Bölüm 41

4.8K 240 26
                                    


"Biraz daha tatlı ister misin canım?"

Annesinin huzurlu sesini oldukça özlediğini farkederek minnetle gülümsedi.

"Hayır anne bu kadar yeterli" usulca bakışlarını masanın etrafındakilerde gezdirdi.

Birkaç saat önce yaşadıkları coşkulu kavuşmanın neşesi hala üzerlerinde , keyifle sohbet ediyorlardı.

Oğlu ilk dakikalarının çekimserliğini ve babasının yanında olmayışının kırgınlığını üzerinden atmış , ağzı kulaklarında dikkatle Melis'i izliyordu.

Melis...Her zamanki neşesi ile masayı ele geçirmiş , ellerini coşkuyla savurarak birşeyler anlatıyordu.

Hemen karşısında oturan Aslı'ya ulaşan bakışları ile dudakları kıvrıldı. Annelik ne çok yakışmıştı daha şimdiden. Korumacı bir tavırla sürekli karnına giden elinin farkında dahi olmadığından emindi Mina. Emre'nin ilgili tavırları ise oldukça hoşuna gitti. Epey şanslı bir bebek olacağa benziyordu. İlgiyle sarmalayacak bir anne... bir baba...

Duyduğu derin suçlulukla oğluna yöneltti bir kez daha bakışlarını. Ondan aldıkları teker teker çarpıyordu yüzüne.

O gelmeden önce , oğluna yetebildiğini ve huzurlu bir yaşam sürdürdüklerini düşünüp , sadece ikisinin olduğu bir hayat fikrine kaptırmıştı kendini. Fakat o geldikten sonra kapatmaya çalıştığı tüm açıklar tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Ne kadar çabalarsa çabalasın oğlunun babasına olan ihtiyacını gideremeyecekti.

Peki neden? Neden çekmişti o yalnızlığı. Neden oğlunu da sürüklemişti peşinden. Gurur... O zamanlar belki de en kıymetli değeriydi gururu. Ama şimdi oğlundan esirgediklerini görünce esamesi dahi okunmuyordu o yüce gururunun.

İyi bir çift olamamışlardı fakat bu bundan sonraki yollarında iyi birer ebeveyn olamayacakları anlamına gelmezdi öyle değil mi!

Yarın oldukça önemli bir gündü onlar için. İlk kez babasının ailesiyle tanışacak oğlunun tepkisinin yanında , kendisini nasıl karşılayacaklarının tedirginliği aklını oldukça kurcalıyordu.

Düşüncelere dalmış bocalarken masanın üzerindeki telefonunun bildirim sesiyle kendine gelebildi biraz olsun.

-Nasılsın?
Karşılık vermeye yeltenmişti ki bir mesaj daha.
-Konuşamamız gerek.

-İyiyim teşekkürler. Konu nedir?
-İstanbuldayım. Yüz yüze konuşmamız mümkün mü?

Adamın gelişine şaşırmış olmasına rağmen irdelemek niyetinde değildi.
-Üzgünüm. Yarın pek müsait değilim.
-Anlıyorum. Birkaç gün orda olacağım. Haber bekliyorum.

"Pişt. Kiminle mesajlaşıyorsun bakayım."
Melis arkadaşını dürtükleyerek merakını gidermek niyetindeydi ve oldukça da kararlı olduğunu anlatan yüz ifadesi ile Mina'ya yoğunlaşmıştı bakışları.

"Önemli değil. Cenk mesaj atmış. Nasıl olduğumu soruyor." Cenk adını duyar duymaz arkadaşının yüzündeki ekşimeye kayıtsız kalamayarak güldü.

"Bak şekerim. Tecrübeyle sabit. Cenklerden fayda yok. Nokta."
"Saçmalama Melis. Birinden ayrıldın diye tüm Cenkler kötü mü yani?"

Havada savuşturduğu elinin parmaklarından ayırmadan bakışlarını "Hayır tatlım. Sadece bize kötü." Diyerek arkadaşını süzdü dikkatle. Çünkü fısıldayacak olduklarının onun üzerindeki etkisini merak ediyordu.
"Ayrıca Demir in de Cenklerden pek hoşlandığını sanmıyorum."

ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin