Ruhlar yaratılmadan ve dünyaya gönderilmeden önce Allah bütün ruhlara tek tek sorarmış
"İlk günlüğümü istiyorsunuz yoksa son günlüğümü ? " diye.
Bu sözün anlamı şuymuş:
Hayatınızın ilk günlerinimi güzel yaşamak istersiniz yoksa son günlerini mi?
Her ruh buna cevap verirmiş ve ona göre dünyaya gönderilirmiş.
Ben bu soruya son günlerimi demiş olmalıyım çünkü ne kadar acı varsa , yanlış insanlar, kalp kırıklıkları ve ölümler hepsini ilk günlerimde yaşamıştım.
Belki de şükürlerimin asıl sebebidir bu. Şimdi hayatımdaki herkesin ve elimdeki herşeyin kıymetini biliyorum.
Sahip olamadıklarımın hükümdarı olmak için köle olarak yaşamak zorunda kalmıştım.
Ailem bir aradaydı. Herkes iyiydi ve hayatımızın en büyük problemi olan tehlikede ortadan kalkmıştı.
Hastanede yatan Vural iyileşiyordu. Belki de en büyük sevincimiz buydu.
Ziyaretimizin sabahında Duygu odadan çıkmıştı ve hepimiz eve gelmiştik.
Tabi Duygu'da bizimle gelmişti. Kızcağız çok yıpranmıştı. Vural'ın iyileşmesini kendi gözleriyle görene kadar evden ayrılmayacağını biliyordum.
Bizim ziyaretimizden sonra iki koca gün geçmişti. Benim Rüzgar'sız geçirdiğim iki gece...
Vural hastaneden çıkacaktı sonunda bunun sebebi taburcu olması değildi. Eve gelmek ve evde bakılmak istemesiydi. Biz bir arada Rüzgar, Vural ve Selim 'i bekliyorduk artık.
"Yani evde birşey olsa ben mi iyileştireceğim ?"
Soru Serkan'dan gelmişti. Can söze girip ,
"Abi bu nedir ? Adam keçi ya böyle inat görmedim . Bende diyordum Çağatay abim kime çekmiş diye."deyip kahkaha atmasıyla Çağatay ,
"Lan vallahi bıktım senden. İnancın olsun bak kardeşim olmasan gebertirdim."diyerek Can'a ciddi ciddi bakmıştı. Can ise dünyanın en umursamaz insanı olabilirdi. Kahkaha atarak Rüya'ya sokulmuştu.
"Geldiler."
Sevinçle bu sözleri duyduğumuz kişi Duygu'dan başkası değildi.
Vural'ı dikkatlice bizim düzelttiğimiz koltuğa ayaklarını uzatabileceği şekilde bırakmışlardı.
"Hoşgeldin Vural."
Hepimiz bu sözü sadece Vural'a özel söylemiştik.
Hepimiz yerlerimize geçerken kocamın oturduğu yere geçip yanına oturmuştum.
Çok özlemiştim onu belki saçmaydı birkaç günde duyulan bu özlem ama vardı işte.
Kollarıyla beni sararken kafasını boynuma gömmüştü.
Saçlarımı kokluyordu ve benim kalbim Rüzgar'ın her nefes alışverişinde yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.
Rüzgar başını kaldırırken
"İyiyim dedik ya lan. " Vural ilgiden sıkılmıştı belli ki. Ben onun bu haline gülümserken Can,
"Belinin arkasına yastık koyalım mı? " deyip kahkaha atmasıyla, Vural sinirle
"Yeni doğum yapmışım gibi davranmasana lan. Bir kalkayım ilk hedefim sensin. " demesiyle hepimiz kahkaha atmıştık.
Özlemiştik bu evdeki kahkahaları, uzun zaman gibi gelmişti bize birkaç günde.
Rüzgar söze girerek,
"Vural'ı yormayın. Dinlenecek. Can sus artık. " demişti.
"Vural çorba içer misin? Sana ne yemek yapalım ?" Dememle bana dönerek,
"Yedim birşeyler yengem canım istemiyor."demesiyle Selin ısrara başlamıştı.
Sohbet devam ederken artık saat epey ilerlemişti.
Herkes yavaş yavaş odalarına çıkarken salonda sadece Rüzgar ,ben Duygu , Vural ve Mert kalmıştık. Vural'ın,
"Hadi sizde uyuyun . Ben iyiyim."demesinin ardından Mert
"Abim odana çıkaralım seni."demişti.
Mert Vural'a bakarken sanki camdan yapılmış bir oyuncak izler gibiydi.
O gerçekten çok fazla hassas bir insandı.
Mert Vural'ın yanına yürüyüp koltuğun önünde diz çökerek
"Abi ben taşıyayım mı seni?"derken Rüzgar 'ın bakışını farketmiştim o an.
Mert'in vicdanını ve merhametini görür gibi ona sevgiyle bakıyordu.
"İt herif. Ben iyiyim. Seni şu halimle dövüşsek yenerim ." Diyerek elini Mert'in omzuna koymuştu. Sonrada sarılmıştı.
Onların sarılmalarını izlerken gözlerim dolmuştu çünkü Vural Mert'in kulağına,
"Git uyu kardeşim. Ben ölmem siz yaşadığınız sürece."demesinin ardından Mert ayağa kalkıp
"Rüzgar abi yardım istersen taşımak iç -"diyemeden Rüzgar
"Çağırırım Mert hadi git dinlen."demesinin üzerine Mert yanımızdan ayrılmıştı.
Rüzgar bana dönerek
"Duş alıp geleceğim Damla'm. Ben gelene kadar Vural'a yiyecek birşeyler hazırlatsanız olur mu? Acıkmıştır. " demesiyle
"Sen git bitanem. Biz hallederiz dememin ardından Rüzgar odasına çıkmıştı.
"Abimde varya yani tokum işte. "
Vural yine itirazlara başlamıştı.
"Ye işte millet seni düşünüyor. " Diyen Duygu bu geceki ilk sözlerini sarfetmişti. Ben çalışanlardan Vural için yemek yapmalarını rica ederken
"A sen konuşabiliyor muydun? " diyen Vural Duygu'ya dik dik bakmaya başlamıştı .
"Seninle muhattap olmamam konuşamadığım anlamına gelmiyor . "
Duygu'nun sözlerine bende şaşırırken Vural
"Ben yüz versem üstüme çıkarsın da bakma işte. " demesinin ardından Duygu sinirle yüzü kızarmış şekilde Vural'a bakarak
"Yüz vermeyen benim canım. Kur yapıyordun milletin içinde en son. Hatırlatırım. " demesinin ardından Vural
"O millet dediğin ailem bak sinir ettin beni ha."diyerek doğrulmaya çalışırken birden canı yanmış olmalı ki elini sargılarına götürmüştü.
Hemen Duygu ve ben yanına koşarken, Duygu
"Iyi misin? " diyerek onu dogrultmaya çalışırken koltuğa dizlerini koymuş. Vural'ın vücudunu tutmaya çalışıyordu. Vural bir anda ona başını kaldırıp bakınca, Duygu kızarmış şekilde aralarındaki tensel temas yüzünden utanıp gözlerini kapatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın Zaafı
RomanceMerhabalar , Bu sıradan bir aşk değil size mucizeyi anlatacağım. Sizden sadece benim dünyama ve mucizeme tanıklık etmenizi rica ediyorum. Eşlik etmek isterseniz sizi bekliyorum. Gelin beraber yaşayalım ... Bu bizim romanımız olacak benimle kal...