39. Bölüm

5.1K 326 383
                                    

Hiiiiççç lafı uzatmıyorum çünkü sizi çok özledim 😄😄
Yorumlara gelin kavuşalım Allah aşkınaaaaaaaaa 😄😄

Hepinizi çok öpüyorum ve çok seviyorum ♥️
İyi okumalar 🌓

•••••••••••••••••••••

Hayatta güzel şeyler hep geç bulur seni, derdi babam. Geç bulurmuş ki kalıcı olurmuş, geç bulurmuş ki tüm yaşadıklarının acısını çıkartırcasına mutlu edermiş.

Ben Ömer'e geç kavuşmuştum. Yaşamıştım, acımıştı. Ağlamıştım, kanamıştı. Herkesin bir masalı vardı, benim masalım da buydu. Benim masalımın kahramanı Ömer'di.

Önümde diz çöken adamın yeşillerinden ayıramadığım gözlerimden yaşlar süzülüyordu hızla ama bu seferkiler acıdan değildi, masalımın sonuna mutlu adımlar atmaya başladığımdandı.

"Ömer..." diye fısıldadım.
Konuştuğumu zannetmiştim, oysa sesim çıkmıyordu. Onun adını zikreden dudaklarım değil, kalbimdi.
Hızla ayaklandığında elimi tutarak yatak odasına doğru yürümeye başladı.
"Nereye?" dedim adımlarımı ona uydururken.

Beni cevapsız bıraktığında çoktan odaya girmiştik. Ömer, dolaptan bir kazak çıkardığında üzerine geçirdi. Benim burada kalan eşyalarımın arasından da siyah bir tayt çıkardığında bana uzatmıştı.

Taytı elinden aldığımda, taytı almak için uzattığım elimi kavradı ve kendine çekti. Gözlerim anında gözlerine çıktığında diğer eli boynuma çıkmıştı, boynumu yavaş yavaş ovarken gözlerimi usulca kapattım.

"Cevabını almadan önce..." dediğinde boynuma eğilerek derin bir nefes çekti, "Bir yere gideceğiz."
"Nereye?" diye sordum bir kez daha.
Geri çekilerek yeniden gözlerimizi buluşturdu, "Geçmişten kurtulmaya..."

Üzerimdeki Ömer'in gömleğini çıkarmadan onun üstüne yine Ömer'in bana büyük gelen siyah montunu giymiştim. Evden hızlı adımlarla çıkarak arabaya bindiğimizde son gaz karanlık bir sokağa geldik.

Ömer'in olduğunu bildiğim mekana girdiğimizde arabadan indim, Ömer elimi tutarak yürüyeceği sırada sıkıca kavradım elini ve durmasını sağladım.
Yavaşça bana döndü, "Korkma güzel..."
"Korkmuyorum," diyerek sözünü kestim. "Ben senin yanında hiçbir şeyden korkmuyorum!"

Onu tanıyordum, onu seviyordum. Ben kalbimi muhteşem bir adama emanet etmiştim. Kalbime aldığım adamı bir ömür hayatımda istiyordum. Ondan emindim, kendimden emindim.

"Gerek yok," diye fısıldadım kafamı olumsuz anlamda sallarken.
"Ne... neye gerek yok?" dediğinde sertçe yutkundu.
Ona doğru bir adım attım, "Cevap vermek için beklemeye..."
Dişlerini sıkarak gözlerini kaçırdığında bir adım daha attım, tamamen karşısına geçtiğimde derin bir nefes alarak sabırla bana dönmesini bekledim.

Çekiniyordu. Kaçıyordu. Korkuyordu.

Gözlerindeki korkuyu saklamadan bana çevirdiğinde konuşmaya başladı.
"Ben biliyorum, güzel bir teklif yapmadım. Ani oldu, emrivaki gibi... ama ben seni çok seviyorum Duru! Sen kendini ne zaman hazır hissedersen o zam..."
"Evet..." diye fısıldayarak sözünü kestim.
Kaşları çatıldığında gözleri bomboş bakmaya başladı, "Anlamadım?"
Gözlerimden yaşlar süzülürken yüzüme safi bir mutluluk hakimdi, "Evet! Senin evlenirim."
Dudaklarında ufak bir tebessüm can buldu, "Nasıl?"

Kafamı olumlu anlamda salladığımda dudaklarımı birbirine bastırdım. Kalbimdeki sevincim yüzüme, ruhumun heyecanı gözlerime yansıyordu.

"Evet mi?" dediğinde bir kez daha kafamı salladım.
Yeşil gözleri geceyi aydınlatacak kadar parladığında "Allah!" diye sokağı inletecek kadar bağırdı ve belime sardığı kollarıyla ayaklarımı yerden kesti.

İzmarit (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin