his first date

716 60 94
                                    

Veee son geçiş bölümü. Sonraki bölümümüzde film çekimlerine başlıyoruz. Stresli bir dönemimdeyim, bu yüzden bir hatam varsa lütfen maruz görün.

İyi okumalar!

*

En yakın arkadaşa aşık olmak cidden bok gibiydi.

Lisede, Ocean bizi Ashton ile tanıştırdığında el sıkışırken birbirimize gülümsemiştik. Ellerimiz diğerlerininkinden daha uzun süre birbirine bağlı kalmıştı ve gözlerimiz de bu süreçte kenetliydi. O an, sanki Ashton'ın benim için önemli olacağını bir şekilde anlamıştım. Hızlı kaynaştık. Çocukların aradığı baterist tam olarak oydu, hem iyi bir arkadaş hem de iyi bir müzisyendi. Ocean ve ben çalarken onları dinlerdik. Bazen Ashton da şarkı söylerdi ve yemin ediyorum, hayatımda onunki kadar güzel ses duymamıştım. Biraz daha samimi olduğumuzda bunu ona söyleyip Luke'dan trip bile yemiştim ama gerçekten, Ashton'ın sesi çok güzeldi. Zaten ona aşık olduğumu da karaoke yaparken Summertime Sadness'i söylediğinde anlamıştım. Onu sonsuza kadar dinlemek istemiştim. Bu diğerleri şarkı söylediğinde hissettiğimden çok daha farklıydı. İlk defa bir ses bu kadar içime işlemişti ve ağlamak istememe yol açmıştı. Ashton'dan önce sesine aşık olmuştum. Sonra yavaş yavaş tüm parçalarına bağlanmaya başladım. Gözleri, pürüzsüz yüzü, gülüşü, neşesi, şefkati... O sırada Gwen ile flörtleştiğinden kendimi durdurmaya çalıştım. Tanrı biliyor ya, onu farklı anlamda sevmeye başladığımı fark ettiğim an gerçekten çabaladım. Onu sevmemek için, beni asla sevmeyecek birine delilercesine bağlanmamak için çabaladım. Ama hiçbir işe yaramadı ve şimdi burada, onun bana akşam ilk defa randevuya çıkaracağı kızı anlatmasını dinliyordum. Yüzümdeki gülümsemenin sahte olduğunu ve ağlamak istediğimi buradaki dört erkekten yalnızca biri anlıyordu. O da olmasa dayanamazdım herhalde.

"Biliyorsunuz, Gwen'den bu yana kimseyle çıkmadım. Biraz heyecanlıyım." Kocaman gülümseyerek bunu söylediğinde hepimiz gülümsemeye çalışıyorduk ama Kasey'den hoşlanmadığımız için pek başarılı olamıyorduk. Ashton yanımızda yokken bu konuyu konuşmuştuk. Kasey ile konuşmaya başladığından beri bizden uzaklaşmıştı. Bu durumdan hiçbirimiz hoşnut değildik tabii ki.

"Sence de biraz acele etmiyor musun?" diye sordu Luke tedirgince. Ashton'ın sinirlenmesini istemediği belliydi. Son zamanlarda biraz daha atarlanır olmuştu.

"Üç haftadır konuşuyoruz ve akşam ilk randevumuz olacak. Hızlı giden bir şey göremiyorum." Görünen o ki üç yılım onların üç haftasına kıyasla daha kısaydı. Sesimi çıkarmadım. Ağzımı açtığım an 'Yalvarırım gör artık beni' diyerek ağlamaktan korkuyordum.

"Hera'yı bir buçuk yıldır seviyorum. Aynı sizin gibi üç haftadır konuşuyoruz ama gördüğün gibi randevuya çıkmadık."

"O senin korkaklığından." İşte, Jasmine dönemi Ashton geri geliyordu. Arkadaşlarını bir kız adına kıran Ashton.

"Ashton, senin iyiliğini düşünüyoruz. Son zamanlarda takındığın şu aptal atarlı kişilikten sıyrıl artık. Arkadaşımı özledim." Calum'ın konuşması Ashton için bir baraj gibiydi. O da olaya katıldığında ciddi olunduğunu anlar ve kendini sorgulamaya anca öyle başlardı. Gergin bir nefes verdiğini gördüm. Bakışlarını bana çevirip anlamsızca bir süre baktıktan sonra gözlerini masaya dikti.

"Gerginim." Hepimiz bunu anlamıştık. "Hafta sonu büyük oyuncularla buluşacağım, ardından gazetelere çıkacağız. Yakın zamanda da çekimler başlayacak. Artık okuma evresi bitti ve kariyerim başlıyor. Tüm ülke, hatta yapılan reklamlar yüzünden tüm dünya bu filmi bekliyor. Onlarca öğrenci arasında en iyisi seçildim, seçildik ve ben bunun altından nasıl kalkacağım bilmiyorum. Bu yüzden şimdiki hayatıma daha sıkı tutunmaya çalışıyorum. Kasey'den hoşlanıyorum." Tam bu noktada kalbime düşen ağırlıkla zorlukla yutkundum. En yakınımda Luke vardı, yavaşça omzuna başımı koyarak bir çeşit destek almaya çalıştım. Neden bunu yaptığımı bilmese de anında elleri saçıma gitmiş, bunun beni iyi hissettirdiğini bildiğinden saçımla oynamaya başlamıştı. Michael ise şu an karşımda değil de yanımda olmak istediğini bakışlarıyla belli ediyordu. Bir iç çekerek dikkatimi tekrar Ashton'a verdim. "Ondan gerçekten hoşlanıyorum ve hayatımın büyük bir dönemine geçiş yaparken bugünü geride bırakmak istemiyorum. Bu yüzden hızlı gidiyorumdur belki de." Ashton bize sık sık içini dökmezdi. Genellikle o olgun ve dinleyen, biz de sızlanan taraftık. Bu yüzden şimdi biraz şaşırmıştık. Karşısında oturan Calum, bize teker teker baktıktan sonra -hatta yanılmıyorsam bana daha uzun bakmıştı- konuşma onayını almışçasına Ashton'a döndü.

Why Won't You Love MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin