you told me it's so hard to be lonely

582 57 76
                                    

Dünyanın yazar açısından en kafa karıştırıcı bölümüne hoş geldiniz. Otuz beşinci bölüm final olacak ve olayları toparlayıp sıkıştırmaya çalışarak çılgın şeyler ortaya çıkardım skdfhusdfıoı Aslında ilk kısmın çok bir olayı yoktu, yalnızca promo sürecini anlamanızı istedim. Aklınızda bunun gibi bir sürü röportaj canlansın, multiye de ilham videosunu koyuyorum. 

Merak ediyorum, birkaç ay sonra filmleri çıkacak iki üniversiteli genç Fleur ve Ashton'ı yalnızca teaser ve fragmandan tanıyor olsaydınız; onlara ne sormak isterdiniz? Lise anıları olsun, çekim anıları olsun, aklınıza ne gelirse. Bu paragrafta sorun da cevaplasınlar yorumlarda:)) 

İyi okumalar!

*

Glamour'un stüdyosunda olduğumuza inanamıyordum. Sık sık buradaki videoları izler, ünlülerin kurgu mu yoksa gerçek mi davrandığını anlamaya çalışırdım. Sevecen bir grup insan tarafından karşılanıp bize süreç anlatıldığında ise her şeyin doğal olduğunu anlayarak daha çok heyecanla dolmuştum.

Yaptığımız sayısız promonun en kapsamlılarından biriydi burası. Birçok röportaj vermiş ve iki tane programa çıkmıştık. Bu süreçte Ashton ile olmak hoşuma gidiyordu, birlikte gerçekten eğleniyorduk. Fragmandan sonra çok ciddi bir fan kitlemiz olmuştu, sadece benim Ashton'ı duvara ittirdiğim kısımla yatakta olduğumuz kısım konulsa bile insanlar o sahnenin tutkusunu hissetmiş; adımıza fan sayfası bile açmıştı. Bize 'Flashton' ismini vererek shiplemeye başlamışlardı. Bu konu hakkında pek konuşmuyorduk, ancak ben her gün sayfaların paylaştıklarını kontrol ederek içimden onlara haklı olduklarını söylüyordum. Tüm bunların üstüne, röportajın birinde gelen "Birbirinizden hiç etkilendiniz mi?" sorusuna Ashton lisede benden hoşlandığını söyleyerek cevap vermişti ve o an yere yapışacaktım. Aynısının benim için de geçerli olduğunu söylemiştim ve gülüp geçmiştik. Ancak çekimlerden sonra Ashton "Lea istediği reklamı alıp susar artık." dediğinde tüm heyecanım yerle bir olmuştu. Onun kuklası olmayacağına söz verdiğimizi söylemiştik ancak bana haber bile vermeden böyle bir cümle kurarak duygu sistemimi mahvetmişti. Yine de her anımızı birlikte geçirdiğimiz için ona pek sinirli kalamıyordum.

"Önce ayrı ayrı, sonra birlikte çekeceğim sizi ancak birbirinizin çekimlerine karışabilirsiniz. Biz burada doğal davranıyoruz." Martha son açıklamalarını sevimli bir şekilde yaptığında düşüncelerimi dağıtarak kafamı salladım. Çekime ilk alınan Ashton olmuştu. Arkadaşlık testi videosuydu, o kadar tatlıydı ki her cümlesinden sonra insanların gülüşü duyuluyordu.

"Peki Fleur ile olan favori anın ne?" Bunu ona hiç sormamıştım, bu yüzden merakla vereceği cevabı bekledim. Oturduğu dönen taburede sağa sola giderken tavanı izleyerek bir süre düşündü. Ardından minik bir tebessümle bakışlarını indirdi, saçlarının dağınıklığı ve bu hareketleri onu olduğundan daha genç gösteriyordu.

"Lise sonda, sınıftan geçmem için teslim etmem gereken bir ödev vardı. Zor bir dönemimdeydim ve buna rağmen haftalarca uğraşıp ödevi yapmıştım. Son gece, talihsizlik bu ya, kahve dökülmesiyle hepsi mahvoldu." İçim aklına bunun gelmesiyle ısınırken Ashton'ı gülümseyerek izliyordum, o da tam bu noktada duraksayıp bana döndü ve dudaklarını ıslatırken aynı şekilde gülümsedi. Kalbimin anlık çarpışını dışarıya yansıtmamaya çalıştım. "Fleur geldi, kalmama izin vermeyeceğini ve tüm gece ödeve yardım edeceğini söyledi. Birlikte sabahladık. Normalde sinirlenip hayıflanarak yapacağım ödev sırf beraber yaptık diye güzelleşmişti. Gece boyunca uyanık kalmak için kahveler içtik, verdiğimiz her arada annemler uyanmasın diye sessizce gülme krizine girecek kadar sohbet ettik. Kulağa çok basit geliyor ancak öyle değildi; olay ödevden çok daha fazlasıydı. Fleur söylemediğim halde iyi olmadığımı görebilmiş ve yanımda olmuştu o gece. Ödev bir bahaneydi." 

Why Won't You Love MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin