*Ben yine pazartesiyi bekleyemedim ajdjfkBölümün ilk kısmında Turuncu gizli görevde. Özel gücünü kullanıyor. Biraz gerilimli sahneler ama nasıl olduğu hakkında fikir edinebilirsiniz.
Yıldıza basmayı unutmayalımmm :') *
SPEKTRUM
13. BÖLÜM: Renksiz
*Görmek, tamamen elektromanyetik dalgalara bağlı bir kavramdır. Renkler de öyle. Spektrumda başka bir aralığı görebilseydik o zaman çevremiz çok farklı görünürdü.*
Çevremdeki ışıltıya ağzım açık halde göz gezdirdim. "Vay canına. Kleopatra burayı görse evi sanabilirdi..."
"Gerçekten güzel bir restoranmış. Boğaz da tam karşımızda. Nereye oturalım?"
Arka kapıya doğru sondan üçüncü masa. Numarası özellikle belirtilmişti.
Mete'ye, "Şurası güzel sanki." derken utançla gözlerimi kaçırdım. Görevi kabul ederken bu kadar pahalı bir yere geldiğimizi bilmiyordum elbette.
Yüksek tavandaki kocaman taşlı avizeler ışığı parlak renklerle yansıtıyordu.Titanik'tekilerle yarışır cinsten olduklarına emin gibiydim. Duvarlardaki yağlı boya tablolar ve tabii ki birkaç çeşit çatal bıçak da bunun kanıtıydı. Hatta yalnızca önümüze konulan peçeteye bakarak bile burada yiyeceğimiz yemeğin bir ailenin aylık mutfak masrafına denk düşeceğini tahmin edebilirdiniz.
Ama geri de dönemezdim. Bu görev başarılı olmak zorundaydı. Bana ihtiyaçları vardı.
En azından, Kerem değil de Mete ile buraya geldiğim için iyi hissediyordum. Kerem'in tüm birikimi -eğer bir şey kaldıysa- buraya giderdi çünkü."Turuncu, sana söylemeye fırsatım olmadı ama bir arkadaşım daha gelecek. Sorun olur mu?"
Kafamı iki yana salladım. Güzel. Mete arkadaşıyla sohbete daldığında ben de çevremdeki hislere daha rahat odaklanabilirdim. Biraz sonra görev başlayacaktı.
"İşte geldi bile."
Arkama baktım. Bum. Ateş.
Yanımıza süzülüp Mete'ye sarılan kadının güçlü aurası karşısında kalakaldım. Gül kırmızısı. Hayır, şarap kırmızısı, elma, çilek.. Kan kırmızı değil ama güçlü, alevden bir sarmal."Merhaba. Gece Gökdemir."
Ayağa kalkıp uzattığı elini sıkarken yalnızca "Turuncu." diyebildim.
Koyu kestane düz saçları omzuna ancak geliyordu. Gülümsemeye hazır dudakları vardı. Gözleri simsiyahtı ama içinde parlayan gri bir yakamoz gördüğüme yemin edebilirdim.
"Tanıştığımıza memnun oldum, Turuncu."
Tatlı bir gülüşle yanımıza oturdu. Herkes benim kadar bu çekici auranın farkında mı diye etrafıma baktım. İnsanlar için normal bir akşamdı.
"Bu cümleyi kurunca aklıma hep Oğuz Atay gelir: 'Şu anda , sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek; seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda'..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spektrum
Science FictionGözlerini açtığında hiçbir şey hatırlamıyordu... Renklerden başka. Turuncu'dan size küçük bir uyarı: Siyahtan uzak durun. *** Bu hikayenin gerçek kişi, kurum ve kuruluşlarla bir ilgisi olduğuna dair bir izleniminiz olursa; o kişi, kurum ve kuruluş...