"Tuğçe'nin günlüğü!" dedi şaşırarak Selin.
"Onu yaktığını sanıyordum." dedi Nazar.
"Kızlar o günlük bize lazım."
"Alalım. Tuğçe her türlü anını, duygularını buna yazardı. Hemde doğruları söyleyerek."
"Hadi kıyafetleri ve günlüğü alıp çıkalım artık."
--
Kızlar defilede Tuğçe'nin kıyafetlerini giymiş yürüyorlardı.
İlk önce Selin geldi, Tuğçe'nin mavi elbisesi onun üstüne cuk oturmuştu. Düz saçlarını kıvırmıştı. Altında topuklu ayakkabıları vardı. Selin modayı yakından takip ederdi. Elbiselere de bayılırdı. Deniz kadar olmasa da o da manken gibiydi.
Sonra Hazan geldi. Siyah elbiseyle melekler gibi süzülüyordu. Saçları tepeden bağlı, at kuyruğuydu. Altında topuklu ayakkabıları. Aslında Hazan elbise giymeyi pek sevmezdi. Topuklu ayakkabıyı da öyle ama Denizin zoruyla giymişti. "Bu kız çok inatçı." diye içinden söylediği de olmuştu.
Sıra Nazar'a geldi. O da melekler gibiydi. Hatta o meleklere daha çok benziyordu. Çünkü beyaz bir elbise giymişti. Kıvırcık güzel saçları açıktı. Beyaz elbise, yeşil gözlerini ortaya çıkarmıştı. Altında herkes gibi onunda topuklu ayakkabıları vardı.
Sonra başka kızlar çıkmaya devam etti ve sıra Didem ve Deniz'e geldi. Onlar beraber çıkacaklardı. Didem, Deniz'e onu affettiğini ve bir kereliğine böyle bir şey yapabeceğini söylemişti.
Didem, üstündeki turuncu elbiseyle süper pozlar veriyordu. Bilerek o elbiseyi seçmişti aslında. Tuğçe o elbiseyi almak için yapmadığını bırakmamıştı. Didem onu hatırlayınca sinirlenmişti fakat belli etmedi.
Deniz'in üstünde pembe bir elbise vardı. O da bilerek seçmişti. Tuğçe ona, bunun içine sığamayacağını, onun çok şişman ve obur olduğunu söylerdi. Deniz o elbiseye sığmıştı artık. Sapsarı kıvırcık saçları, yemyeşil gözleriyle o okulun en popüler kızıydı ve adeta ünlü Gigi Hadid'i andırıyordu.
Deniz ve Didem tam podyumdan gideceklerken, kızların poz verdiği podyumda onların beklemediği bir şeyler oluverdi.
Ekranda Tuğçe'nin gözlerinin simsiyah olduğu resimler çıktı. Sonra üstünde sürtük yazdı. Fotoğraflar ekrana çok hızlı geliyordu. Yaratık, canavar... gibi hakaretler içeren kelimeler yazıyordu. Bu kimin oyunuydu? Kim yapmıştı bunu?
Deniz sinirle yeşil gözlerini Didem'e çevirdi çünkü o gülüyordu. Kızlar gelip Didem'i, soyunma odasına sürüklediler.
"Nasıl böyle bir şey yaparsın? Tamam her şeyi geçtim. Bir ölüye nasıl küfür, hakaret edersin? Onu da geçtim ama herkesin içinde hiç edemezsin!" dedi Nazar ve Didem'e tokat attı.
"Ne saçmalıyorsun be! Ben yapmadım!"
"Birde utanmadan yalan söylüyorsun! Sen yapmadıysan kim yaptı o zaman he!" dedi Deniz. Kollarıyla Didem'i itti.
Didem kendini Deniz'in kollarından kurtardı.
"Size yaptığı onca şeyden sonra onun kölesi olmuşsunuz. Çok şey yapmak isterdim ona ama bunu değil. Ben her ne olursa olsun bir ölüyle dalga geçmem." dedi ve gitti Didem.
Kızların hepsinin telefonu titredi ama Deniz hariç. Çünkü onun telefonu Rahmet'teydi.
Belki de ben yapanı tanıyorumdur?
-A
"Doğru kızlar bunu -A yaptı!"
"Boşu boşuna mı onu suçladık?"
"Off kafam çok karıştı."
