Ve geldik malum bölüme... Hikayenin en uzun bölümü oldu aynı zamanda. Teşekkür yazısı ve epiloglar için lütfen kütüphaneden çıkarmayın. Yazıyı az sonra yazacak ve duygularımı orada dökeceğim. Lütfen bol bol yorum yapın.
Ashton ve Fleur için son kez,
İyi okumalar!
*
Fleur | 27 Mart 2020
"... ve ciddiyim Cole neredeyse ağlıyordu Fleur'un itirafında. Sonsuza kadar dalga geçtik."
"Calum da ağlayacaktı, Cole ile gerçekten benziyorlar. İkisi de soğuk görünen pamuk şekerleri."
Ocean yüksek enerjisiyle bugün Cole ve onun arkadaş grubuyla filmimizi izlemeye gittiğini anlatırken Luke'un yanıtı üzerine hepimiz kahkaha attık. Calum aynı zamanda pamuk şekeri olmadığını söyleyerek gözlerini deviriyordu.
Bugün için beni de davet ettiklerinde işim olduğu bahanesiyle gitmemiştim çünkü hepsiyle takılmaya bayılsam da bu filmi onlarla izlemek pek tercih edeceğim bir şey değildi. Şimdiyse uzun süredir ilk defa sadece altımızdık. Film tüm dünyada vizyona girdiğinde de toplu bir kutlama yemeğine çıkmıştık ve Hera'yı da Amanda'yı da Denise'i de çok seviyordum ama yalnız altımızın birlikte olması iyi gelmişti. Bu gece toplanmamızı isteyen Ashton olmasına rağmen bize göre biraz daha sessizdi, kahkahalar attığımız şeylere yalnızca gülümseyip birasını izliyor; ara sıra kafasını kaldırıp onu inceleyen gözlerime bakıyordu. O anlar hafif bir tebessümle geri çeviriyordu bakışlarını ancak zihninde dönenler her neyse iyi şeyler olmadığını bilecek kadar onu tanıyordum.
O günden sonra tabii ki daha da yakınlaşmıştık. Birlikte yürüyüşlere çıkıyorduk, baş başa yemek yiyorduk, ara sıra beni izlerken görüyordum onu. Hepsi hayal gibi hissettiriyordu, uzun süredir beklediğim bir şeyin birdenbire öylece olması hiç aklıma yatmıyordu doğrusu. Zaten hala konuyu açmadığımız için teknik açıdan hiçbir şey yok gibiydi ama bilmiyordum, öylece devam edemezdik sonuçta değil mi? Henüz kimseye anlatmamıştım ve normalde, eski halimiz olsa anında Michael'a koşacağımı biliyordum ama şimdi beni engelleyen bir şeyler vardı. Belki de ilk defa kimsenin yorumunu istememiştim, yaşadıklarımı tek başıma değerlendirmek ve Ashton ile aramızda çözene kadar kimseyle konuşmamak istemiştim. Yine de düşününce ondan sakladığım için üzülüyordum, anlattığımda sıkı bir trip beni bekliyordu.
"Peki Shane öpüşme sahnesinde ne yaptı?" Michael'ın eğlendiğini belli eden sesiyle sorduğu sorusuyla ortama geri döndüm ve yanımdaki yastığı ona fırlattım. Kıkırdayarak yastığı tutarken dil çıkarmıştı. Karşılıksız aşkın ne kadar acı verici olduğunu benim en yakın arkadaşım olarak adım adım izlediği halde bunu demesine göz devirdiğimde yalnızca öpücük göndererek dikkatini Ocean'a verdi.
"Hiçbir şey. Dümdüz bakışlarla izledi. Ama itiraf sahnesinde Abigail ile göz göze geldiklerini gördüm, bence onlar tekrar birleşecek." İşte bu beklemediğim bir şeydi, bu yüzden şaşırmıştım. Tam nereden anladığını soracaktım ki daha fazla devam edemeden Ashton'ın boğazını temizlemesiyle hepimiz ona döndük. Birasını masaya bırakırken "Bu kadar Shane yeter." dediğinde kaşlarımı kaldırdım, bu sorunu çözdüğümüzü sanıyordum. Ancak dirseklerini dizlerine koyup ellerini birleştirerek çenesini oraya yasladığında ve hepimize bir göz attıktan sonra devam ettiğinde konuyu kapatmasının onunla alakası olmadığını anlamıştım. "Size bir şey söylemem lazım."
"Ciddi bakışlar. Hiç sevmem." diye mırıldandı Luke da yerinde doğrulurken. Birlikte soğuk rüzgarlar esmeden geçirdiğimiz birkaç saat var diye sevinmiştim ancak görünen o ki Ashton her ne söyleyecekse bunu bozacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why Won't You Love Me
FanficNeden beni sevmiyorsun? Birlikte ikimiz yalnızız. Diğer taraftan çok çaresiziz. Öyleyse neden beni sevmiyorsun?