#22: Her şeye rağmen

814 122 48
                                    


***Beklettiğim için çok özür dilerim, sınavlarım dolayısıyla bir türlü yazamadım :(
Bu bölüm çok içime sindi benim, siz de beğenirsiniz inşallah.
Sizi seviyorum, keyifli okumalar, güzel renkler :') ***

SPEKTRUM

22. Bölüm: Her şeye rağmen

*Yaşamak tehlikelidir, yaşayan ölür. -Stanislaw Lech*

Ölmek. Söylemesi ne kolay, yalnızca iki hece. Üzerine düşünmeyi hiç istemediğimiz bir eylem.

Artık nefes almıyor olmak. Kalbin durması. Ellerin bir şey hissetmemesi. Ama öldüğümüzde üzüleceğimiz şeyin bu olacağını sanmıyorum.

Asıl olan... Her şeyin bitecek olması. Gördüğün her şeyi son kez görüyor olmak, yaşadıklarının buraya kadar olması. İnsan bunu bilmeye nasıl dayanır?

Dalgınca yürüyordum odamın içinde. Bu odayı farkında olmadan iyice sahiplenmiştim, yalnızca birkaç haftadır bana ev sahipliği yapmasına rağmen. Birkaç metrelik alanı böyle sahiplenmişken, koskoca dünyadan nasıl hemen vazgeçilirdi? Tam da mutluluğu bulmuşken, bir insan sevdiklerine nasıl veda ederdi? Veda, edilebilen bir şey miydi gerçekten?

Biri içeriye dalınca kapıya döndüm. Kerem kapıya vurmayı akıl edemeyecek kadar şaşırmış ve... Bitkin görünüyordu. Tıpkı babası hastanedeyken olduğu gibi. Gözlerini benden ayırmadan odanın içine yürüdü. Kollarını açtığında, bu fırsatı istemeyerek de olsa reddettim.

"Sarılırsan ağlarım Kişot. Sen bile tutamazsın, yıldızlar tutamaz."

Kollarını indirdi. Aslında dokunmasa da ağlayacak gibiydim.
"Ne diyeceğimi bilemiyorum."

"Esprilerin tükendi mi?"

"Aslına bakarsan bir-iki tane daha var."

Pencereden bahçeye baktım öylesine. Yaz gelmişti, her şey capcanlıydı. Güneş batarken tüm renkler en güzel halini almıştı. Zaten Kerem'i tanıdığımdan beri benim için öyleydiler.

"Neymiş onlar?" diye sordum ona bakmadan.

"Benim döndüğüm gün, senin gideceğini öğrenmemiz yeterince komik değil mi?"

Onun döndüğü gün... Kerem bugün dönmüştü çünkü artık ölmek istemiyordu. Belki de hayatı boyunca gitmek isterken artık ruhen de buradaydı.

"Sen cesursun." dedim, "Senin tek isteğindi gitmek. Benimse en korktuğum şey... Ama hep hissetmiştim. Buraya ait olmadığımı yani. Erken yol alacağımı biliyordum."

Yine de, cümlelerimi tamamladığımda pervaza tutunmam gerekti. Hazır değilim, dedim içimden.  Yardım et. Sensiz buna nasıl hazır olabilirim Allah'ım?

Kerem konuştuğunda sesi bir garipti, "Belki söyledikleri gibi olmaz. Biz, seninle ben, her şeyin üstesinden gelmedik mi?"

Gülümseyerek çevirdim vücudumu. "Gelmedik?"

"Her şey yoluna girmedi mi?"

"Yoo?"

"Dürüst olmanın sırası mı şimdi Turuncu?!" Suratını buruşturdu, "Bir kere, Eymen'i kurtardık. Ben sözümü tuttum."

"Haklısın. Sadece durumu kabullendiğimi anlatmaya çalışıyordum."

Kerem bir an beni dövecekmiş gibi baktı. Tekvando şampiyonu olduğunu bilmesem bile bu bakıştan ürkerdim.

SpektrumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin