Merhabalar! Hızlı yazdığıma göre ilhamımı bozan şeyin okul olduğunu kanıtlamış olduk soıchduohfs Filmi yazmak çok hoşuma gitti, bundan sonraki bölümde de çekimlere daha fazla yer vereceğim. Bu bölümün devamı olacak, daha fazla uzamasın diye bıraktım şimdilik. Yorumlarda buna ya da herhangi bir şeye dair eleştirmek istediğiniz varsa lütfen çekinmeden yazın, yorumlarınızı görmeyi çok isterim.
Gece gece bandanalı Ashton'a düştüğüm için multide onu görüyorsunuz scklnsduı O zamanlarla şimdiyi kıyaslıyorum da... Aşırı değişmiş. Neyse feelsime kendi içimde devam edeyim sıohwdoı Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar!
*
And when the phone call finally ends
Ve sonunda telefon görüşmesi bittiğinde
You say I'll call you tomorrow
Sen beni yarın arayacağını söylüyorsun
And I'm stuck in the friendzone again and again
Ve ben bu friendzone'da yeniden ve yeniden sıkıştım
I dedicate this song to you
Bu şarkıyı sana adıyorum
The one who never sees the truth
Gerçeği asla göremeyen kişiBu sözleri yazdığım zamanı hatırladığımda kendi kendime güldüm. Ashton Gwen ile birlikteyken hafta sonu minik bir tatile çıkmışlardı, ben de bunu unutup proje ödevimiz için onu aramıştım. Ashton ise beni sonraki gün arayacağını, o an ödev ile uğraşamayacağını söylemişti. Çok fazla öfkelenmiş, defterime direkt her şeyi dökmüştüm.
"Eee, uygun bir şeyler var mı?" Calum'ın sesiyle defteri okumaya devam ederken başımı iki yana salladım. Michael bu konuyu konuşmamız için iş dönüşünde beni evden almış, kendilerine getirmişti ve saatlerdir birlikteydik. Uzun süre bira içip boş yaptıktan sonra saatin geç olduğunu fark edince işe koyulmuştuk. Ashton'a ulaşamamıştık, bu yüzden kesin kararlar veremezdik ancak en azından alt yapı için uğraşıyorduk. Luke tahmin ettiğim gibi haberle sevinmişti, sabahki keyifsiz halini hala korusa da bu dünyadaki en sevdiği şeyi bir film için yapacak olmak onu gururlandırmıştı. Şu an da eski videolarımızdan birini izliyor, bize söylediği kadarıyla eski ilhamı yakalamaya çalışıyordu. Bir anlığına defterimi bırakıp televizyonda oynayan videoya baktım. Videoyu çeken Ocean ve ben sürekli güldüğümüz için kamera titriyordu, Luke buna sinirlenip bize kızarken Ashton da ona gülerek bandanasını düzeltiyordu. O bandanalı günleri... Yüzümde saf bir gülümseme oluşurken Ashton'a bandanayı çok yakıştırdığım için sürekli hediye ettiğimi hatırladım. Farkında olmasam dahi o zamanlar bile ondan hoşlanıyordum.
"Dünyadan Fleur'a..." Michael elini önümde salladığında eskilere dalmayı bırakıp ona döndüm. Bana defteri işaret ettiğinde dudaklarımı büzerek "Bundan bir şey çıkmaz." dediğimde ağlarcasına bana bakmıştı.
"Orada yüzden fazla şarkı var, ne demek bir şey çıkmaz?" Omuz silkerek defteri kapattım. Bunların çoğunu Ashton'a yazmıştım, şimdi çıkıp öylece söylemelerine izin veremezdim. Okudukça günlük gibi hissettirmişti, ne kadar hissim varsa bu sözlere dökmüştüm sonuçta.
"Ergenken yazdığım şeyleri bu filmde kullanamayız. Kafa kafaya verip yenisini yazalım."
"Bu hafta yazıp bestelemeliyiz ki haftaya çekebilelim. Lanet olsun! Bu konuda sıkıştırılmak iğrenç bir şey." Michael yorgunlukla kafasını kanepeye yasladığında bu haline gerçekten üzülmüştüm. Üzerinde bu kadar fazla yük olması ve benim de en yakın arkadaşı olarak uzun süredir onunla o yükleri paylaşmadığım gerçeği birden yüzüme çarpmıştı.
"Michael, sakin ol. Her şey bitmek üzere. Şarkıyı bize bırak ve şimdi gidip tatlı bir uyku çek." Calum da dediğimi destekleyerek onu uyumaya göndermişti, Luke ise hala bizle konuşmadan eski videoları izliyordu. Michael onu kaldırmakla uğraşıp beceremediğim ve bununla eğlendiği birkaç dakikanın sonunda ikna olup alnımı öptükten sonra ayaklarını sürüye sürüye odasına gidince salonda üçümüz kaldık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why Won't You Love Me
FanfictionNeden beni sevmiyorsun? Birlikte ikimiz yalnızız. Diğer taraftan çok çaresiziz. Öyleyse neden beni sevmiyorsun?