#9: Eksik Renk

1.3K 174 68
                                    

SPEKTRUM

9. BÖLÜM

*Hayatı yaşamanın iki yolu vardır.
Biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek,
diğeri her şeyin bir mucize olduğunu düşünmek.
-Albert Einstein*

&

"Anne?"

Düşünüyorum. Anne... İnsanı doğuran kişi. Hep yanında olmalı... İlk adımında, ilk harfinde... Merhamet...

"Yaprak yeşili... Ama soluk."

Aynı ses, "Baba?" diye soruyor bu kez.
Ailedeki çatı. İnsanın yaslanabileceği tek dağ... Hep kuvvetli olmalı. Güven...

"Kahverengi... Ama açık. Çok açık."

"Peki... Arkadaş?"

İki renk görüyorum... İkisi de hayatımda yeni... Başka kimse yok. Başka kimsem yok.

"Açık mavi ve karpuz pembesi."

"Şimdi. Odaklan. Dediklerimizi yapacak mısın?"

Hayır. Hayır demeliyim... İstemiyorum ki! Titriyorum. Hayır...
Korku. Çamur rengi. Korkuyorum...
Bu his. Elektrik. Ah, yine mi... Acı... Kan kırmızısı...

"Turuncu? Uyan!"

Bu kim? Bu yumuşak ses kimin? Turuncu da ne? Mutluluk hissi demek. Ama ben hiç mutlu olmadım ki. Turuncu, başkalarında gördüğüm ve özendiğim bir renk, hepsi bu.
Bir dokunuş hissediyorum kollarımda. Çırpınıyorum. Yine mi elektrik verecekler... Hayır...

"Şş, hepsi bir rüya... Her şey yolunda... Ben buradayım... Aç gözlerini."

Sımsıkı yumduğum gözlerimi açmaya çalıştım. O kadar sıkmıştım ki göz kapaklarım acıyordu. Her yer simsiyah bir perdeden, aydınlıktaki belirsiz şekillere dönüştü.

"Bir rüyaydı sadece, bir kabus... İyi misin şimdi?"

Yatağımda oturan kişiye baktım, beni hafifçe doğrultmuş ve tutmuştu. Gözlerime eğilmiş bir şeyleri çözmeye çalışıyordu. İlgili, toprak rengi gözleri beni kendime getirdi.

"Kerem!"

Düştüğüm boşluktan ıslak gözlerle çıkmıştım, beni sarmalayan kollarına sıkıca tutundum. Tekrar düşmekten korkuyordum. Gözlerimi kapamaktan korkuyordum. Karanlıkta renkler yoktu.

"Tamam, geçti..."

Hayır, geçmemişti. Ben kimdim? Hayatım neden bu kadar kötüydü? Hiç mi hayalim yoktu benim? Hiç mi olmamıştı istediğim bir şey?

Nefes almalıydım.
Biraz kendime gelir gibi olduğumda iyice doğruldum ve Kerem'i yavaşça ittim. Benimle uğraşmak zorunda kalmasından hoşlanmıyordum.

Ellerimle gözlerimi ovuşturdum.
"Tamam... İyiyim sanırım."

"Ne gördün?"

Tıpkı bulmaca çözdüğü zamanlarda olduğu gibi kaşlarını çatmış, ciddi bir meraka bürünmüştü. Karşımda oturuyordu şimdi. Onun için bu mesele gerçekten de bir bulmaca olmalıydı. Ve bulmacaları tamamen çözmeden rahat edemediğini biliyordum.

SpektrumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin