#6: Buğday Sarısı

1.3K 177 100
                                    

SPEKTRUM

6. BÖLÜM: Buğday Sarısı

*Bir grup astronom, evrendeki tüm yıldızların ışığını almaya ve evrenin hangi renkte olduğunu bulmak için hepsini bir kutuda karıştırmaya karar verdi. Ortaya çıkan sonuç: evren bej renklidir.*




"Her şey yolunda baba, yavaş yavaş hatırlar diye bekliyoruz."

Kerem'in sesini duydum ama gözlerimi açmadım. Uyumaya devam etmeye kararlıydım, kafamı çıkarmadım bile battaniyeden.

"Tamam... Hepimiz abilik yapıyoruz şu an, merak etme sen... Karakola teslim etmeme lüzum var mı peki?"

Uyutmamaya kararlıymış gibi ısrarla benim hakkımda konuşuyordu. Çok sesli olmasa da anlaşılırdı. Abilik yaptıkları doğruydu, herkes ayrı iyi davranmıştı.
Ama istemeden nefesimi tuttum.

Karakola teslim etmek mi?

"Tamam ama böyle de biraz ayak bağı oluyor."

Ayak bağı mı? O kısmı hafif sessizce söylemişti. Benden bahsediyordu ve buradaki ayak bağı bendim. Bunun ben de farkındaydım ama Kerem şu ana kadar hiç hissettirmemişti.

Çat-çut.
Bu, ağzı burnu kırılan kalbimin sesiydi.

"Kızma baba, senin istediğin hayatı yaşamaya çalışıyoruz işte... Yok, birikimim vardı, biliyorsun. Sağol... Allah'a emanet."

Telefon konuşması bitti. Babasıyla arasındaki problemi bilmiyordum ama iş aramasını isteyen babasıydı sanırım. Bu durumda Kerem çalışmak istemeyen bir serseri miydi? Her şey hakkında fikri olan Kerem mi?
Buna da inanmak zor geliyordu nedense. Hem hiç çalışmadıysa nasıl birikimi olacaktı ki, çalışmıştı besbelli.

"İyi misin?"

Osman gelmişti şimdi de. Uyanmam için yapıyorlarsa, epey başarılılardı çünkü uykumdan eser kalmamıştı. Ama inat değil mi, kıpırdamadım bile.

"Genel anlamda mı? Süperim."

"Onu biliyoruz kardeşim... Özel anlamda."

Kerem'in sesi neşe doluydu her zamanki gibi, "En son bir hafta önce elektrik süpürgesi kadar çekici bir kız gördüm ama hala yalnızım."

Elektrik süpürgesi kadar çekici mi? Diyalog iyice rahatsız edici hale gelmişti. Dolayısıyla battaniyeyi kafamdan indirdim.

"Günaydın beyler. Yılan bile uyuyanı sokmaz!"

"Su içeni de sokmuyor, tatlı dilli olanı da... Yılanlar çok prensip sahibi hayvanlarmış."

"Senin aksine!"

Uyku sersemi ve büyük ihtimalle baya çirkin yüzümle dik dik onlara bakmaya devam ettim. Kerem sırıtarak elindeki gazete sayfasına eğilirken Osman da mutfak kısmına yöneldi.

Televizyonun üstündeki saate baktığımda çoktan öğle olduğunu gördüm. Aslında iyi sabretmişlerdi yani uykuma. Yine de çaktırmadım.

SpektrumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin