-3. BÖLÜM -

20.6K 501 63
                                    

En sonunda gelinliği giydikten sonra kendime aynadan baktım. Tam olmuştum. Beyaz stiletto ayakkabılarımı da giyince kendime baktım.

Koltuğa geri oturunca kafama bi duvak takıp duvağı önüme attılar. Annem arkamdan boynuma bir şey takınca aynadan ne taktığına baktım.

Gayet hoş bir şekilde Elvan Ersan yazan bir kolyeydi. Kenarında damla şeklinde elmasa benzeyen bi cisim vardı. Çok narin ve hoş bi kolyeydi.

En sonunda konağa gelince elimdeki telefonu kapatıp anneme verdim ve odama geçip yatağıma oturdum.

Ben hala heyecanlanmamıştım. Evlenen her insan heyecanlanmaz mı?Neden böyleyim? Açıkçası basit bir cevap. Berdel. Zorla evlilik. Sırf birinin canını kurtarmak için kendi canına kıymak.

En sonunda konağın önüne gelen aşiret arabasıyla herkes ayağa kalkmıştı. Salih dede torununun kapısını çalıp beklemişti. İçeriden gel sesi gelince içeri girmişti.

Kız dedesine bakıyordu. Onu kırmak ve üzmek istemiyordu. Ama kendisi kırılıyor, kızıyor, kırıyor, üzülüyordu.

Dedesi elindeki kırmızı kurdele ipini açıp kızının beline iki kere bağlayıp çözdü. Ondan sonrakin de ise tamamen bağlayıp kızı kendine çekip sarıldı. Kız ağlamak haykırmak istiyordu ama eli kolu bağlıydı. Ne yapsa kabul görmeyecekti.

Onun için dedesinin sarılmasını kısa kesip odasından çıktı ve yavaşça aşağıya indi. Annesi ağlamaya başlamıştı bile. Annesini en son İstanbula gittiğinde bu kadar ağladığını görmüştü. O zaman canı fazla yanmamıştı ama şimdi daha fazla yanıyordu.

Gözleri karşısında duran adama kaydı. Ne kadar o adamda, istemesede bekliyordu. Sırf kız kardeşi için evlenecekti. O kadar.

Elvan adama yaklaşıp uzatılan koluna girdi. Konaktan yavaş adımlarla çıktı.

Ali Asaf ise kadının gelinlik içinde ne kadar güzel olduğunu düşünüyordu. Saçmaydı ama çok güzel gözüküyordu.

Her ikisi arabadaydı. Şimdi Diyaroğulları konağına doğru büyük bir konvoyla gidiyorlardı.

Abisi Hasan ise sevdiği kadına Ecrini oradan alacaktı. Düğünden çıkarken alacaktı. Hem kendi düğünü hemde kendi kardeşinin düğünüydü. Bir arada oluyordu. Ne kadar saçma değil mi? Sırf bi abinin kız kaçırma olayı yüzünden birbirini sevmeyen iki kişi bir biriyle evleniyordu. Hemde zorla.

En sonunda konağa gelinince etrafta bir sürü coşku vardı. Resmen insanlar yığınla Diyaroğulları konağına göç etmişti.

İki çift masalara oturmuş devlet memurunun sorusunu cevaplıyordu. Bir taraf mutluyken bir taraf kızgın, kırgın, üzgün, sinirliydi.

Elvan tırnaklarını elinin içine geçirmiş kanatmıştı. Ali Asaf bunu görmüştü ama tepki vermek istemedi. İstemedi ama kadının elini tutup "yapma." dedi. Sadece tek kelime. Zarar verme, demek istedi.

Elvan durur mu hiç. O tırnaklar girdiyse dibine kadar girsin ki kabul ettiğine pişman ol demek istiyordu.

En sonunda nikah memuru her iki kadının eline evlilik cüzdanını koymuş ve yeni bir hayatı birleştirmek üzere oradan ayrılmıştı.

Birden çalan davul ve zurnalar eşliğinde insanlar halay çekip oynuyordu.

Elvan sadece yerinde oturmuş etrafına bakıyordu. Yanındaki adamı bile zorla alıp halaya sokmuşlardı. Üstelik adam halay çekmiyordu bile. Sadece öylece duruyordu.

Herkes eğleniyordu. Kızda zorla bir kaç kere kaldırmışlar ama sonra kız geri yerine oturmuştu. En sonunda annesi yanına gelince ona baktı.

ELVAN ERSANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin