Cadılar bayramı gecesinden sonra,Perdenin açık kalan kısmından odaya dolan gün ışığı, Berna'nın kendine gelmesini sağladı. Eliyle yüzünü kapatıp esnedi. Ardından yüzünü duvara dönüp yatakta dizlerini karnına çekti. Yeniden uykuya dalacağı sırada gözleri kocaman açıldı.
İrkilerek yatakta döndü ve hızla doğrulup sırtını başlığa dayadı. Dizlerini göğsüne çekip etrafa baktı.
Küçük, loş ışıklar altında bej renginin hakim olduğu bir odadaydı Berna. Biraz ilerideki çalışma masasına gözlerini kısarak baktı. Lila rengi masanın üstünde ucu tüylü kalemler, bir deste renkli kağıt, kokulu silgiler, lastik toka, bir bilgisayar ve ders kitapları vardı.
Bu bir kız odasıydı.
Berna'nın başına bir ağrı girdi ve tırnaklarını çarşaflara geçirirken hatırlamaya başladı.
Esmer kızın adı neydi? Pelin.
Berna başını iki yana salladı.
"Hayır, hayır Selin evet!"
Selin'i klinikten kaçırmış ve Selin oni arkadaşlarına götürmüştü. Cadılar bayramı gecedi kedi kadın olmuş arkadaşının adı Nazar olmalıydı. Nazar, Berna'nın eski sevgilisi Aras'ın ablası olduğunu iddia etmiş. Berna, Nazar'a, Aras'ın neler yaptığını anlatınca da bağırıp çağırmıştı. Gece Berna'ya yatak takımını vermiş ve yatağına gitmişti fakat gece olduğunda Berna dış kapının kapanma sesini duyduğuna emindi.
Kafasını çevirdiğinde, sandalyenin üstündeki hemşire formasına takıldı gözleri. Şimdi ise üstünde Hello Kitty olan kırmızı rahat bir pijama takımı vardı.
Üvey babasının 2 erkek çocuğu vardı; Caner ve Hasan.
Baran, 9 yaşlarında sarı kıvırcık saçları yüzünü çevreleyen ufak tefek bir çocuktu.
Berna ondan 7 yaş büyük olmasına rağmen, onunla çocuk gibi oyunlar oynar, geceleri yanında uykuya dalmasını beklerdi.
Caner ise onun tam aksine babasının tam bir kopyasıydı. Ukala tavrı gülümsemesinden hiç eksik olmaz, mütemadiyen Berna'nın hayatını zorlaştırırdı.
Yıllar boyunca Berna üvey babası ve üvey kardeşinin bu tutumlarından dolayı erkeklerden nefret etmişti.
Ta ki, Aras'ı tanıyana dek.
Flashback,
Gültahtada eylül aylarının son sıcak mısralarıydı. Baran şehir parkına gitmek istemişti.
Baran'ın minik elini tutup kendine çeviren Berna işaret parmağını çocuğun yüzune salladı.
"Sadece 1 saat anlaştık mı?"
Hızla başını sallayan Baran, ablasının elinden tutup kahkahalar içinde parka girdi ve "Saklambaç!" diye bağırırken çalılıklar arasında kayboldu.
Neşeyle peşinden giden Berna, ağaçların etrafından geçti, yeşil gözleriyle Baran'ı aradı, nefes nefese kaldığında ise olduğu yerde durup etrafına baktı.
Nefesini toparladığında olduğu yerde durup güldü ve hevesle arkasını döndüğünde burnu yumuşak bir şeye çarptı.
Ağzı bir çift soğuk elle kapatıldığında, Berna adeta çığlığını yuttu.
Ellerin sahibi Berna'yı ayakları yere sürtecek şekilde taşımaya başladı. Berna arkasındaki kişiye hamle yapmaya çalıştı fakat o kimse, o kadar güçlü ve maharetliydi ki hem kızın sesini kesmesini sağlıyor, hemde süper bir güçle tüm hamleleri engelliyordu.