sınıfa çıkar çıkmaz gizemin omuzuyla karşılaştım.omuz atmasıyla iki adım geriledim.suratına bakıp kaşlarımı çattım ve''ne yapıyorsun be''diye bağırdım.sadece sırıtıp defoldu ve gitti.allahın belası sürtük ya.sırama doğru ilerledim ve pencere kenarından 3 sıraya oturdum.borada yanıma geçti.leyla ve burcuda önümüzdeki masaya oturup bize döndüler.bora''ne olduğunu biri söyleyebilir mi?''diye sorunca hepimizin bakışı ona kaydı.tekrardan''baran kim?''diye ekledi.arkadan ''galiba birileri beni soruyor,ha emre''dedi ve sırıtarak bizim masanın önünde durdu.
bakışlarını boradan ayırmıyordu.kaşlarım çatık şekilde dik dik ona bakıyordum.o kadar olaydan sonra hiç mi pişman olmamıştı?hiç mi üzülmemişti?beni o kadar üzmüştü ama hala geçmiş sırıtıyordu.ayağa kalkıp sıranın yanında durdum ve oda bana doğru dönüp ellerini göğsünde birleştirdi.''seni kimse sormuyor,gidebilirsiniz!''dedim hepsine bakarak.gözlerimdeki nefret inşallah okunuyordur.baran gözlerini kıstı ve yüzündeki o sırıtış aniden yok oldu.
bana bakmaya devam edince''gidebilirsiniz demiştim''dedim bende gözlerimi kısarak.baran kalmakta ısrarcıydı ve benim ona 'gidebilirsiniz 'dediğim için gitmeyeceğini biliyordum.ama imdadıma telefonu koştu diyebilirim aksi taktirde bağırmaya devam edecektim.cebinden telefonunu çıkartırken gözlerini benden ayırmadı.telefonu çıkarttıktan sonra kimin aradığına baktı.(baranın telefonunun sesi normal klasik iphone sesiydi).kimse konuşmuyordu.boraya kısa bir bakış attığımda sert sert barana bakıyordu.tekrardan barana baktım.açıp açmamakta kararsız gibiydi.ve sonunda açıp hiçbirşey demeden önümden geçip gitti.
''ığğğğğğğ nefret ediyorum''dedim kısık sesle.yerime geçip oturdum ve boş boş sıradaki ellerime baktım.burcu ve leyla telefondan birbirlerine birşeyler gösteriyorlardı.bora ise önüne uzayla alakalı bir kitap almış okuyordu.
kitabın kapak resmine biraz daha baktıktan sonra''ne okuyorsun''diye soru yönelttim.bora kafasını kitaptan kaldırıp''evren hakkında bir kitap''dedi ve tekrardan kafasını kitaba gömdü.hoca hala gelmemişti sınıfa.bütün öğrenciler dersteydiler ama bizimki yoktu.galiba ders boş.tekrardan kafamı boraya çevirdim ve bakabilir miyim?''diye sorduğumda bora bana bakmadan kitabı önüme koydu.hafif bir esnedikten sonra sınıfı seyretmeye başladı.bende önümdeki kitabı açıp ortalardan bir yerden birkaç pragraf okudum ve aşırı derecede sıkıldım.aslında uzaya ,evrene merakım vardı ama keyfim hiç yoktu.
kitabı önüme masaya koydum.burcu''lan çok sıkıldım ben ya''dedi.sadece boş boş bakıyordum suratlarına.leyla''kalkın''dedi ve hepimizden önce kendi kalktı.sonra arkasına baktı ve''hadisenize''deyip beni çekiştirmeye başladı.uflayıp puflayıp leylayı takip ettik.
okulun bahçesine doğru gittiğimi görünce''ya leyla çıkmayalımmmmmm''diye uzattım ama nafile okulun bahçesine kadar beni sürüklediler.çıkış kapısının önünde baranın tek başına nöbetçi amcayla oturup kahkayla birşeyler konuştuklarını gördüm.kafasını normal ön tarafa çevirmesiyle bizi gördü.gözümü devirip kolumu çekiştiren leylaya bakmaya başladım.
okulun arka tarafındaki soyunma kabinine girdik.leyla ben ve burcuya dolabından birşeyler çıkarıp elimize tutuşturdu.elimdeki kıyafetleri incelediğimde koskoca gülümsedim ve''şaka mı?''diye lafladım ama cevap yerine üçümüzde birbirimize bakıp kafa salladık.
yani şöyleki okuldan kaçıp bara veya kulübe felan gidecektik. çok eğlenceli.
burcunun giydikleri;
leylanın giydikleri;
adanın giydikleri;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK AŞK
Novela Juvenilhayatım boyunca mutluydum ta ki Ankara'ya taşınana dek .ailem hiç sandığım gibi değilmiş.Aşkım ve ailem için savaşmaktan o kadar çok yorulmuştum ki kendimi dibi olmayan bir kuyuda buldum.Ne kadar çırpınsam o kadar battım.BENİ İKİ KARA BAKIŞ SARDI,Kİ...