Jennie'den
Kai'nin bahsettiği yazlığa gelmiştik. Burasının aslında Sehun'un olduğu ama ortak kullandıklarını öğrenmiştim.
Lisa son olanlar yüzünden Simon ve diğer kızın önünde kendini güçsüz hissetmişti. Planının başaralı olma sevincini yaşamamıştı bile. Onunla Sehun ilgilenirken bende Kai ile alışverişe çıkmak için hazırlık yapıyordum.Asla bir kıyafetim yoktu. Aynı şekilde Lisa'nın da çok azdı. Üstelik denize ya da havuza girme olasılığımız vardı. Normalde kaçırılma kaprisi yapardım. Fakat şimdi olaylar tam tersiydi. En azından uykumu almıştım.
"Jennie gerçekten gelmeyi düşünmüyor musun?"
"Ne konuştun be? Geliyorum işte." dedim ve Lisa'nın çantasına uzandım. Nakit paralara hiç dokunmadan kredi kartına uzandım. Sonrada beni beklemekten sıkılmış Kai'nin yanına gittim. Kollarımı boynuna dolayıp sırıttım. Dalga geçercesine konuşmaya başladım.
"Yoksa artık bana aşıl değil misin Kai?" dedim gözlerimi dudaklarına diktim. Gizlemiyordum. Aksine belli ederek yapıyordum. Benden etkilenmesi hoşuma gidiyordu tabiki. Kai düşürdüğüm en yakışıklı erkeklerde kesinlikle ilk üçteydi. Hatta benim zevklerime göre hareket edersek kesinlikle en yakışıklısıydı. Hala dudaklarına bakıyordum. Gözlerimi sıkıntıyla gözlerine çevirdim. Boynuna doladığım kollarımı biraz gevşettim ve elimi ensesine yerleştirdim. Alnımı alnına yasladım. Konuşmasını bekliyordum.
"İzin vermeni istiyorum Jen-" lafını kestim.
"İzin veriyorum Kai." dediğimde dudaklarımızı birleştirdi. Yavaş ve sakince öpüyordu. Öylesine yavaş ve sakindi ki. Adeta dudaklarını ezberletiyordu bana. Dudaklarımı ayırıp gülümsedim.
"Hadi gidelim artık." diyerek kapıya yöneldim. Fakat beni kendine çekip sarıldı. Kokumu içine çekti ve konuştu.
"Seni seviyorum Kim Jennie."
"Beni sevmeni seviyorum Kim Kai." diyip gülümsedim. Afallamasından faydalanarak çoktan arabaya ışınlanmıştım. Sonunda göründüğü zaman bu değer gerçekten alışverişe gittiğimizi anlamıştım. Arabaya binip yanıma yerleştiğinde gülümseyip, kemerimi bağladım.
Lisa'dan
Beynimde binbir türlü şey dönerken, dış dünya ile bağlantımı kesmiş olanları değerlendiriyordum. Ben beyindim. Hata yapmadan ilerlermek için kusursuz planlara ihtiyaç duyardım. Hiçbir şey bilmesem bile Simon ve o kızın kardeş olmadıklarını anlayabiliyordum. Biz Jennie ile aynı babadan olduğumuz için kardeştik fakat annelerimiz hayatlarında bir kere daha bu midesizliği yapmamış olmalılar ki o iki salak kardeş değildi. Simon Jennie ile kardeşti. Yani Yoona'nın başka birinden olan piçi. O kız ise benim kardeşimdi. Benim aksime beyinsizin teki olduğu belliydi. Bizimle yolun ortasında korumasız buluşmaları bunun en büyük kanıtı olabilecek nitelikteydi. Bu durumda yapmam şey kendimi toplamak iki gün boyunca zihnimi dinlendirmek ve döndükten sonra sakin kafayla Suzy orospusuyla konuşmalıydım. Bu düşüncelerime uyarak konuşmasam bile yanımdan ayrılmayıp, bana göz kulak olan Sehun'a baktım.
"Sehun, sıkıldım." dediğimde bana şaşkınlıkla baktı. Hala ani ruh hali değişimlerime alışamamış olması biraz sinir bozucu.
"Sehun iyi misin? Hadi bir şeyler yapalım." diyerek bana cevap vermesi gerektiğini vurgulamıştım.
"S-sen sonunda konuştun cidden canım çok sıkılmıştı Lisa." dediği zamam güldüm. Gülmeme karşılık tekrar konuştu.
"Üstelik gülmeyede başladın."
"Evet gülmeyede başladım ve sıkıldım da hadi bir şeyler yapalım."
"Hmmm o halde ertelemek zorunda olduğumuz iddia sonucuyla biraz ugraşsak mı?"
"Hmmm" diyerek onu taklit ettim. Sonra hafif bir tebessüm ederek konuşmaya başladım.
"Oh Sehun sevgili olmak için bu kadar can atacağınızı düşünmemiştim." Beni göz ucuyla süzüp konuştu.
"Aslında Lalisa Manoban sizin yerinize başka birini bulabilirdim. Ama-" dediğinde sinirlendiğim için sözünü kestim.
"O zaman başka birini bul." Gülümsemesi yüzüne yayılırken cümlesini tekrarlamaya başladı.
"Ama Lalisa Manoban. Ama kimse senin kadar yanıma yakışmaz ve ben kimseden senden etkilendiğim kadar etkilenmemiştim." Hoşuma gittiğini belli edercesine güldüm ve dudaklarımı dişledim.
"O halde sevgilim, küçük Yeri ile yüzleşme vaktim geldi." diyerek oyunum başladığını belirttim. Gülümsedi.
"Peki sevgilim."
Yerimden kalkıp, yanına gittim.
"Şimdi Jennie'yi arayacağım ve gece burada olmayacağımızı söyleyeceğim. Yapmam gereken şeyler var ve senin benim yanımda olmanı istiyorum." dedim ve gözlerine beklentiyle baktım.
"Sizin yanınızda olmak benim için onurdur." dedi alaylı bir şekilde güldüm. Ve yerimden kalkıp, kapıya yöneldim. O da peşimden geldi. Arabaya geçerken Jennie'yi arıyordum. Telefonunu birkaç çalıştan sonra açmıştı.
"Lisa iyi misin bebeğim kendine geldin mi?" diyerek açtı telefonu.
"İyiyim aşkım ben sana haber vermek için aradım. Bu gece Sehun ve ben evde olmayacağız sabaha karşı falan geliriz. Sabah geldikten sonra da eğleniriz tamam mı?"
"Lisa tamam ama kendine dikkat et ayrıca neden gidiyorsun ki kıyafet falan ise ben onları hallettim."
"İyi yapmışsın Jen zaten kıyafet ayarlamaya vaktim olacağını sanmıyorum. Sadece bir yere gidip gelmemiz gerekiyor o kadar."
"Lisa düşündüğüm şeyi yapma. Daha yeni kendine geldin."
"Görüşürüz." diyerek telefonu kapattım. Sehun çoktan arabanın içine yerleşmiş bana bakıyordu.
"Jennie beni iyi tanıyor Sehun yapmamı söyledi ama yapacağım ve sende benim yanımda olucaksın."
"Ne yapıyoruz Lisa?"
"Annemi yakından tanımaya gidiyoruz Sehun."
2k okunma oldu. Teşekkür ederim. Zor bir dönemden geçiyorum ve takdir edersiniz ki bölümleri ağlayarak yazmak inanılmaz zor. Bu bölüme de sınır koymayacağım ama yinede oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Sizi seviyorum. 🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead & blood | jenkai & hunlisa [✓]
FanfictionHunlisa ve Jenkai İki kız kardeş İki katil kız kardeş