Neyim ben 24 saat geçmeden bölüm yayınlayan muazzam bir yazar falan mı sıohswıuofh Bir Ashton Irwin'e bir de ani gelen ilhamlara aşığım. Atlantis birkaç Ashton fotoğrafı attı ve gece aniden yazmaya başlyıp iki saat durmadım dfıohdsoı
Bu arada baştan söyleyeyim. Ne dans ne de dövüş hakkında zerre fikrim yok. Araştırmalarımın da pek yararı olmadı. Bu yüzden okurken ficlerde her şey mümkündür mantığıyla okuyun gitsin sıcsdklchs Çekimler bu bölüm başlar sanıyordum ama unutmuşum bu tür ayrıntıları ehehehe özür dilerim. Ama hızlı yazıyorum, bu yüzden sorun olmayacağını umuyorum ve yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar!
*
"Yıllar geçecek, ünlü bir yönetmen olacağım, Di Caprio ile falan çalışacağım ama yine de bu çektiğim en ikonik film olacak." Michael az önceki gülme krizinden sonra yüzünde kalmış sırıtışla fısıldayarak bunu dediğinde gözlerimi devirerek karnına bir yumruk geçirdim. "Ah!" diyerek iki büklüm olsa da yüzündeki gülüş silinmemişti.
Michael'ın bu kadar eğlenmesinin nedeni elimizdeki senaryonun sonunda bulunan aşk itirafı sahnesiydi. Film bizi tanıtma amaçlı olduğundan karakterlere farklı isim verilmemişti, herkes kendi ismiyle oynuyordu. Ve Michael'ı gülmekten öldüren bu sahnede tam olarak şöyle oluyordu: Ajan Vincent, Ajan Irwin'e yıllardır onun burnunun dibinde ona delilercesine aşık olduğunu söylüyor, kör olduğu için saydırıyor, fazlasıyla sinirli ve atarlı bir iç döküşten sonra silahını masaya bırakıp bulundukları yeri başka bir şehirde daha mutlu bir ajan olmak üzere terk ediyordu. Neydi bu, hayatım mı?
"Beklediğimden daha fazla aşk var." dedi Ashton senaryoyu okumayı bitirip bize dönerken. Onaylarcasına kafamı salladım. Neredeydi bu filmin ajan ruhu? Neden yazılan öpüşme sahnesi o kadar... ateşliydi? Kimse benim bu sahneyi çekerken kalpten gidebileceğimi düşünmüyor muydu Tanrı aşkına?
"Beğenmediniz mi?" Aynı anda Denise'e döndük. Oyuncular olarak bizim beğenmemize elbette önem veriyordu ama beğenmedik desek değiştirecek değildi. Matthew ve Lea bayılmıştı.
"Bence harika. Daha güzel olamazdı." dedi Michael tekrar gülerken. Bir gün bu salak yüzünden kesinlikle yakalanacaktım.
"Katılıyorum." Ashton'ın dediği üzerine ben de gülümseyerek aynı fikirde olduğumu belirttim ama bir yandan da onu inceliyordum. Gerçekten ne düşündüğünü merak ediyordum. Yedi yıldır arkadaştık ve bir ay içinde iki defa öpüşecektik. Bu konu hakkında benim kadar endişeli miydi? Bu aramıza mesafe koyacak mıydı? Sevgili flörtü Kasey bunun hakkında sıkıntı çıkaracak mıydı? Ben bunca korku arasında, senaryodaki Fleur kadar özgüvenli olup onu duvara itebilecek miydim?
Bunun dışında, karakterime gerçekten bayılmıştım. Çünkü tamamıyla bendim. Sanki Denise beni tanıyordu da kağıda öylece geçirmişti. En çok hoşuma giden şey senaryodaki Fleur'u küçümseyen adamı Ashton'ın gözü önünde benzettiğim sahneydi. Burada yazılana göre Ashton o sahnede benden manyak etkilenecekti. Eh, öyle ummaktan başka çarem yoktu. Küçükken gittiğim tekvando kursu ve sahip olduğum siyah kuşak sayesinde o dövüş sahnelerini çekmek için normalde almam gereken eğitimden çok daha azını alacaktım ve bu bize zaman kazandıracaktı. Normalde en az bir ay çalışmam gerekirken iki hafta çalışacaktım, Ashton da aynı eğitimi alacaktı ama onunki daha yoğun olacaktı. Bir de saçma sapan, bence gereksiz ve klişe olan bir dans sahnesi için de birlikte ders alacaktık. Gizli görevdeki iki ajanımız bir çift gibi davranmalıydı. Tüm bunlar için eğitimler yarın, çekimlerse iki hafta sonra başlayacaktı.
Senaryoyu baştan okurken bir nefes verdim. Her şeyin hayatımla bu kadar uyuşması benim açımdan kolay mı olacak, zor mu olacak hiç kestiremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why Won't You Love Me
FanficNeden beni sevmiyorsun? Birlikte ikimiz yalnızız. Diğer taraftan çok çaresiziz. Öyleyse neden beni sevmiyorsun?