28. Bölüm

6.9K 340 324
                                    

Biz geldik, yeni bölüm hepimize hayırlı olsuuunnn!

İzmarit'e göre uzun bir bölüm oldu veee çokta güzel oldu. İnşallah sizde beğenirsiniz canlarım!

Bölümler ilerledikçe daha da heyecanlı olmaya başlıyor, valla ben yazarken kalbim küt küt atıyor 😄😄

Düşünceleriniz benim için çok önemli ballarım. Yorumlarda görüşmek üzere, Allah'a emanet olun.

Sizi kocaman seviyorum ve kocaaamaann öpüyorum 😚😚

İyi okumalar ♥️♥️

•••••••••••••••••••••••

Kendim için korkmayı, kendim için yaşamayı...
Kendimi yıllar önce unutmuştum ben, annem gittiğinde...

Babam vardı düşünmem gereken, abim vardı korkmam gereken. Ama ben... ben yoktum!
Tıpkı şimdiki gibi...

Ömer için korkuyordum!
O toplantıya katılmasını, bu hayatta olmasını, belinde taşıdığı silahı... ona zarar verecek diye korkuyordum.

Oturduğum tekli koltukta bakışlarımı Ömer'e çevirmiştim, büyük koltukta oturmuş dizini hızla sallıyordu. Olay olduğundan beri tam karşıda olan bahçeye diktiği yeşil gözlerini bir an olsun kırpmamıştı.

Zilin çalmasıyla birlikte oturduğum koltuktan kalkarak hızla kapıya gittim, kapıyı açtığım an bakışlarım Meliha Hanım'ın tedirgin bakışlarıyla buluştu.
Sıkıca boynuma sarıldığında "Duru," dedi titreyen sesiyle. "İyi misin kızım?"
Ömer'in babası Orhan Bey ve Mert sarılmamızı bölmeden direkt içeriye geçtiklerinde Meliha Hanım'dan ayrıldım ve tebessüm etmeye çalıştım.
"İyiyim... Teşekkür ederim!"

Kalbindeki saf sevgiyi dışa vurmaktan çekinmiyordu. Gözleriyle, sözleriyle, hareketleriyle... Her zerresini paylaşan bir kadındı.

Buz tutan ellerinin arasına elimi aldığında kapıyı kapatarak içeriye doğru yürümeye başladı.
Salona girdiğimizde hızla Ömer'in yanına gitti ve sıkıca sarıldı, Ömer onun aksine daha sakin bir tavır sergiliyordu.
"Oğlum... iyi misin?" dediğinde Ömer sadece kafasını sallamakla yetinmişti.

"Kimmiş?" dedi Orhan Bey ciddi sesiyle.
Ömer, annesinden ayrıldıktan sonra koltuğa geri oturmadan cevapladı, "Yakalayamamışlar!"
Öfkesi yeniden ses tonunda kendini gösteriyordu, o andan beri sıktığı dişlerini gergin vücudu takip ediyordu.
"Akşam toplantıya gideceğim, tek başıma..." Sonlara doğru sesi daha güçlü çıkmıştı.
Orhan Bey sessiz kaldığında Ömer devam etti, "Bu akşam karşıma çıkan kim olursa gözümü dahi kıpmadan gebertirim!"

İlk kez onun karanlık tarafını görüyordum, dudaklarından çıkan kelimelerden sonra gözlerimi ondan çekerek yere indirdim. Korkmuyordum. Sadece... sadece merhametini böylesine hissettiren adamdan bunları duyuyor olmaya şaşırıyordum.

Ona kendini kötü hissettirme ihtimalini düşünerek eğdiğim kafamı kaldırdım, ona dönmek yerine karşımdaki Mert'e dönmüştü bakışlarım. Bana değil, Ömer'e bakıyordu ve bana dönmeden kafasıyla beni işaret etti.
Onun bu hareketiyle bakışlarımı Ömer'e çevirdiğim sırada o da bana dönmüştü, derin bir nefes alarak yanıma geldiğinde elimi sıkıca tutarak merdivenlere yöneldi.

Hızlı adımlarla çıktığımız merdivenlerden sonra odasına girdik. Kapıyı kapatarak sırtımı yan tarafta kalan duvara dayadı, bedenimi duvar ile kendi arasına aldığında yeşil gözlerini gözlerimden çekmeden kapıyı kilitledi.

Bir adım atarak bedenlerimizi birbirine bastırdığında ellerimi göğsüne yerleştirdim. Sıcak nefesi hızlıydı, elimin altında çarpan kalbi gibi...

İzmarit (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin