Merhaba canımın içleriiiii 😍😍
Biz geldik!Nasılsınız bakalım, neler yapıyorsunuz? Hadi gelin yorumlara, muhabbet edelim 👋🏻
Sizi çok seviyorum ♥️♥️
İyi okumalar 🦋🦋
•••••••••••••••
Hızlı bir duşun ardından üzerimi giyindiğimde hızla odaya geçtim. Ömer, takım elbisesinin yakalarını düzeltirken kapının sesiyle birlikte aynadaki gözlerini bana çevirdi.
Dün geceki anılar zihnime dolduğunda gözlerimi kaçırarak ona doğru yürümeye başladım, kollarını belime sardıktan sonra yüzündeki tebessümle yüzümü izlemeye başladı. Ona bakmıyor olsamda yüzümdeki bakışlarının ağırlığı altında eziliyordum.
"Şu..." dediğinde elini çeneme koyarak yüzümü yüzüne çevirdi, "Utandığında kızarma işine bir çözüm mü bulsak?"
Yüzümü çevirmek istesemde engel olduğunda yeniden gözlerimi kaçırdım.
Ters sesiyle konuştu, "Sen böyle her utandığında kızaracaksan bizim seninle işimiz var yani Duru!"
Anlamayan bakışlarımı ona çevirerek "Neden ki?" dedim.Dudaklarını birbirine bastırdığında bakışlarım dolgun dudaklarına indi, kafasını sağa sola yatırarak ağır ağır salladığında ise gözlerim sadece dudaklarını takip ediyordu. Dudaklarını serbest bırakıp bütün dişlerini göstererek gülümsediğinde yeşil gözlerine döndüm.
Burnu burnuma değene kadar yaklaştı, "Dün geceden sonra seni asla rahat bırakmaya niyetim..."
"Ya!" diyerek susturdum. "Ömer sussana!"
"Ama doğruyu söylüy..." Koluna sertçe vurduğumda cümlesi yarıda kesildi.
Konuşmak için tam dudaklarını aralamıştı ki çattığım kaşlarımla karşı kaşıya kalınca ellerini teslim olur gibi kaldırdı. "Tamam... tamam, sustum!"Gülmemek için kendini tuttuğunda dudakları titremeye başladı.
"Ömer!" dedim sert tutmaya çalıştığım sesimle. "Gülme!"
"Asla..." derken kafasını salladı. "Asla yapmam öyle bir şey güzelim!"
Doğrularcasına yüzüne baktığımda "Bence kahvaltıya inelim biz," diyerek elini belime yerleştirdi ve kapıya doğru yürümeye başladı.Merdivenlerden iki katı hızlıca indiğimizde Ömer'in yönlendirmesiyle bahçeye çıktık, Orhan Bey ile Meliha Hanım kahvaltı masasına oturmuş bizi bekliyordu.
Yanlarına vardığımızda gülümseyerek "Günaydın," dedim.
Aynı şekilde karşılık verdiklerinde Ömer elimi tuttu ve çektiği sandalyeye oturmam için bekledi, Meliha Hanım bu hareketle memnun olurcasına kıkırdadığında renkten renge girmeye başlamıştım.Sandalyeye tam oturacağım sırada "Duruş," diye bir ses duydum.
Çatılan kaşlarımla sesin geldiği tarafa döndüğümde masadaki herkes bana eşlik ediyordu.
Mert elindeki pembe pilates topunu yere bırakarak pembe bileklik takılı olan elini havaya kaldırdı, "Nasıl olmuşum ama?"Bu cümlesiyle birlikte aşağıdan başlayarak karşımda dikilen Mert'i incelemeye başladım. Cart pembe bir spor ayakkabı giymişti. Dizlerinin altında biten siyah tayta, pembe renk dar atlet eşlik ediyordu. Alnına denk gelecek şekilde kafasına taktığı pembe bandanası ve pembe bilekliğiyle de kombini tamamlamıştı.
Gözlerimi Mert'ten çekerek Serkan'a döndürdüm. Kombin aynıyken tek fark renk seçimi olmuştu, o da cart sarıya bürünmüştü.
"Ne lan bu haliniz?" dedi Ömer hepimizin duygularına tercüman olarak.
"Bu sik kafalı..."
"Lan," diyerek Serkan'ın sözünü kesti Ömer, "Düzgün konuş oğlum kadınların yanında!"
"Özür dilerim kadın insanlar," dediğinde kafamı sorun olmadığını belli edercesine salladım.
"Ay, siz ne anlarsınız cahiller!" dedikten sonra kırıta kırıta yanıma geldi Mert. "Duru aşkımın birkaç gün içinde sınavları var!"
"Ya sabır," diye bir ses geldi arkamızdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmarit (+18)
Roman pour Adolescents(+18 içerik ve şiddet vardır!) Yüzünden akan terleri tek eliyle sildikten sonra iğrenç gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve konuşmaya başladı. "İzmarit... Sen izmaritsin! Benim izmaritim. Bunu sana asla unutturmayacağım Duru!" Ben Duru... Duru Demirh...