Selim DEMİRHAN
Çiçek'in bana bağırıp koşar adım uzaklaşmasıyla şaşkınlıkla arkasından baka kaldım.
Bu kız değil miydi gözlerimin içine bile bakmaya çekinen? Şimdi ne oldu da bir anda pençelerini çıkardı? Gözlerindeki öfke ve akmaya hazır yaşlar aklıma geldiğinde kaşlarım çatıldı.
Anlaşılan bir şeyler olmuştu ve bu küçük hanımın kedilikten kaplanlığa geçmesine sebep olmuştu. Daha fazla boş boş sokağın ortasında dikilmemek için eve yöneldim.
Annem güler yüzüyle kapıyı açıp;
"Hoş geldin oğlum." Dediğinde pamuk yanaklarından öpüp;
"Hoş buldum sultanım." Diyerek içeri girdim.
Salondaki babama da selam verdikten sonra odama geçtim. Eşyalarımı ayarladıktan sonra vakit kaybetmeden kendimi duşun altına attım.
Bugün hastanede oldukça yoğun bir gün geçirmiştim. Benden önce ünüm geldiği için hastalar sıraya girmişti. Hatta o kadar kalabalıklaşmıştı ki bir süre sonra hasta kabul etmeyi bırakmıştım.
Baş hekim ilk kez bir doktorun bu kadar yoğun ilgi gördüğünü söylediğinde garipsedim. İnsanlar gerçekten çok garipti. İyi bir doktor olduğumdan bile emin olmadan hakkımda anlatılan abartılı şeyler yüzünden hepsi bana muayene olmak istiyordu.
Üç sene boyunca Kars'da geçirdiğim sakin hayattan sonra burası bana fazla gelmişti. Şehrin kalabalığı, gürültüsü, hastanenin yoğunluğu şimdiden beni pişman etti.
Kırık bir kalp ve öfkeli bir adam olarak kendi kendimi sürdüğüm Kars, ben anlamadan bana yuva olmuştu. Oradan ayrılmadan önce bu kadar benimsediğimin farkında değildim. Oysa şimdiden orayı özlemiştim.
Ne var ki annemler için İstanbul'dan gelen teklifi kabul etmiştim. Beni yalnız bırakmamak için tüm düzenlerini bozup benimle birlikte Kars'a geldikleri için kendimi onlara karşı borçlu hissediyorum.
Daha fazla düşünmemek için durulanıp duştan çıktım. Bedenimi kurulayıp üzerimi giyindikten sonra banyodan çıktım.
"Selim yemek hazır." Annemin seslenmesiyle adımları mutfağa yönelttim.
Sezen sultan yine mükellef bir sofra kurmuş çorbaları dolduruyordu.
"Yardım lazım mı sultanım?"
"Yok yakışıklı oğlum geç sen sofraya." Derken öpücük atmayı da ihmal etmemişti.
Annemin hala bana küçük bir çocukmuşum gibi davranması gülümsememe sebep olurken yerime oturdum.
Babam da gelip masanın başındaki yerini aldığında annemde oturdu. Yemeğe başladığımızda masamız sessizdi.
"İş nasıldı evlat?" Babam sessizliği böldüğünde ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Sevdam
Roman pour AdolescentsGümbet mahallesinde yeni bir güne haberci olarak doğan güneş ile Çiçek tatlı uykusundan uyandı. Her zamankinde farklı bir gün olmadığını düşünerek yatağından kalkarken hayatın onun için neler hazırladığından bir haberdi. *** İşi için geldiği yerde h...