit (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin