Yüreğimizi temiz tutmak ne kadar zordu. Özellikle insanlar bu kadar kötüyken. Insan merhametli, vicdanlı bile olsa dünyanın kötü yanlarını hergün gördükçe bir noktada alışıyordu. Ne iğrenç varlıklarız.
Ölüm yaratıldığında dünyada ilk önce ölümün ağırlığını kaldırabilir diye dağa yüklenmiş bu ölüm fakat koskoca dağ tuzla buz olmuş yerinde daha sonra denizlere yüklenmiş denizler ağlamış ve taşmış. En son ise insana verilmiş. Insan ise ölümü kaldırabilmiş.
Bizim büyüklüğümüz olması gerekmez miydi ölümü kaldırabilmemiz ? Peki ölüme veya öldürülmeye sessiz kalıp haksızlığa göz yummak neye giriyordu? Biz iğrenç varlıkların kötü olmaya bahanesi neydi?
Aklımda sadece haberlerde okuduğum olaylar vardı. Yolculuk boyunca Rüzgar ve Çağatay telefonla konuşurken Sevda arkada kulaklıkla müzik dinleyip dışarıyı ve güzelleşen havayı izlerken bense alıştığımız o iğrenç haberlere bakıyordum .
Adaya vardığımızda sabah saat sekizi gösteriyordu. Sevda sıcaklık, deniz , kum, güneş derken bu cennet adayı izlerken bende daha önce gördüğüm bu müthiş adanın keyfini sürüyordum.
Araçla evimize gelince üzerimizde yazlık elbise olmasına rağmen sıcak yüzünden bunalmıştık.
Evimize girerken Sevda kapıda durmuştu. Ben yanına gidince
"Canım ne oldu?"dememin ardından yüzüme bakıp
"Buraya neden geldik Damla?"demesiyle
"Rahatla birazcık. Sadece eğlenmek için geldik."dememin ardından tek kaşını kaldırıp başını eve doğru elinde telefonla konuşarak ilerleyen Çağatay ve Rüzgar 'a çevirip
"Ben çok gerginim."demesinin ardından neşeyle koluna girip onu eve doğru çekerken
"Bana güven bu adanın bir büyüsü var ve burada kimse mutsuz olmuyor."deyip gözatmamla önüme dönmüştüm.
Aklıma burada yaşadığım güzel günler gelince yüzüme bir gülümseme gelmişti.
Hepimiz içeriye girince çalışanlar çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı. Valizlerimiz odamıza çalışanlar tarafından yerleştirilirken döndümüz salona geçip biraz dinlenmek istemiştik .
"Oh be Can yok. Bundan daha güzel an olamaz."diyen Çağatay 'a bakıp gülümsemiştim.
"Öyle deme o bizim biricik akıl hocamız."dememin ardından
"Hiç büyümeyecek. " diyen Rüzgar beni kucağına çekince Rüzgar 'ın o eşsiz kokusuyla gözlerimi saniyeler sürecek kadar kapamak zorunda kalmıştım.
Ne bazı aşkları, ne bazı ayrılıkları, ne de bazı kokuları sindirmeye yetecek kadar zaman yoktu dünyada.
Gözlerimi açıp Rüzgar 'a bakınca
"Biz acıktık. " deyip elimi karnıma götürmemle yüzünü elleriyle kapayıp
"Ben hiç böyle mutlu olmamıştım. Siz benim ölümüm olacaksınız. " demesiyle gözlerim dolmuştu.
Rüzgar 'ın ellerini tutup
"Canım kocam benim seni tanımak en büyük şansım."dememin ardından
"Hadi, hadi kahvaltıya. " deyip elimden tutup kaldırmasıyla hepimiz birden ayaklanmıştık .
Kahvaltı boyunca neredeyse üç kişilik kahvaltı etmiştim.
Sevda ise çatalı ile oynayarak kahvaltı faslındaki zamanı doldurmaya çalışmıştı.
Rüzgar 'ın aniden çalan telefonuyla Çağatay da birden ayağa kalkınca Sevda ve ben durumu anlamaya çalışarak onlara bakarken onlar çıkıp gitmişti.
Zaten tamamlamış olduğumuz kahvaltının ardından biz salona geçince kahve rica ederek çalışanlardan sohbete başlamıştık.
"Sevda fal bakmayı biliyor musun?"dememle
"Az çok ."demesiyle
"Hep Can beni bu fal alışkanlığına başlatt-"diyemeden kapının orada duyduğum sesle ikimizde dönmüştük.
"Fal yalan olayı değil mi? Ben Sevda'ya bu konuda güveniyorum."diyen Çağatay 'a ben kötü bir bakış atarken Sevda'nın gözleri dolmuştu.
Artık kendimi tutamayıp
"Çağatay herkesin hataları olmuştur. Hatırlatırım yani senin de Serkan'ın Selin'e şirkette çalışanlarla sadece iş arkadaşı olduğunu söylerken yalanına yalan söyleyerek ortak olmuştun."dememle bana sinirli bakarak
"Yenge o yalan iyi birşey içindi ."demesiyle
"Sevda'nın yalanı yüzünden kurşunlandığını görmedim Çağatay. " dememle bana bakıp
"Bana yalan söylenmesine tahammülüm yoktur. Lütfen bu işe- "diyemeden
"Bende Rüzgar 'a rica ediyorum zaten en sevdiğim şey bana yalan söylenmesi arada bir söyle diye."dememle Çağatay bir anda çalışanlara dönüp bağırarak
"Sevda ile yatağımı neden ayrı odalara hazırlıyorsunuz ?"bu sözcüklerin her birisinde resmen kükremişti.
Bu insan yapısını biliyordum bazı kişiler böyleydi eğer haksızsa bağırarak üste çıkmaya çalışırdı. Bazıları ise eski bir atasözü vardı ya eşeğe gücü yetmeyenle başlayan mecazi de olsa bu böyleydi. Bizden alamadığı siniri çalışanlardan çıkaracaktı derken yanında çalışanlardan daha güçsüz olan kişiye çatacağını hesaplayamamıştım.
"Benim kadınımla ayrı odada yatmak gibi bir niyetim yok. Değil mi Sevda?"deyince Sevda resmen utançtan başını önüne eğip yüzünü elleri arasına almıştı.
"Çağatay ayıp."dememle kalkıp Sevda'nın yanına oturunca gelip hızla Sevda'yı çekip ayağa kaldırdı.
"Seninle yarın sabah evleneceğim. " demesiyle Sevda dolan gözleriyle ve korkuyla Çağatay 'a bakarken
"Ben seninle evlenmek istemiyorum. " demesiyle Çağatay resmen sinirle kızı kolundan tutup hırpalayınca
"Öyle demiyordun. Bu da mı yalandı? " demesiyle Sevda ağlayarak
"Yaptığım hatamı ömür boyu yüzüme vuracak bir eşle yaşayamam ölümüne sevsem bile."demesiyle Çağatay gürlerken araya girmeye çalışan benim Sevda'ya hiç bir faydam dokunmuyordu.
"Sevdaaa."diye bağırırken içeride kısık ve keskin bir ses oluştu.
"Çağatay otur yerine." Kapıda Rüzgar 'ı görmemle sevinçle yanına gitmiştim.
"Hayatım. " dememe kalmadan
"Hadi bitanem geç yerine sen yorma kendini. Ve siz. Oturun."demesini ardından hepimiz yerlerimize geçerken Rüzgar tekli koltuğa oturup bizi karşısına almıştı.
Çağatay resmen itaat eder gibi başını kaldırmadan bekliyordu. Rüzgar bu saygıyı nasıl kazanmıştı merak ediyordum. Söze giren Rüzgar 'la hepimiz dikkatlice dinlemeye başlamıştık.
" Beni kardeşlerim bilir. Ben kardeşim bile olsa kimsenin hayatına karışıp kimsenin sebebi olmak istemem. Bu konuşmayı yapmak artık mecbur kaldığım bir durum oldu.
Çağatay ilk sözüm sanadır. Bu kıza bir daha eskiyi hatırlatarak üstüne gidersen kendi yoluma bakarım. Eskiyi unutamıyorsan gönder onu yok eğer eskide olanlar orada kaldıysa artık uzatma.
Kendi yolum demişken başka bir kadınla evlendiririm seni. Hayat boyu bu pişmanlığı yaşarsın. Kararını ver. Kimsenin kimseye sabrı kalmadı görmüyor musun?"deyip Sevda'ya dönerek
"Sana bir kez soracağım. Çağatay 'la evlenecek misin Çağatay 'a rağmen? " demesiyle Sevda'nın gözleri dolarak
"Yemin ederim ben değil salak kalbim bu adamı seviyor."diye ağlamasıyla yüreğim parçalanmıştı.
Sevda'nın hıçkırıkları ile ben onun yanına oturup destek olacakken Rüzgar bana sert bir bakış atarak oturmamı emretmişti gözleri.
Hayretle izleyeceğim bir olay olmuştu.
Çağatay ayağa kalktı ve Sevda'nın önünde diz çöktü.
"Sevgim kadardır kızgınlığım. Seni seviyorum ve bu kez sarhoş falanda değilim. Sana aşığım. Benim kadınım olur musun?"demesiyle Sevda Çağatay 'a hayretle bakarken aynı benim gibi Sevda ağlarken Çağatay elini Sevda'nın yüzüne kapayarak onu kendine çekip sahiplenici ve cidden aşkla bir öpücük kondurunca ikiside birbirine sarılmıştı sonunda.
"Oh be çok şükür. " diye gülümseyerek onlara bakıp söylediğim bu kelimeler o kadar kısık söylenmişti ki duyulacağından şüphe ederken Rüzgar'a baktığımda bana gülümseyip çekici erkeksiliğiyle cezbedici şekilde göz atmıştı.Hayalini kurduğumuz mutlulukla sohbet ederken Çağatay resmen Sevda'ya kırılabilecek bir parçaymış gibi davranıyordu ve onların bu hali beni mutlulukların en güzeline götürüyordu.
Rüzgar 'ın telefonu tekrar çalınca meraktan ölen Sevda ve ben birbirimize bakarken Çağatay üst kata çıkıp Rüzgar 'da dışarıya çıkınca aniden ayağa kalkmıştım.
"Sevda meraktan öleceğim ya ne oluyor?"dememle
"Biz de çıkalım peşlerinden. " demesiyle ikimiz dışarıya çıkınca Rüzgar görüş alanımıza girmişti ve telefonda konuşma sesleri geliyordu.
-O adamı mutlaka istiyorum.
-Cehenneme gitse peşindeyim.
-Adaya yarın akşam getirmiş olduğunuzdan emin olun. Yoksa onun yerine hepinizin canını alırım.Rüzgar 'ı biz uzaktan izlerken arkamızdan gelen sesle korkudan sıçramıştık.
" Ne kadarını duydunuz?" Arkamıza döndüğümüzde Çağatay 'a denk gelince
"Biz şey. " diyen benimle birlikte Rüzgar 'da yanımıza gelmişti.
"Abi herşeyi biliyorlar."diyen Çağatay 'la Rüzgar bana ters bir bakış atarken kolumdan tutup salona çekmişti.
Hepimiz salona geçince Rüzgar söze girdi
"Bebek tecavüzcüsü bir oruspu çocuğuna yapacağımı şeyleri duydunuz. Eleştirmek isterseniz buyurun. Fakat ben böyle kişilerin hapse girmesine karşıyım. Özellikle o bebek öldüyse. " demesiyle gözlerim dolmuştu.
Benimde bebeğim olacaktı. Anne olacağım için artık bazı duyguları daha iyi anlıyordum.
"Nasıl kıyabilmişler? " dememin ardından dolan gözlerle Rüzgar 'a bakarken
Sevda' da bir o kadar üzüntülü ses tonuyla
"Bu nasıl bir vicdan?"demesiyle Çağatay söze girdi.
"Olana susacak kadar aşağılık olamayız. Yaşadığımız sürece aldığımız her nefesin hakkını vererek bu insanları azaltmaya çalışacağız. Elbette bitmeyecekler fakat bize göre öyle kişiler hapishaneyi bile hak etmiyor."demesiyle benim aklıma saatler önce okuduğum haberler gelmişti.
Kocamın neden bu kadar saygı gördüğünü ve nasıl çevresinin ona bu kadar büyük bir sadakat duyduğunu merak ederken cevabımı almıştım.
O içindeki insanlık duygusunu kaybetmiyordu.
Aslında hepimiz iyiyken bu dünyada daha iyi olabilmek kendini riske atmakla mümkün olabiliyordu.
Rüzgar 'ın sesini duymamla ona dönmüştüm
"Bir erkek kadınını sahiplenir, sever, korur . Şiddet yada zulüm erkeklikte değil insanlıkta bile yok. Kendini güçlü sanan bu adamların şiddetle veya tecavüzle yaptıklarını ödetiyoruz. Hepsi bu. Ben sanmıyorum ki benden güçlü olsunlar. Bakalım bana da güçleri yetecek mi?"demesiyle kocama olan aşkım ve saygım doruklarda gezerken ayağa kalkıp gidip ona sıkıca sarılırken kulağına fısıldamıştım.
"Seninle gurur duyuyorum."
Biz bu duyguları yaşarken Sevda 'da Çağatay 'ı öpmüştü.
Bir şeyi fakediyordum. Aşık olmak için birini seçmek gerekiyordu. Ben bu adamı severek aşk aşık olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın Zaafı
RomanceMerhabalar , Bu sıradan bir aşk değil size mucizeyi anlatacağım. Sizden sadece benim dünyama ve mucizeme tanıklık etmenizi rica ediyorum. Eşlik etmek isterseniz sizi bekliyorum. Gelin beraber yaşayalım ... Bu bizim romanımız olacak benimle kal...