Çıplak bedenimin, sevdiğim adamın çıplak bedenine değdiğini hissetmek, çok değişikti. Bu hissi evlendiğimizden beri hiç anlayamamıştım. Herhalde bu adama aşık olduğum içindir. Onu canımdan bile çok sevdiğim içindir.
Hala huzurla uyuyan adamın, yüzünün her santimini tekrar tekrar beynime kazırcasına inceledim. Her detayına kadar.
Elimi yanağına koyup, hafif dokunuşlarla onu hissetmeye çalıştım. Çenem göğsünün üstünde, kafası yana dönük adamımın yüzünü gayet rahat bir şekilde izleyebiliyordum.
Sadece birden gelişen şeyle, kendimi Asafın altında bulmuştum. Saç tutamımı kulağımın arkasına koyarken, ellerinin hareketini izliyordu. Bende onun o güzel gözlerini. Sonradan gözlerime bakıp, bir eliyle yanağımı okşadı, bir eliyle de bana tüm ağırlığını vermemek için kendisini yukarıda tutmaya çalışıyordu. Sırıtıp, "birileri erken uyanmış. Üstelik rahatsızlık veriyor."
Kaşlarımı çatıp, şakasına "demek rahatsızlık."
Kafasını sallayıp "evet, şimdi o rahatsızlığın kat ve katını sana uygulamak isterim." muzurca gülümseyip, kollarımı boynuna doladım.
"hımmm, öyle mi? Nasıl olacakmış o?" kendisini biraz daha bana bastırıp, erkekliğini hissetmemi sağladı. Yanağımdaki elinide bacaklarımda gezdirip, alnımdan öptü. Sonrada burnumdan, yanağımdan ve en sonda dudaklarıma tutkulu bir öpücükle şenlendirip kalçama yakın kısımdan bacağımı sıktı.
Dudağımı hafif ısırıp "deli ediyorsun beni. Ne yapacağım seninle?" dudaklarıma değen dudaklarına ve kapalı gözlerine bakıp, gözlerimi kapattım. Şuan onu hissetmek, onu yaşamak istiyordum. Bu yüzden, dudaklarıma değen dudaklarına öpücük kondurup, ensesinden hafif sıktım.
Bana bakmasını sağlayınca, "o zaman beni hisset adam. Yaşayalım şu hayatı." gözlerimin en derinlerine bakıp, istediğim o duygu yüklü öpücüğü dudaklarıma bahşetti. Kadınlıpıma bastırdığı erkekliğe doğru istemsizce kendimi bastırıp duruyordum. Bunu her yaptığımda adamımın istekli çıkan inlemeleriyle karşı karşıya kalıyordum. En sonunda o istediğimiz şey gerçekleşmişti. İçime girdiği an, boynunda ellerimi sıkılaştırdım. Sıkıca sarıldığımda, bedenlerimiz bir bütün olmuştu. Yavaşlayıp boynumdan öpmeye başladı ve beni de bitiriyordu. Belim yay gibi olmuştu. Yataktan kalkan bedenime, adamım bi elini kalçama diğerini de belime sarıp hızlanmaya başladı. İşte o zaman gözlerimi kapatıp ellerimi saçlarına daldırdım. Canını acımaya korktuğum için, sadece ellerimi saçlarında gezdiriyordum.
Adamım ve ben nefes nefese o şekilde durduğumuzda, kulağıma değen sıcak nefesini hissediyordum. Kalçamda dolaştırdığı eliyle, kalçamı sıkıp "seni her hücremle hissediyorum kadın." dediğinde kulağımın alt kısmına derin bir öpücük bırakıp kendini üzerime iyice bıraktı. Hala içimdeydi ve hala bütündük.
Adamımın kulağına "seni her hücremle yaşadım adam." dedikten sonra boynuna dudaklarımı bastırdım.
Uygardan
Tüm planım hazırlanmıştı. Şimdi planımı son aşaması olan Elvan hanımın evinden çıkıp, işine gitmesi gerekiyordu.
Önümde duran adamım Okana "Elvan evinden çıktı mı?"
Okan kafasını eğip "hayır efendim. Elvan hanım ve Asaf beyde çıkmadı." o ikisinin aynı cümlede bile anılması hoşuma gitmiyordu. Bu yüzden sinirlerim gerilmişti.
"tamam, arabamı ayarlayın, çıkacağız." dediğimde adamım uzaklaşmıştı.
Asaftan
Elvan ağzına attığı zeytinden sonra bana bakıp "bugün bırakacaksın beni değil mi?"
Kafamı istemeye istemeye olumsuz anlamda sallayıp "hayır güzelim. Savaşın önemli bir meselesi varmış. Yanına gitmeliyim. Tabii çok götürmem istiyorsan, belki götürürüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN ERSAN
FanfictionElvan silahın önünde duruyordu. Karşısındaki adam kadına dikkatlice bakıp tüm konağı yerle bir edecek kadar sert bir şekilde kükreyip "çekil kadın. Yoksa sende ölürsün." diye bağırdı. Herkes korktu ama Elvan Ersan korkmadı. O sadece Allahtan korkar...