Bölüm 25

5.5K 215 0
                                    




   İçindeki derin huzursuzluk  Demir'i hiç uyutmasa da tekrar konuşacak gücü kendinde bulamadığı için sessizce kapalı tutmuştu gözlerini bütün gece.

Mina ise ayakta geçirdiği yarım saatin sonunda artık dizlerinin onu taşıyamayacağını anlayarak sessizce sokulmuştu Demir'in yanına , olabildiğince uzağına.Fakat burnuna ulaşan kokusu tüm kararlarının temelini sarsıyordu.

Sessiz ve zihnen yorucu bir gecenin ardından yine sessiz bir şekilde güne uyanmışlardı.

Sabah ise ikisinin de aklından geçen ortak düşünce on günün geride kaldığıydı.Biri hüzünle diğeri beklentiyle iç çekmişti.

Olabildiğince sakin ve keyifli bir kahvaltı geçiriyorlardı.Mina kendisine oldukça yabancı olan bu evde nedense kendini fazlalık gibi hissetmekten bir hayli uzaktı.Sonuçta içinde bulundukları bu saçma durum onların suçu değildi ve tuhaftır ki sıcak bir samimiyetle onlara bağlanmış olduğunu hissediyordu.

Kendi ailesi aklına gelince içinde burukluk hissetti.Sonuçta yaşanan son olaylar olmasa ona karşı oldukça anlayışlı ve sevecen anne babaya sahipti.Annesinin zaten elinden birşey gelmediğine şahit olmuştu fakat babasının bunu yapmış olmasını hala yediremiyordu kendine.Bir yanı onu ne kadar sevdiğini ve haklı sebepleri olduğunu fısıldasa da diğer yanı büyük sevginin büyük hayal kırıklığını yaşıyordu.

Kapıda uzun uzasıya süren vedalaşmanın ardından yola koyuldular.İkisi de olabildiğince sessizce ilk tepkiyi karşıdan beklemekteydi.

"Şirkete geçmem gerekiyor seni eve bırakayım" Demir'in sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.

"Hayır anneme uğramak istiyorum."

"Ali duydun mu?"onayını bile ona hitaben söylememişti.Neyin kırgınlığıydı bu içindeki.

"Tamamdır abi."


Yaklaşık on dakika sonra araç daha birkaç gün önce huzur bulduğu evin önünde durmuştu.Oysa şu an ne kadar da yabancı geliyordu.Sessizce arabadan indi ve Demir de onun sessiz ayrılışına aynı sessizlikle cevap verdi.


Bahçe kapısını geçince hemen sol tarafta park halindeki arabası dikkatini çekti.Bir ayın dolmasına az bir süre kaldığını yine kendine hatırlatarak olduğu yerde bırakmaya karar verdi.Yirmi gün sonra gelerek ve burada kalan son eşyalarıyla birlikte almalıydı.

Tekrar burada yaşaması onun için kesinlikle bir seçenek değildi.O bu düşüncelerle eve yaklaşmışken annesi heyecan içinde kapıyı açmıştı.Meleğini öyle çok özlemişti ki.

Onlara olan öfkesini haklı bulduğu için sitem edemiyordu yokluğuna.

"Bebeğim.Çok özledim"annesinin sıcak kollarına bıraktı kendini.Ondan alacağı huzura öyle çok ihtiyacı vardı ki.Hemen arkasında sıranın kendine gelmesini bekleyen Emine ablasıyla da kucaklaşarak içeri geçtiler.

"Babam evde mi?"sesi beklediğinden de kırgın çıkmıştı.Annesi ise onun bu hüznüne iç çekmekten başka birşey yapamamanın mahcubiyetiyle "Hayır tatlım.Bu aralar işleri fazlasıyla yoğun."tekrar derin bir iç çekerek devam etti."Tatlım biz bu konuda biraz konuştuk ve..."

"Hayır duymak istemiyorum onun sebeplerini."Öfkeyle yerinde kıpırdandı.

Aynı sırada Emine Hanım da elinde büyükçe bir tepsiyle içeri girdi.Çaylarının yanında sevdiği iki çeşit kurabiye ve kek de vardı.Annesi şefkatle kızını süzdü."Usanmadan her iki günde bir sen her an gelirsin diye sevdiğin şeyleri yeniden yapıyor."Kız da minnetle karşısındaki artık aileden biri olmuş kadına uzanarak yanaklarını öptü içtenlikle.

ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin