Neresindeyim ki hayatın? Herkes bir yerindeyken ben neresindeyim? Başlıyor muyum herşeye yoksa bu bir bitiş mi? Eskiden annem yaşarken bana çok gülen çok ağlar derdi . Kahkahalarım olduğu zamanlardı o zamanlar...
Bu gülümsemeler yüreğime hiç yaşanılmamışlıktanmıdır bilinmez ince ince çizikler atıyordu. Demekki insan acıya alışıyordu ki sonrasında güldüğünde ise kendi gülüşünü bilet alıp en ön sıradan izliyordu. Bu kadar sevmek ve sevilmek sadece filmlerde yada kitaplarda olurdu ama bu gerçekti. Ne garip bir dünya değil mi? Sevmenin ve sevilmenin mucize olduğuna inanır olduk. Bu kimin ayıbıydı ki?
Kahvaltıdan sonra adada gezmeye çıkacaktık ve ben hazırdım. Aynaya baktıktan sonra aşağıya inmeye başladım. Rüzgar'da hazırlanmış kapıdaydı.
"Çıkabiliriz. "Dememle elimden tutup arabaya götürdü. Arabanın çalışmasıyla birlikte ada yolculuğumuz başlamış oldu. Küçük küçük dükkanlar, hediyelik eşyalar ve renkli kıyafetler o kadar güzeldi ki. Burada herkes mutluydu. Neşeleri yerinde ve partilerle ,eğlencelerle ,danslarla şuan sokakta gördüğüm müzisyenlerle burası tam bir cennetti. Gezmemiz saatler sürmüştü. O süre boyunca Rüzgar bana etrafı tanıtmıştı. En azından sorduğum soruları yanıtlamıştı. Adada yabancı olduğumuz için herkes bize birşeyler ikram etmeye veya satmaya çalışıyordu. Aşırı yakınlıktan herkes kaçınıyordu. Artık yorulmuştum. Dinlenmek istiyordum.
Tam o sırada bir adamın deniz kabuğundan yaptığı süsleri bana satmaya çalışırken koluma dokunmasıyla Rüzgar'ın aniden dönüp adamın kolunu döndürüp kırması bir olmuştu. Adam acıyla inlerken Rüzgar 'a dönüp baktım.
"Rüzgar neden-"
"Kapa çeneni. Benim işlerime karışma. O dua etsin gebertmediğime."demesiyle yüzüm asıldı. Korumacı olması bir yere kadar iyiydide zavallı adamın kolunu kırmıştı. Zaten bana da bağırmıştı. Susup onunla yürümeye devam ederken
"Yoruldum ."dememle kolumdan çekip arabaya götürdü. Arabaya binince son hızla aracı kullanırken direksiyonu saran parmaklarının boğumları tutuşunun sıkılığından kızarmıştı. Onu olduğu gibi kabul edeceğimi fısıldadım kendime. Ne demiştim ? Hayatı ona asla zehir etmeyecektim . Benimle evlendiğine pişman etmeyecektim. Gözleri keskin bir şekilde yola bakarken omzuna dokundum.
"Seni seviyorum Rüzgar. "Dememle bana baktı.
"Bu bizim balayımız unutalım mı olanları?"deyince yola döndü bakışları. Kalbim kırılmıştı. Beni umursamadan yola devam edebilmişti. Başımı cama çevirmiştim. Rüzgar 'dan tarafa bakmasam daha sağlıklı düşünebilirdim. Beni ciddiye mi almıyordu acaba? Hiç bir konuda fikrimi sormuyordu. Seni seviyorum dediğim halde umursamamıştı. Düşüncelerimi kesen şey Rüzgar 'ın araba sürerken birden tek eliyle beni kendine çekmesi oldu. Omzuna yaslanmamı sağlamıştı. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda başıma sahiplenici bir öpücük kondurmuştu. Ben az önce yanlış düşünmüştüm. Büyük bir hataydı bu evliliğimiz için çünkü yanlış anlaşılmalar değil miydi ilişkilerin noktası? Araç birden durunca başımı kaldırıp büyülenerek etrafı izledim.Güneşin batışını izlemeyen doğuşunu en romantik an zannedermiş. Bu güzel mekan suyun üzerindeydi. Akşama en çok yakışan sevgili meğer bu bilinmezlik içindeki denizmiş . Artık ben efsanelere inanıyordum çünkü yaşıyordum .
"Beğendin mi?"demesiyle Rüzgar 'a dönüp
"Bayıldım. Büyüleyici. "Deyip yanına gidip kollarımı beline dolayıp küçük vücudumla kapsayabileceğim bütün alanı kalsadım Rüzgar'ın göğsünde.
Oda kollarını bana dolamıştı bir süre şuan ne kadar güzel gördüğümüzü düşündüm. Ayrılınca elimi tutup içeriye götürdü. Beraber oturduğumuz masadan denizin ışıltısı manzaramız olarak karşımızda duruyordu.
"Ben sana düğün hediyeni şimdi vermek istiyorum."demesiyle Rüzgar 'a döndüm. Şaşkın bakışlarla onu izlerken menü geldi aniden.
"Ilk once yemeğimizi seçelim."demesiyle menüyü açınca ağzım açık kaldı. Menüde bir not vardı. Okumaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın Zaafı
RomansaMerhabalar , Bu sıradan bir aşk değil size mucizeyi anlatacağım. Sizden sadece benim dünyama ve mucizeme tanıklık etmenizi rica ediyorum. Eşlik etmek isterseniz sizi bekliyorum. Gelin beraber yaşayalım ... Bu bizim romanımız olacak benimle kal...