"Sende son zamanlarda bir gerginlik seziyordum , demek sebebi buymuş" adam koltuğuna iyice gömülerek , karşısındaki sıkıntılı bedende gezdirdi bakışlarını.Geceki konuşmadan sonra Demir'in niyetini istemeyerek de olsa kabullenmişti Mina. "Evet hocam.Maalesef durum bu.Şimdi de oğlumun seçiminin hayatıma yön vermesine göz yumacağım.Bunu ona borçluyum."sesindeki kırılganlık ne derece büyük bir çıkmazda olduğunu haykırıyordu adeta.
"Bundan emin misin kızım.Çünkü bu düzeni kurabilmek için çok çaba sarfettin."
"Evet ama ona fikrini sorduktan sonra Erim babasıyla yakın olmayı isteyecektir.Bu konuda yapabileceğim bir şey yok maalesef."
"Peki neden sen?Madem oğluna yakın olmayı istiyor.Babası buraya yerleşsin." sessiz ama bir o kadar da sert yorumunu yapana kadar Mina nedense Cenk'in de odada olduğunu unutmuştu.
İlk başta onun yanında konuşmaktan çekinse de , bu görüşmeyi daha fazla ertelemeyi istememişti.Aslında geçirdikleri bir kaç saatlik zaman içinde adam ona güven vermişti bir şekilde.
"Bunu ondan isteyemem.Erim ve ben zaten ailemden , arkadaşlarımdan ayrı kaldık yıllarca.Aynı şeyi ondan da bekleyemem."
Cenk kadının nasıl büyük bir ikilemde olduğunu sezinleyebiliyordu.Fakat ondan uzaklaşmak istemeyen yanını susturamıyor , eğer bu şehirden ayrılırsa ,daha kazanmadan onu kaybedeceğini hissediyordu.
"Ama..." aslında mantıklı bir cümlesi yoktu fakat çaresizce dudaklarından dökülen kelimeyi tutamamıştı. Devamını bekleyen kadına , mantıklı bir açıklama yapmak için zorlanırken , çalan kapı üzerinde yoğunlaşmış dikkatleri dağıtmaya yetti.
"Mina Hanım bir misafiriniz var.Randevusu yok ama görüşmeyi kabul edeceğinizi söyledi."
"Kimmiş?"
"Demir Karadağ.Şeyy...Eşiniz olduğunu belirtti."
Duydukları ile dudaklarının şaşkınlıkla aralanmasına engel olamadı. Ne yapmaya çalışıyordu ki bu adam.Mina öfkesini şimdilik gizleyebilmeyi umarak hızlıca ayaklandı. "İzninizle"
Cenk de her ne kadar duyduklarına öfkelenmiş olsa da müdahale edebilecek bir konumda olmadığının farkındaydı. Gelen adamla karşılaşmaktan duyduğu rahatsızlığı gizlemeyerek yerinden kalkıp Mina'nın ardından çıktı.
Mina öfkeyle Demir'in karşısına dikilmişti.
"Eşim mi? Ne yaptığını sanıyorsun?" Onun aksine adam oldukça keyifli görünüyordu. Kadının hemen arkasında beliren silüete gözleri takılana kadar.Daha görür görmez bu kişinin varlığından rahatsızlık duyduğu adam olduğunu anladı.
Yavaş yavaş Mina da bakışlarını onun kilitlendiği noktaya çevirdi.
İki adam arasındaki gerginlik neredeyse elle tutulur derecede yoğundu. Bu gerilime daha fazla dayanamayacağını anlayınca da , bu sessiz savaşı sonlandırmayı umarak karşısındaki adama yöneltti bir kez daha dikkatini.
"Odama geçelim" Demir ise bakışlarını adamın üzerinden çekmeyerek sessiz bir baş onayı verip , kadının arkasından ilerledi.
Demir de hemen arkasından girip sertçe çarptı kapıyı. Aşırı tepkisi karşısında öyle büyük şaşkınlığa uğrayan Mina'nın ise öfkesinden eser kalmamıştı.
"Kim o adam?"
"Ne-e?"
Aralarındaki mesafeyi iyice kapatarak ilerleyişi kadının da bir kaç adım gerilemesine yol açtı.
"Cevabını bekliyorum"
Güçlükle de olda şaşırmış ifadesini gizleyerek kızgın bir ifade yerleştirmeyi başarmıştı.
"Asıl cevap bekleyen benim. Eşim olduğunu söylemek de neyin nesi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Romance'Güzel de bir gül uğruna sunulmamışmıydı çirkinin kollarına. Gül müydü peki yüreğini kanatan yoksa dikenleri mi?' Modern zamana uyarlanmış Güzel ve Çirkin'in hikayesi...