Artık kendime gelmeye başlayınca onu üstümden itmeye başladım. Ellerimi serbest bıraktığı için parmaklarımı Savaşın gözüne soktum. Üstümden hızlı bir şekilde kalkıp etrafta dolanmaya başladı.
O sırada Ali Asafta arabadan inmiş karşısındaki eve bakıyordu. Emre Efe abisinin arkasından eve bakıyordu. İçinden gerçekten iyi bir yer bulmuş diye geçirdi.
Asaf eve hızlı bir şekilde adımlayıp kapıya yaklaştı. İçeriden çığlık sesleri gelmeye başlayınca kapıya ayağıyla vurup üst üste tekme attı.
Elvan kendisine yaklaşan adamla geri geri gidiyordu. En sonunda Savaş Elvan'ın kolunu tutunca Elvan adama bacağıyla tekme attı. Savaş daha fazla sinirlenip kıza tokat attı. Üst üste attığı tokatlar ve Elvan'ın çığlıklarından dolayı kırılan kapının sesini duyamamıştı.
Ali Asaf hemen seslerin geldiği yere doğru ilerleyip odaya baktı.
Gördükleriyle deliye dönen adam Savaşın karısına yaptıklarına baktı. Karısına ard arda tokatlar atıyordu. Karısı birden adamın kasıklarına tekme atınca gene kurtulmuştu.
Asaf bu sefer durmadı ve Savaşın karısına dokunmasına engel olup yumruğunu suratına geçirdi. Savaş hem şaşkınlık hemde acıyla arkaya doğru sert ve gürültülü bir şekilde düştü. Tam gene gidip vuracakken Emre onu durdurdu.
"abi dur. Ben onu tutarım. Sen yengeme bak. Çok kötü gözüküyor."
Asaf karısına korkarak başını çevirdi. Gerçekten çok yıpranmış gibiydi. Dudağında kaşında ve yüzünde büyük ölçüde morluklar vardı. Üstelik kafasında kocaman bir yara, kollarındaki morluklar kadının ne kadar mücadele verdiğini gösteriyordu.
Adam tebessüm ederek karısını korkutmadan yanına gitti. Elvan ise olduğu yerde titriyordu. Her tarafı acı içinde kıvranıyordu.
Elvan kafasını kaldırıp kocasına baktı. Yanmaya başlayan gözlerini kocasından yerdeki adama çevirdi. Birden yanaklarından tutan kişiyle kendini korumaya çalıştı ama karşında kocasını görünce sakinleşip Asafa baktı.
Asaf ise karısının kan çanağına dönen gözlerine bakıyordu. Ellerini kadının saçlarında dolaştırdı. En sonunda karısını kucağına aldı ve dışarı çıkarıp arabaya bindirdi. Emniyet kemerini takarken karısının alnına uzanıp dudaklarını bastırdı. Bir şey diyemiyorum. En fazla böyle sarılarak yada alnından öperek güven verebilirdi. Bunu çok iyi biliyordu.
En sonunda kendiside şoför koltuğuna oturunca karısının sorusuyla ona döndü.
Elvan titreyen sesine rağmen hep aklında olan soruyu sordu. "Ya-ya yağ-yağmur na-nasıl?"
Adam karısının yanağını okşayıp tekrardan alnından öptü. "sensiz çok ağladı. Şimdi sen iyileş ve ondan sonra onu gör. Kızımızın bir daha ağlamasını istemiyorum."
Kadın artık göz yaşlarını tutmakta zorluk çekiyordu. Onca zaman nasıl bulunamamıştı. Anlamıyordu. Sonunda gözyaşlarını akıtmaya başlayınca arkasına yaslandı. Adam bir kaç dakika karısını izledi. En sonunda yorulan karısı uyuya kaldı. Onun rahatlığıyla arabasını konağa sürmeye başladı.
Konağın önüne gelince arabadan inip karısını kucağına aldı ve konağın kapısını açan korumasından sonra içeri girdi. Ailesi ikinci kattaki avludaydı ve gelen araba sesini duymuşlardı ama ondan sonra duydukları sesle yerlerinden kalkıp oraya bile bakamadılar.
"tek bir kişi bile bu tarafa bakmayacak." sert çıkan sesiyle en sonunda onları uyardı ve odasına doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı açıp içeri geçti ve karısını yatağa yatırıp yatağın kenarına oturdu. Kendine bir sürü lanet okudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN ERSAN
FanfictionElvan silahın önünde duruyordu. Karşısındaki adam kadına dikkatlice bakıp tüm konağı yerle bir edecek kadar sert bir şekilde kükreyip "çekil kadın. Yoksa sende ölürsün." diye bağırdı. Herkes korktu ama Elvan Ersan korkmadı. O sadece Allahtan korkar...