"Ne dersin? Onlardan olur mu?" anahtarı çevirip kapıyı açtıktan sonra arkasına dönüp adamla vedalaşmaya hazırlandı.
"Bence oldular bile!" kadının onu davet etmek gibi bir niyeti olmadığını görmek hiç işine gelmiyordu doğrusu.
"Eee?"
"Eee?" onun ne istediğini bilmesine rağmen anlamazlıktan geldi.
"Bir kahve , çay...Su bile olur?"
"Hımm...Sence bekar bir kadın olarak bir erkeği bu saatte evime almam doğru mu?" Munzur ifadeler dolandı gözlerinde.
"Bu erkek sevilin olsa bile mi?Üstelik oğlunun babası..."inadını sürdürdü.
"Peki madem oğlumun babası.Sana bir kahve yapabilirim sanırım."içeriye ilerlerken , adamın Ali'ye gitmesine yönelik küçük işaretini görmemişti.
Genç adamın beklediği de bu olacaktı ki , ağzı kulaklarında hemen ayrıldı ordan.
Mina mutfağa ilerlerken , oldukça rahatsız olduğu ayakkabılarında kurtuldu bir çırpıda.Sonrasında da salına salına ilerlerken , hipnotize olmuşçasına onu izleyen adamdan da oldukça haberdardı.
Ensesindeki tüm tüyler dikilmiş , heyecanla adamdan gelecek ilk hamleyi bekliyordu.
Kahve makinasını çalıştırmak için düğmesine bastığı an adam iki elini yanlarına koyarak onu tezgahla kendi arasında sıkıştırmıştı.
Nefesi saçlarının arasında dolanırken tüm bedeninin titrediğini hissetti.
"Özledim" hırıltılı sesine karşılık dudaklarını ıslatma gereği duydu.O da söylemek istedi özlediğini ama sesi sanki onu terk etmişti.
Makinadan gelen uyarı sesiyle biraz olsun kendine gelerek fincanlara uzanmıştı ki Demir onu ani bir hareketle döndürüp , bedenini havalandırarak tezgaha oturttu.
"Sence de çok beklemedik mi?" Allah aşkına nereye kaçmıştı sesi.
Bir kez daha dudaklarını ıslatacaktı ki onun dilini gören adam anında kapanarak kendisi ıslattı kavrulan dudaklarını.
"İzin ver seni ne kadar özlediğimi anlatayım."küçük ama etkili bir öpücük daha alarak devam etti " İzin ver sana ne kadar muhtaç olduğumu göstereyim."
Boynuna dolanan elleri her şey için izin verdiğini anlatır nitelikteydi.Karşılık olarak adam da onu kucaklayıp beline sardığı bacaklarının altından kalçalarına sarılarak odasına ilerledi.Dudaklarından ayrılmayarak...
Mina yüzüne vuran sabah güneşi ile keyifle gerinmeye çalıştı ama adamın onu sarmalayan kolları buna imkan tanımadı.
"Günaydın" henüz varlığını idrak edememişken , dudaklarına ulaşan ses ile dün gecenin anıları üşüştü zihnine.
Anında suratını ele geçiren alev ile kızardığını hissederek , yorganını başına çekti.
Onun bu masum halleri ile adamının kahkahaları yükseldi odanın içinde.
"Sevgilim.Dün gece pek de utanıyor gibi bir halin yoktu ama..."
"Ya Demir yapma şunu!"anında aklına gelen çocuğu ile hızla yorganını indirerek kollarından kurtulmaya çalıştı. "Erim...Demir kalk hadi ikimizden birini arar gözleri."
"Merak etme güzelim annemle konuştum.Sorun yok ve bizi kahvaltıya bekliyorlar."
"Ne yaptım dedin?" biraz önce utanmaktan mı bahsetmişti! Şimdiki utancının yanında esamesi okunmazdı oysaki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Romance'Güzel de bir gül uğruna sunulmamışmıydı çirkinin kollarına. Gül müydü peki yüreğini kanatan yoksa dikenleri mi?' Modern zamana uyarlanmış Güzel ve Çirkin'in hikayesi...