#23: Ne ekmek ne de su

778 114 123
                                    

#Merhabaaa, Spektrum tam gününde yayında efendim. O kadar çok karakter vardı ki diyalog yazarı beni bile yordu bu bölüm ama çok eğlendim. Bir de, yeni yayınladığım Koridor isimli komedi, Kerem'in arkadaşı Batı'nın hikayesidir. Hepinizi beklerim.
Sizi seviyorum, keyifli okumalar :') #

SPEKTRUM

23. BÖLÜM: Ne ekmek ne de su

*Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
-Attila İlhan*

Uykunun yarı ölüm hali olduğunu söylerler. Rüyalar alemi de öbür dünyaya benziyorsa işim yaş doğrusu. Çünkü kabus görmediğim gün sayısı epey azdır.

Göz kapaklarım birbirine yapışmış gibiydi zihnim ayıldığında. Başımda birkaç kişinin sesini duymayı bekledim. Tamam, kabul ediyorum, sadece Kerem'in sesini duymayı bekledim. Ama olmadı. Odada kimse yoktu.

Güzel bir sabahtı, başımdaki ağrı baygınlığım sayesinde sona ermiş ya da bir süre ara vermişti işkencesine. Birkaç dakika sakince uzandıktan sonra usulca doğruldum.

"Resmen gelmemiş yanıma. Romantizm düşmanı Kişot!"

Gerçekten de, aşka inanmayan bir adet Kerem, sırf ben öyle anlarım diye bile -ne güzel olurdu!- gelmemiş olabilirdi. Özel hayata saygısından da odamda bulunmuyor olabilirdi ama o kısmını düşünemiyordum şu an. Yüzümü yıkadım, üstümü de değiştirdim ama suratımdaki kaş çatmayı bozmadan odadan çıktım.

Ne? Bir ay sonra öleceğime göre kaş çatmak bana serbest olmalıydı! Bir ay sonra ölecektim ve tarih bile belli olduğu halde, henüz yaşamadığım yüzlerce şey vardı, bir de hala kurtaramadığım bir ülke.

"YETER!"

"Öleceğim şimdi..."

"Sanırım altı kilo verdim."

"Lütfen artık duralım."

Salona girmeden önce duyduğum seslerle hızlandım.

Sonra Kerem'in sesi: "Ben daha yeni ısındım bir kere!"

İstemsizce güldü yüzüm. Asi Kuman.

İçeride, tıpkı dün Kerem'in dediği gibi, tam bir şenlik vardı. Naz, Ayperi ve Halime mutfakta kahvaltı hazırlarken erkekler salonda spor yapıyorlardı. Tarık amcanın talimiyle tabi.

"Hadi, hadi! Bir de genç olacaksınız."

"Tam 108 şınav oldu Tarık amca! Bence yeter."

Çağrı'nın dediğine yanındaki Oğuz nefes nefese itiraz etti. "Yalan söylüyor, 98 henüz."

"Seninle asla arkadaş olmayacağım Tersten Alzheimer."

Oğuz Çağrı'yı umursamadı, 99. şınavda yere yıkıldığında. Tuğrul abi elbette sakince yapıyordu işini. Kerem hızlı hızlı inip kalkarken Çağın ise köşede bir çikolata kemiriyordu. Beni görünce çikolatasını indirdi yüzünden.

"Renkler var mı renkler?"

"Ne?! Uyanmış mı... Ah!"

Soruyu duyunca başını aniden çeviren Kerem yere yapışmıştı. Gülmekle kaş çatmaya dönmek arasında kalsam da birincisini seçtim.

SpektrumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin