41.Bölüm

16K 539 108
                                    

2 hafta sonra##

Hayat çok garip geliyor bana. Yani anlamak çok  zor dakikalar geçmezken yıllar geçiyor. Hele ki insanın aklında birisi varsa dakikalara işte tam o zaman yıl deniyor.
Bir söz okumuştum. Hayatta üç çeşit insan varmış. Birincisi ekmek gibi sürekli ihtiyaç duyulan, ikincisi ilaç gibi bir durum olunca ,insanın bir ihtiyacı olunca ulaşmak istediği sonuncusu ise zehir gibi kesinlikle uzak durmak istediği insan çeşidiymiş. Benim hayatımdaki insanların şükrüm olma sebebi buydu . Onlar  benim için ekmek gibiydiler.
Özlemim balayına çıkan Can ,Rüya ve Çağatay ile Sevda çiftlerineydi tabi ki ama sevdiklerimin geçici uzaklaşmaları aklıma geldikçe şükrediyorum. Değerlerini daha iyi daha iyi anlıyorum.
Gittikleri sürede çok özlemiştim onları. Neredeyse iki haftadır olmamalarına rağmen sanki çok uzun zamandır yoklar gibi hissediyordum.
Ben düşüncelerimde boğulurken salonda yalnızdım neredeyse akşam olmasına rağmen hala kocam ve kardeşleri eve gelmemişti. Selin merdivenlerden inerken gözüme çarpmıştı. Bebeklerimiz üç aylık olmaya yakındı . Benim karnım hala belirsizken Selin 'in ikizleri sanırım onu rahat bırakmıyorlardı çünkü karnı onun biraz biraz belirginleşmeye başlamıştı. Ben onun bu sevimli ve zoraki inişıne bakarken
"Damla ya nerde kaldılar bunlar?"demesiyle bende artık merak etmeye başlamıştım.
"Dur bir arayayım canım ." Dedikten sonra orta sehpadan telefonumu alıp Rüzgar'ı çaldırmıştım fakat telefonu meşgule almıştı. Tam o anda kapının açılmasıyla içeriye girdiler. Hemen ayağa kalkıp Rüzgar'ı karşılamaya gitmiştim. Kollarını belime dolayarak başını boynuma uzatmıştı.
"Sanki cennete giriyorum kadın. Kokun insan aklına zarar. "Demesiyle bende başım göğsündeyken
"Hoşgeldin her zaman ki gibi ."demiştim. Rüzgar beni kavrayan ellerini gevşetip birlikte salona geçmemiz için yönlendirirken salondakiler yorgunlukla oturuyorlardı.Serkan ve Selin yanyana iken  Mert , Vural ve Selim resmen yayılmışlardı koltuğa.
Selin onlara bakıp
"Bu haliniz ne ? Yorgun görünüyorsunuz. Serkan ya tüm gün iştesin zaten biraz benimle ilgilen." deyip Serkan'ın kolunun altına girmesiyle Serkan gülümseyerek
"Canım hoşgeldin demeden siteme başladın yani ."demesiyle biz yerlerimize oturmuştuk. Rüzgar beni göğsüne yaslamışken gözlerimiz birbirine kilitlenmiş şekilde konuşuyorduk. Böyle oluyordu bazen kelimeler zaman kaybı gibi.
"Yenge Serkan'ın yorgun olmayacağı mı var? Çocukcağız tüm gün çok yoruldu."diyen Selim  yandan yandan gülümseyince Serkan ani çıkışla
"Lan sen konuşabiliyor muydun?  Şimdiye kadar sustun sustun ilk konferansını benim üstümden verme bak sinir etme beni."demesiyle Selim kahkaha atmıştı.
Serkan'ın bu ani çıkışı normal değildi.
"Hayatım noldu bugün? Ya anlatsana."diyen Selin'e bakan Serkan elini saçında gezdirip derin nefesler almıştı.
Rüzgar başıma bir öpücük kondurup konuşmaya başlamıştı.
"Bugün yurt dışındaki kadın danışmanlarımız geldiler. Iş bitimi boyunca toplantı yapıldı. "
Rüzgar anlatmıştı bu kadınları haberim vardı ama biz evde yapılacak toplantı diye kararlaştırmıştık . Bu konuyu uzatma gereği duymadım. Kocama olan güvenim tamdı.
"Yalancısın sen Serkan. Konuşma benimle ."diyen Selin ciddi ciddi asılmış yüzüyle Vural'a bakıyordu. Serkan
"Ya elin kadınından banane . Ben daha bi tanesiyle baş edemiyorum. Deli miyim ki başkasına bakayım?"demesiyle hepimiz kahkaha atmıştık.
Selin cilveyle karışık küslük olayını sürdürürken benim gözüm Vural'a kaymıştı. Mert ve Selim genelde sessiz kendi aralarında iş konuşurlardı ama Vural bayağı bayağı sessizdi.
"Vural sen nasılsın? " dememle
Vural bana bakıp ,
"Yenge yanlış anlama da kadınlardan nefret ettim bugün. On dakikalık konu uzadı da uzadı . " demesiyle Serkan
"Ne demek kadınlardan nefret ettim . Kadınlar çiçektir,  böcektir. " diyerek Selin'e sarılıp kur yapıyordu.
Ben Rüzgar'a dönüp " Bu balayı ne kadar uzun sürdü. Çok özledim onları."deyince
"Gelirler birtanem ."deyip çapkın çapkın gülümserken
"Var sende birşeyler . Ne saklıyorsun bana söylemeyecek misin? "Dememle dudaklarımın  üzerine küçük ama beni utandıran bir öpücük kondurup kaşlarını hayır anlamında kaldırmıştı.
Biz sohbete devam ederken akşam yemeği hazırlanıyordu. Sohbet boyunca Serkan  üzerinden yapılan espiriler hepimizin neşesini yerine getiriyordu. O anda aniden kapının  açılmasıyla Can,Rüya, Çağatay ve Sevda içeriye girmişti.
"Selam gençlik, naber? " diye ağzını yaya yaya konuşan Can'a bakakalmıştık.
Haber vermemişlerdi geleneklerini.  Hepimiz ayağa kalkıp karşılamıştık onları. En çok  Can'ı özlemiştim sanırım. Iş birlikçim ve sırdaşımdı. Sarılma faslından sonra hepimiz salona geçerken Can soze girip
"Vural abi gözümde hep hayalin vardı. Ay nasıl özledim bir bilsen."deyip kahkaha atarken
"O hayallerde seni tepelemem var mıydı? Bak başlama yine."demesiyle hepimiz gülümseyerek oturmuştuk. Can Rüya'ın boynuna koyarak mutlu mutlu gezdikleri yerleri anlatırken,  Çağatay Sevda'ya yine ters ters bakıyordu. Bunlar hiç düzelmeyecekler miydi?
Rüzgara bakıp gülümsememle bana bakarak
" Küçük bir sürpriz olsun istemiştim. " demesiyle ince düşünceli eşime daha çok sokulmuştum. O benim sığınağımdı.
"Noldu sormayın."diyen Can'la dikkatim dağılırken aniden söze giren Vural
"Allah içinse sormayın. Bırakın içinde kalsın. " demesiyle hepimiz gülümserken  en meraklımız Selin
"Bu kez noldu?"demişti. Vural göz devirirken Can
"Sevda yüzüğünü kaybetti. Çağatay abim de kızın burnundan getirdi."demesiyle ben soze girmiştim.
"Çağatay bir yüzük için değer mi ?" Deyince Çağatay Sevda'ya suçlayıcı bakış atıp
"Yenge konu yüzük değil ki . Niye çıkıyor o parmaktan o yüzük ? " demesiyle Can söze girip
"Haklısın abi ya . Nasıl kaybeder? Kıymetimisssss deyip yüzüklerin efendisindeki gibi peşinde gezecekti."deyip gülmesiyle hepimiz kahkaha atarken Sevda Çağatay 'ın elini tutmaya çalışınca Çağatay Sevda'ya bakıp onun masum masum gülümsemesini görünce yüzünü avuçlarının içine alıp
"Bu nasıl bir büyü böyle? " diyerek  öpmeye başlayınca  Can Rüya 'ya bakıp
"Bak aşkım ben sana bunları getirmeyelim demiştim. Bu nasıl birşey?  Ya hep küsler ya da tövbe tövbe. " demesiyle hepimiz gülümserken Çağatay Can 'a dönüp
"Inan kardeş demeyeceğim. Inan elimde kalacaksın."demişti.
Vural aniden
"O hakkı kimseye vermem."deyip Can'a ters ters bakınca
Rüya
"Aşkımın üzerine gitmeyin ."deyip gülümsemişti.
"Can ben sizi çok özledim. Sen bakma onlara."dememle Serkan
"Iste Can'ın avantajı da bu zaten . Bütün hatunları yanına çekiyor.  Bizi suçlu çıkarıyor. " demesiyle Selin
"Olur mu hayatım? Yanına hatun çekmede mıknatıs gibi olan sensin. Bu konuda bayrağı sen taşıyorsun. " demesiyle kahkaha atmıştık.
Sohbetle geçen bir yemeğin ve akşamın ardından hepimiz  odalarımıza geçmiştik.
Ben yatağa uzanırken Rüzgar üzerindeki gömleğin bir kaç düğmesini açarak bana doğru vahşi vahşi eğilip üzerime kapanmasıyla onun cezbedici görüntüsü karşısında yine büyülenmiştim . Sanırım onun yakışıklılığına hiç alışamayacaktım.
Elleri üzerimdeki elbiseyi yukarıya doğru sıyırırken ben ellerimi omuzlarına koyarak onu kendime doğru çekmiştim.
Dudaklarımı kaplayan dudakları esir edici şekilde beni büyüsüyle sarhoş ederken yavaşça geri çekilerek gözlerime uzun uzun bakarken
"Nasıl bir aşk ki bir adamı hem yakabiliyor hem de hiç yanmamış gibi en ufak bir uzaklıkta buza çeviriyor ? " demesiyle
"Buza çevirmek ..."dememle gözlerine nefes alışverişimi düzene koyarken
"Ben sensiz üşürken seninle alev alev yanıyorum."demişti.
Aşık olduğum adamın gözlerine bakarken ne diyeceğimi bilememiştim.
O yanıma uzanınca onun göğsüne uzanıp yıldızları izlemeye başlamıştım.
Sessizlik hakimken ben konuşmaya başlayandım .
"Ben bir çok genç kız gibi kendi halinde , bazen hayallere dalan,  yıldızları çok seven, aylardan bahara aşık , evet hayallerimde kurduğum adamıda bekleyen ama daha çok umutsuzca olsa da bu sıradandım işte.  Çünkü biliyordum ki hayaldiler onlar . Inanmazdım ama umut ederdim inanmadığım şeyi. Okuduğum kitaplar veya izlediğim filmler kurgu sanarak yaşadım bunca zaman. Çok saçma ama yazılan kitapları kurgu sandım , çekilen filmleri kurgu sandım bilemezdim ki bunlar yazılırken meğer bir yerde yaşanıyormuş. Meğer hayatın böylesine gizli bir yüzü daha varmış.  Sende öğrendim. "
Ben bunları söylerken elleri sırtımda dolanan Rüzgar
"Sıradanım dedin yanlış. Sıradan insanlar hayatlarını olduğu gibi kabul edip yaşarlar.  Hayal kurmak büyük insanlara özeldir."demesiyle onun yüzüne bakarak
"Ben seni hayal etmemiştim. " dememle kaşlarını çatıp
"Bir eksiğim varsa söyle Damla'm. Ben en çok sana layık olmalıyım. " demesi üzerine
"Hayır bitanem öyle değil " demiştim. Sözlerime devam ederken
"Benim kurduğum hayalde yaşayamamışlığın verdiği noksanlarım vardı. Benim seni düşleyemeyeceğim kadar olağanüstü bir insansın."
Beni yavaşça altına alırken boynumu öperek söylemişti sözlerini.
"Kimse mükkemmel değil. Birbirimize olan zaafımıza tek sebep aşkımız.  Kusurlu insanların kusursuz aşkı bu. Güzel  ve masum bir genç  kızın hayali küçümsenmemeli karım. Hayallerin aşkı yaşattı sana bana ise bir çift göze bakarken cennete gidebilmeyi..."

Değerli okuyucularım sizleri özleyen ben yeni bölümle karşınızdayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Değerli okuyucularım sizleri özleyen ben yeni bölümle karşınızdayım. Sizleri seviyorum. 💜💜💜💜
Özenilesi aşklar yaşamanız dileğiyle...
💜💜💜💜

Mafyanın ZaafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin