Elvan ayakkabısını ayağına geçirip eline çantasını aldı. Saat çoktan akşam 7 olmuştu. Şimdi gitmezse bir daha gidemezdi.
Odasından sakin bir şekilde çıkıp aşağı indi. Büyük bir sofra kuruluyordu. Ve bunun o sevmediği aileye kurulması tiksinmesini sağlamıştı. Birden herkesin yukarıdaki avludan sesi duyuldu. Kız acele edip kapıya gitti. Kapıyı açıp sessizce kapatmak için arkasını döndü. Kapıyı kapatınca arkasını döndü ve Ahmet beyle karşı karşıya geldi.
"hanımım ne yapıyorsunuz burada? Misafirler gelecek." Elvan olayı çakmaması için sakin bir şekilde.
"yok bir şey Ahmet. Biraz dolaşıp gelecem. Şimdilerde korumalara hesap mı verir olduk?" Ahmet biraz şaşırsada hemen kendini savunmaya geçti. Arkadan araba sesleri gelsede İkiside umursamadı.
"yok hanımım..."
"tamam ben bi on dakika sonra gelecem. Sen burayı koru." Ahmet kafasını sallayınca Elvan Ahmete bakarak ilerlemeye başladı. Tam önüne dönüp sırıtacakken birine çarpmasıyla burnu felaket şekilde acımıştı.
Elvan hemen burnunu tutup geri çekildi. Çarptığı kişi Ali Asaf olunca biraz şaşırmıştı. Üstelik adam bilerek çarpmasını sağlamıştı. Elvan adamın arkasındaki ailesine bakıp adama sinirli bir şekilde baktı.
"Ahmet dedeme de ki torunun gelecek. Beni merak etmesin." herkes gelin olacak kadını süzüyordu. Kız ise Ahmete hitaben söylediği şeyi karşısındaki adamın gözlerine bakarak söyledi.
Ahmet şaşırsada içeriye yüksek sesle "DİYAROĞULLARI geldi." kız adama bakmayı kesip diğer tarafa döndü ve o tarafa doğru yürüdü. Şimdi gerçekten eve gitmesi gerekiyordu ama biraz dışarıda gezdikten sonra.
Herkes konağa girmişti. Ahmet Salih ağaya Elvan hanımın dediği şeyi söylemişti. Dedesi ne yapmaya çalıştığını anlamıştı ama geri geleceğini biliyordu. O ailesini yalnız bırakmazdı.
Elvan kapının önündeki kendi arabalarına yaslanmış bekliyordu. Neyi beklediğini bile bilmiyordu. Çalan telefonuyla kafasını çantasına çevirip telefonunu çıkardı. Telefonda yazan isimle gülümseyip telefonu cevapladı.
"Elvan. Canım İstanbula gelmeyeceğini öğrendim." Elvan nasıl öğrendiğine şaşırsada. Kafasını sallayarak.
"evet canım. Öyle oldu. Mardin de kalacağım. Arasıra gelirim İstanbula." Elvan haşur huşur sesleri duyunca kız en sonunda Elvan'ı cevapladı.
"tamam kuzum. Benim şimdi işim var. Biliyorsun ki taşınma olayları. Şimdi evimi düzenliyorum. Seni ben ararım sonra. Sadece seni merak etmiştim." Elvan kızın nefessiz konuşmasına gülüp konağın kapısına ilerlerken kızla konuşmaya devam ediyordu.
"tamam canım. Bak kendine çok dikkat et." kapıyı açıp içeriye adımını attı. Herkes kapının açılma sesini duymuştu.
"Elvan tatlım. Seni çoook çok öpüyorum. By By tatlım."
"bende canım. Öptüm. By. Ha bu arada kendine çok dikkat et. Seni seviyorum." herkes kızın en son ki konuşmasını duymutu ve haliyle değişik kaçmıştı. Yani erkekle mi konuştu kadınla mı belli değil. Dedesi kıza kaşını çatmış bakıyordu.
Kız gülümseyerek telefonu kapatıp masaya baktı. Yüzü düşünce masaya ilerledi. Dedesinin yüzünü görünce ona odaklandı.
"kimle konuşuyordun Elvan Ersan?"
"arkadaşımla dede. Onundamı hesabını vereceğim." herkes kıza bakıyordu. Ali Asaf bir şey derdi ama ona söz düşmezdi. Daha hiç bir şeyi bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN ERSAN
FanfictionElvan silahın önünde duruyordu. Karşısındaki adam kadına dikkatlice bakıp tüm konağı yerle bir edecek kadar sert bir şekilde kükreyip "çekil kadın. Yoksa sende ölürsün." diye bağırdı. Herkes korktu ama Elvan Ersan korkmadı. O sadece Allahtan korkar...