Bir şeyler söylemek istercesine zihnini yokladı adam ama karşılaştığı koca bir boşluklu.Koskoca bir boşluk...
Onlar kendi iç savaşlarını verirken sessizce salonun kapısı açıldı.Aynı anda ikisinin de gözleri çocukta kilitlenmişti.Elindeki tableti kaldırarak "Anne şarjı bitti!" diye gelişinin sebebini bildirdi.
Demir kendi parçasını süzdü her bir zerresini aklına kazımaya çalışarak.Kararsızlık ile gözlerini onunla buluşturunca hissettiği sıcaklığın tarifi mümkün değildi.Kendini sorgulamasını bekledi ümitsizce.Ama oğlu kapıda gözlerini ikisi arasında gezdirerek sessiz bekleyişini sürdürüyordu.O an Demir onun yaşının çok üstünde bir olgunluğa sahip olduğunu kavradı.Düzgün konuşma şekliyle de içi sızlayarak da olsa Mina'nın iyi bir iş çıkardığını düşündü.Uzaktan onun kendini bu kadar iyi ifade eden bir çocuk olabileceğine ihtimal vermemişti hiç.
Mina ise karşısındaki manzaraya tutuklu kaldı acı içinde.Babaoğulu bu şekilde görmek ona da büyük üzüntü veriyordu.Demir'in kararsızlık içinde oğluna olan bakışları boğazına oturdu.
"Anne" bakışları tekrar oğluna döndü.Oğlu ise kararsızlığını atlatarak onlara yaklaşmaya başlamıştı.Ne söylemeliydi? Ne yapmalıydı ? Doğru cevabı bir türlü bulamıyordu. Saniyeler sonra kendine sokulan oğlunu görünce bir karar vermesi gerektiğini kabullendi.
Erim'in bakışları ise Demir'in üzerinde takılı kalmıştı.İlk defa evlerinde yabancı bir adamı görmek sanırım onu şaşırtıyordu.Emre , dedesi ve Altan hoca dışında bir erkekle iletişim içinde değildi zaten.
"Erim" sakince oğlunun yanında diz çöküp omuzlarından tuttu.Dikkatini çekmek için bir kez daha seslenmesi gerekmişti. Erimcim."
Gözlerine odaklanan oğluna söyleyeceği kelimeleri süzüyordu tek tek.O düşüncelerinde boğuladursun Erim kendinden beklenmeyen kelimeleri safetti.
"O mu? Geldi mi?" oğlunun sorgulayan sesi ile yanağından düşen bir damlaya engel olamadı.Dudaklarının iç kısmının kanatırcasına ısırdı ve hissettiği kanın tadını görmezden gelerek başını sallayarak onayladı.Artık ipler onun elinde değildi.Oğlu onu debelenmekten kurtarmıştı acı da olsa.
Erim'in ifadesinde beliren anlık sevinç gözle görünürken , sessiz bir hıçkırık yükseldi boğazından Mina'nın.Toplarlanmaya çalışarak oğlunu izledi.Bu şekilde olmasını hiç hayal etmemişti.Biraz daha büyümüş halini canlandırmıştı çokça kez.
Çocuk usulca dönerek Demir'e yaklaştı.Adam ise sessiz bir şekilde anne oğul arasındaki sessiz konuşmayı izledi çaresizce.Yavaşça minik elini uzun süredir beklediği adama uzattı.
"Benim adım Erim.Beni görmeye geleceğini annem söylemişti.Keşke haber verseydin annem senin için kek de yapardı hem de çikolatalı..."çocuğun coşkuyla sıraladığı kelimelerini ve uzattığı elini sessiz bir ifadeyle izliyordu.İstediği karşılığı almış olamamanın hayal kırıklığı ile Erim elini indiriyordu ki Demir kendine gelip , hızlıca minik parmakları tuttu.
O da Mina gibi dizlerinin üzerine çökerek sevgiyle elinin arasındaki parmaklara baktı. "Benim adım da Demir ve evet geldim oğlum" uzanıp çocuğa sıkıca sarıldı.Nasıl bir histi bu böyle.
Boynuna gömülen çocuk konuşmaya devam etti. "Adını Biliyorum ki ben.Annem söylemişti bana." yorgun düşmüş kadına döndü bakışları. O an herşeyi unutmaya hazır olduğunu kabullendi.Ne olursa olsun bırakamazdı artık.
Erim adamın kollarında biraz geri çekilerek konuşmaya başladı susmacasına. "Odamı görmek ister misin? Tanırsın beni.Hem tanısan seversin bence beni!Seni beklerken annemi üzmedim ki ben hiç.Üzmedim dimi anne." Annesine döndü umutla.İçtenlikle istiyordu onu onaylamasını.Hakkında güzel şeyler söylemesini.Onaylayan baş işaretini alınca tekrar tatminle babasına döndü. "Bak gördün mü.Seversin dimi!" Demir tekrar sarıldı oğluna aynı kelimeyi defalarca sayıklayarak "Severim tabi.Oğlum.Oğlum benim.Severim...Çok Severim..."
![](https://img.wattpad.com/cover/70813728-288-k707814.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Romance'Güzel de bir gül uğruna sunulmamışmıydı çirkinin kollarına. Gül müydü peki yüreğini kanatan yoksa dikenleri mi?' Modern zamana uyarlanmış Güzel ve Çirkin'in hikayesi...