Yeni bir hayata başlamak!
Bir çok insan belki de fırsatı olsa , yeni bir hayat planlaması yapar zihninde farkında dahi olmadan.
Mutsuz süren evlilikler , başarısızlıklarla sonuçlanan öğrenim hayatı ya da tatmin etmeyen çalışma koşulları...Ya da C hepsi!
Fakat Mina için yeni bir hayat sadece problem ve anlaşmazlıklar anlamına geliyordu.
Tüm bu korkularını desteklercesine günlerdir yaşadığı; yerleşme telaşı , hiçbir klinikle anlaşamama ve Demir sorunsalları arasında bocalayıp duruyordu.
Oysa oğluyla kurduğu rutininde ne kadar da güvende hissediyordu.
Şimdi sanki herşey kontrolü dışında ilerleyerek onu ruhani bir karmaşaya itiyordu.
Geçen iki haftanın tek olumlu gelişmesi beğeni ile tuttukları evleri ve ona oldukça yakın , uygun bir kreş bulmuş olmalarıydı.
Kendi ailesi ve Demir'inkiler Erim'le vakit geçirmek için fazlaca hevesliydi , ama oğlunun yeni hayatında ve hayatına yeni dahil olan insanlar arasında bocaladığının farkındaydı.Her ne kadar şikayetlerini dillendirmemiş olsa da.
Küçük hayatlarında öncelikleri ve düzenli bir kendilerini ödüllendirme sistemleri vardı.Rutinlerinin vazgeçilmezi anne oğul günleri gibi...Erim isteklerine kavuşabilmek için sabretmesi ve uyumlu olarak üzerine düşenleri yapmayı öğrenmişti küçük yaşına rağmen.
Şimdi daha o istemeden önüne serilenler ilk başlarda heyecan duymasını sağlasa da bu ilginin ve vericiliğin karşısında hevesini kaybetmeye başlamıştı.
Ne kadar çabalarsa çabalasın Mina bir türlü önüne geçemiyordu bu durumun.
Bir de bu karmaşanın içerisinde , ondan beklentileri olan Cenk gerçeği vardı...
Cenk eli boş bir şekilde şehirden ayrılsa da , niyetini açıkça belli etmişti.
" Ben ne istediğimi biliyorum Mina.Herşeyinle istiyorum seni.Eğer o adam nerde durması gerektiğini öğrenebilirse , oğlunla doğru frekansı yakalayacağımızdan eminim.Şimdi ben herşeyi yoluna koyup dönene kadar beni bekle lütfen!" Almanya'ya gidecek uçağına binmeden hemen önce sarfetmişti bu sözleri , kendisine bir yemek ve özür borçlu olan kadın en azından onu uğurlayarak vicdanını hafifletirken.
Tabi bu durumdan da oldukça rahatsızlık duyacak Demir'in müdahale edecek fırsatı olmamıştı.
Demir...Mina , onun öptüğü anı hatırlatınca yanaklarının yandığını , genç bir kız gibi utandığını hissetti.Ama böyle olmamalıydı , geçen onca zamana karşılık birşeylerin sönmesi gerekirdi.
"Onu mu düşünüyorsun?" elindeki fincanlardan birini önüne bırakarak , hemen karşısındaki hasır koltuğa kuruldu.
"Hayır ne münasebet!"duyduğu utançla bakışlarını kaçırarak bahçenin büyükçe bir kısmını kaplayan güllerde gezdirdi.
Melis yaşadığı idrakla kahkahalara boğuldu anında. "Ohho...Tatlım ben Cenk'in giderken söylediklerini kastetmiştim ama anlaşılan sen öpücükte takılı kalmışsın"kahkahaları arasında güçlükle seçiliyordu kelimeleri.
"Melis anlattığıma pişman etme"
"..."Hala kapadığı dudaklarının ardındaki kahkahasını bastırmaya çalışıyordu.
"Ben ne yapacağım bunlarla.Of herşey birbirine girdi."küçük bir yudum aldığı kahve fincanında daireler çizmeye başladı parmağıyla.
Hayatı da tıpkı böyleydi...Dönüp dolaşıp aynı yerde buluyordu kendini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Romance'Güzel de bir gül uğruna sunulmamışmıydı çirkinin kollarına. Gül müydü peki yüreğini kanatan yoksa dikenleri mi?' Modern zamana uyarlanmış Güzel ve Çirkin'in hikayesi...